“RAKAMLAR YALAN, YOKSULLUK GERÇEK! #AçlıkSınırındaYaşıyoruz!”

433

Bütçe süreci ile birlikte tüm illerde Kasım 2022 tarihinde başlayan “Seçim bütçesi değil, geçim bütçesi istiyoruz” şiarı ile yürüttüğümüz eylem ve etkinliklerimiz TÜİK’in çarpık enflasyon rakamları baz alınarak, kamu emekçileri ve emeklilerine zam oranının açıklandığı 3 Ocak 2023 tarihinden bu yana “Yoksulluk sınırının üzerinde, insanca yaşayacak bir ücret” talebiyle tüm illerde yapılan protesto eylemlerimizle sürdü.

  • Ülkedeki her beş kişiden biri açlık sınırı altında bir gelirle yaşamaya çalışmaktadır.
  • Sadece bir yıl önce yoksulluk sınırının yaklaşık yarısına denk gelen en düşük kamu emekçisi maaşı ise bugün yoksulluk sınırının üçte birine kadar inmiştir.

Bu kapsamda tüm illerde kamu emekçileri emek ve demokrasi güçleri ile birlikte alanlara çıkarak gerçekleştirilen eylem ve etkinliklede, yapılan ortak açıklamalarda kamu emekçilerine sefalet koşulları dayatılan ekonomik politikalar protesto edilirken, açıklanan %30 oranının zam değil, enflasyon farkı dahi olmadığı vurgulandı, kamu emekçilerine ve tüm emeklilerin ücretlerine en az asgari ücret artış oranı kadar zam yapılması, sonrasında ise yoksulluk sınırının üzerinde insanca bir yaşam için ücret talep edildi.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve sendikalarımızın MYK üyeleri ile illerde Şubeler Platformu üyelerimizin katıldığı eylemlerde kamu emekçilerine dayatılan sefalet koşulları protesto edildi.

Ankara’da Ulus Meydanı’nda yapılan açıklamada ise; “İşsizliğe, Yoksulluğa, Savaşa Karşı Seçim Bütçesi Değil Geçim Bütçesi İstiyoruz” yazılı pankart açılarak “Hükümet zammını al başına çal” ,”Söz Yetki Karar Çalışanlara”, “Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz”, “Genel Grev Genel Direniş”, “Birleşe Birleşe Kazanacağız” ve “Güvenli İş Güvenceli Gelecek” sloganları atıldı.

Ulus Meydanı’nda yapılan açıklamada konuşan KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil, “Taleplerimizi ortaya koyarken karşımızda aynı şekilde üçlü kurulmuş bir üçgenin masanın kötülükleri ile karşı karşıya kalıyoruz” dedi. Enflasyon farkının ülkedeki herkese zam diye yutturulmaya çalışıldığını söyleyen Yeşil, “Hep söyledik yine söyleyelim enflasyon farkı dediğimiz şey zam değildir, sıfır zamdır” dedi.

Kamu işçilerine güvencesiz çalışma modelinin dayatıldığını belirten Yeşil şunları kaydetti:

“Bir yandan bizler bu yoksulluk ve sefalet zamlarına maruz bırakılırken öte yandan kamudaki özelleştirme politikalarıyla kamunun tasfiyesi ile devasa bir hale gelen güvencesiz çalışma modelini bizlere dayatıyor. Eşit işe eşit ücret ilkesini ayaklar altına alan, çiğneyen, ortadan kaldıran bu ve benzer bütün uygulamaları elbette ki ortak bir mücadele ile ortadan kaldıracağımızı biliyoruz. 3 Ocak’tan bu yana kamu emekçileri, emekliler bu ülkenin bütün kamusal hizmetini var edenler sokaklarda, işyerlerinde. ‘Enflasyona ezdirmedik’ denilen zammın ne kadar gerçek dışı olduğunu rakamlarla yüzdelerle anlatmıyoruz. Biz yaşamın kendi içinden, alamadığımız sütten, ödeyemediğimiz elektrik faturasından, kredi borçlarından anlatıyoruz. Yok sayılmaya güvencesiz çalışma başta olmak üzere bütün anti demokratik uygulamalara karşı birleşerek kazanacağız.” Dedi.

İllerde gerçekleştirdiğimiz ortak açıklama ve eylem görüntüleri aşağıdadır:

 

Kamu emekçileri ve emeklileri adeta Bermuda Şeytan Üçgeni ile karşı karşıyadır. İktidar, TÜİK ve yandaş konfederasyonun yarattığı girdap ile emekçiler karın tokluğu dahi diyemeyeceğimiz bir sefalet ücreti ile yaşamaya çalışmaktadır.

Yıllardır bu üçlü aynı oyunu oynuyor. Yandaş Konfederasyon enflasyon altındaki oranların altına imza atıyor, TÜİK her altı ayda bir iktidarın ekonomi politikalarına uygun oranlar açıklayarak gerçek enflasyonu gizliyor ve iktidar TÜİK verilerine göre enflasyon farkını vererek lütfedercesine artış oranı açıklıyor! Oysa her zaman altını çizdiğimiz üzere enflasyona göre maaş zammı “sıfır” zam demektir. Sahte rakamlardan ibaret TÜİK verilerine göre maaş zammı ise reel gelirimizin erimesi, yoksulluğumuzun artması demektir.

Buna rağmen yandaş Konfederasyonun yetkilileri avuçlarını patlatırcasına iktidarı alkışlıyor, en ufak bir ahlaki duyarlılık göstermeden “başardık başardık” diye ortalıkta geziyor!

Soruyoruz; başardıysanız kamu emekçileri AKP iktidarı döneminde neden sürekli kaybetti, neden alım gücü yıldan yıla biraz daha eridi? Neden kamu emeklileri 20 yıl önce emekli ikramiyesi ile ev alabiliyor iken bugün hayalini bile kuramıyor?

  • 20 yıl önce asgari ücretin 2 katını geçen en düşük kamu emekçisi maaşı bugün geldiğimiz noktada asgari ücretin altına inmiştir.
  • Asgari ücretin 3 katını aşan ortalama kamu emekçisi maaşı ise bugün asgari ücretin sadece 500 TL üzerindedir.
  • Sadece bir yıl önce yoksulluk sınırının yaklaşık yarısına denk gelen en düşük kamu emekçisi maaşı bugün yoksulluk sınırının üçte birine kadar inmiştir.

3 Ocak’ta enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK’e göre enflasyon; aylık yüzde 1.18, altı aylık yüzde 15.4, yıllık yüzde 64.27 olmuştur. Yine TÜİK verilerine göre emekçilerin ve halkın temel harcama kalemi olan gıdada resmi enflasyon yıllık yüzde 77.87’ye, kira-konut enflasyonu ise yüzde 79.83’e ulaşmıştır.

İktidar büyük bir gürültüyle kamu emekçilerinin ve emeklilerin 2023 Ocak maaşlarının yüzde 25 artırılacağını açıkladı. Büyük tepki üzerine daha 24 saat geçmeden artış %30 olarak revize edildi. Sanki %25’i söyleyen muhalefetmiş gibi kendileri çalıp kendileri oynadı.

İbretlik bir iktidar ve yandaş sendikacılık ile karşı karşıyayız. 6,5 milyon kamu emekçisi ve emekli, yandaş konfederasyonların ve iktidarın sahte enflasyon rakamlarını bir kuruş aşmayan TİS mutabakatlarının bedelini yıllardır ödemeye devam etmektedir.

İktidarın açıklamalarının, Cumhurbaşkanı’nın sahte TÜİK rakamlarının üzerine birkaç puan koymaktan ibaret “müjdesinin” yaşadığımız gerçek enflasyon ve alım gücünün korkunç erimesinin karşısında hiçbir karşılığı yoktur!

En küçüğünden en yaşlısına, işsizinden çalışanına, öğrencisinden esnafına kadar tüm halk TÜİK rakamlarının yalan, yoksulluğun gerçek olduğunu bizzat yaşayarak görmektedir. İşte bu yüzdendir ki, her gün şapkadan tavşan çıkarırcasına açıkladıkları “müjdelere” rağmen ücretler, alım gücü eridikçe erimektedir.

Yıllardır emeği ile geçim mücadelesi veren bizler gittikçe artan hayat pahalılığını iliklerimize kadar yaşamaya devam ediyoruz. Geldiğimiz noktada yıllardır sahnelenen bu oyunların sonuçlarını gizlemek artık mümkün değildir.

Yandaş medya ne kadar yalan bombardımanına tutarsa tutsun halkın yüzde 99’u kendi yaşadıklarından yola çıkarak gerçeğin öyle olmadığının farkındadır.

Tüm kamu emekçileri ve emeklileri %30’luk artışın yaşanan hayat pahalılığının sürdüğü koşullarda kısa sürede eriyeceğini bugüne kadar defalarca tecrübe etmiştir.

  • Bugün ülkedeki her beş kişiden biri açlık sınırı altında bir gelirle yaşamaya çalışmaktadır.
  • Kamu emekçilerine ve emeklilerine yapılacak artışın açıklandığı 4 Ocak’tan bu yana, bir hafta geçmeden A’dan Z’ye her şeye fahiş oranlarda zamlar yapıldı.
  • Elektrikten doğalgaza, gıda ürünlerinden geçen yıla göre en az iki kat artan kiralara kadar uzanan zam kasırgası hız kesmeden devam ediyor.
  • Her iki çalışandan biri asgari ücretlidir. Bu kadar geniş bir kesime reva görülen asgari ücret ise son artışa rağmen daha ceplere bile girmeden açlık sınırı altında kalmıştır.

Geldiğimiz noktada nüfusun %1’ini oluşturan tuzu kuru olanların, rantçı çevrelerin, sermayenin dışındaki tüm halkın daha fazla dayanacak gücü kalmadı.

Biz kamu emekçileri ve emeklileri olarak;

  • Öncelikle yaşanan kayıpların bir nebze de olsa azaltılması için kamu emekçilerinin ve tüm emeklilerin maaşlarına en az asgari ücret artış oranı kadar zam yapılmasını,
  • İnsanca yaşamaya yetecek bir ücret için en düşük kamu emekçisinin maaşına eş yardımı, çocuk yardımı, kira yardımı, ulaşım yardımı gibi sosyal ödemelerde yapılacak artışlarla yoksulluk sınırı üzerine çıkarılmasını,
  • Tüm vergi yükünü ücretlilerin omuzlarına yıkan, her yıl daha da büyüyen gelir vergisi adaletsizliğine derhal son verilmesini, gelir vergisi birinci dilim oranının %15 ten %10’a düşürülerek yoksulluk sınırına kadar olan maaşların-ücretlerin birinci vergi diliminde sabitlenmesini talep ediyoruz.

Bu asgari ve en temel taleplerimiz sağlanıncaya kadar fiili ve meşru mücadelemizi farklı eylem ve etkinliklerle sürdürmeye devam edeceğiz.

Bu gidişatı ya durduracağız ya durduracağız!

İktidarın sermayeden yana politikalarının ağır sonuçlarını yaşayan tüm kesimlerle birlikte mücadele ederek insan onuruna yaraşır bir yaşamı inşa edeceğiz.

KESK olarak, iktidarlardan icazet beklemek yerine her zaman olduğu gibi tüm kamu emekçilerini ve emeklilerini bugünün acil talebi olan en az asgari ücret artışı talebine olduğu kadar, en temel talebimiz olan insanca yaşamaya yetecek yoksulluk sınırı üzerinde ücret talebine sahip çıkmak için omuz omuza vermeye çağırıyoruz.