Tarihçe

SENDİKAL HAREKETİN KISA TARİHİ

DÜNYADA ;

18. yy. ortalarında bilim ve teknolojideki ilerlemelerin üretim sürecine aktarılması ile ortaya çıkan sanayi devrimi, işçi sınıfının ve sendikaların da doğumu oldu. Günde on sekiz saati bulan ağır çalışma koşullarına karşı önceleri işyerlerinde mesleklere göre oluşan işçi birliklerinin yetersizliği kısa zamanda anlaşıldı. 1834’te İngiltere’de kurulan “Büyük Ulusal Birleşik Meslekler Birliği” ni sendikalaşmaya başlangıç saymak mümkündür. Sermaye sınıfı ve onun siyasal gücü ile Çetin mücadeleler sonucunda 1871’de İngiltere’de sendikalar yasallık kazandı. Benzer gelişmeler sanayileşen başka ülkelerde de ortaya çıktı. Sermayenin tekelleşmesi ve işçi sınıfının gelişen mücadelesini durdurmak için her yola başvurması, işçi sınıfını da uluslararası örgütlenmelere yönetti. 1 864’te kurulan “Uluslararası İşçi Derneği” (1. Enternasyonal) bu sürecin ilk önemli adımını oluşturdu. Savaşlar vb. nedenlerle uzun ömürlü olamayan birliklerin yerini 2. Dünya Savaşı sonrasında, yeni koşullarda yeni birlikler aldı. 1945’te çeşitli ülkelerden sendikaların oluşturduğu “Dünya Sendikalar Federasyonu” (DSF) kuruldu. Ne var ki, tekelci sermayenin ve hegemonya peşindeki ABD ve İngiltere’nin dünya işçilerinin bu birliğini bozmaları uzun sürmedi. “Anti-komünizm”, “Sovyet tehdidi” vb. söylemler ardına gizlenen “soğuk savaş” stratejisinin bir parçası olarak DSF’den ayrılan ABD’li ve İngiltere’li bazı sendikalar 1949’da “Hür Dünya İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nunu (ICFTU)” kurdular. Il. savaş sonrasında dünyada ortaya çıkan siyasal-toplumsal farklılaşma, işçi hareketine ve sendikalara da bu şekilde yansıdı. Ortaya çıkan kimi uluslararası, kimi bölgesel (Asya, Avrupa, Latin Amerika vb.) sendikal örgütlenmelerin pek çoğu günümüzde de etkinliklerini çeşitli biçim ve düzeylerde sürdürmektedir. Ancak, bunların yapı ve işleyişlerinde özellikle 1990’larda sosyalist sistemin çözülmesinden sonra bazı değişimler olduğu gözlenmektedir.

TÜRKİYE’DE

1871 ‘de İstanbul Ameleperver Cemiyetl”nin kurulması ve 1 874’teki tersane işçileri grevi ülkemizde sınıf örgütlenmesinin ilk kilometre taşları oldu. Bu gelişmeleri 1895’te İstanbul Tophane Fabrikası işçilerinin gizli olarak kurdukları “Osmanlı Amele Cemiyetl”nin kuruluşu izledi. Temmuz 1908’de meşrutiyetin ikinci kez ilanıyla birlikte çığ gibi büyüyen işçi ve emekçi örgütlenmeleri karşısında 25 Eylül 1908 tarihli ‘Tatil-i Eşgal Hakkında Kanun-ı Mukakkat” ile kamu hizmetlerinde “sendikalaşma” ve “grev” (tatil-i eşgal) yasağı getirildi. Bu yasakçı tutum işçilerinemekçilerin hak ve çıkarlarını savunan partilerin kuruluşunu ve örgütlenmesini hızlandırdı. “Tatil-i Eşgal” (grev) yasağına karşın 191 Oda tramvay işçileri etkili grevler yaptılar.

Aynı yıllarda (Il. Meşrutiyet dönemi) başta öğretmenler olmak üzere memur statüsündeki emekçiler de çeşitli cemiyetler (dernekler) kurarak örgütlenmeye girişmişlerdi. Ne var ki, 1. Dünya Savaşı’nın ağır koşullarında tüm bu işçi ve emekçi örgütlenmeleri cılız ve etkisiz kaldı. Savaş sonrasının yıkıntıları arasında işçiler “1 Mayıs” kutlamaları gerçekleştirirken ve sınıf bilinci daha gelişkin olarak filizlenirken, Istanbul ve başka kentlerde de aylıklarını alamayan öğretmenler “grevler” yaptılar. İstanbul’da kurulan “Umum Amele Birliği”, işçiler adına İzmir İktisat Kongresi’ne (1923) katıldı. 1925’te çıkarılan “Takrir-i Sükun Kanunu” işçi ve emekçilerin siyasal örgütlenmelerini yasaklarla baskı altına alırken, sendika ve cemiyetler üzerinde de yoğun bir baskı uygulandı.. Buna karşın 1925’te telgraf memurları grevler yaptılar. Aynı yıllarda “Memurin Kanunu” (1926) vb. başka hiçbir yasada ya da hukuksal düzenlemede bir yasak hükmü olmamasına karşın memurların kendi sınıf çıkarları doğrultusunda işçilerle birlikte ya da ayrı, bağımsız bir örgütlenme girişimleri olmadı. Bu dönemde daha çok kooperatifler ya da cemiyetler biçiminde görülen memur örgütlenmeleri ağırlıkla devlet-hükümet denetimindeki kuruluşlar idi. Bağımsız işçi-emekçi örgütlerinin kuruluşunun yönetsel ve fiili olarak engellendiği bu dönemin ardından 1938’de “tek parti yönetimi” zamanında “Cemiyetler Kanunu” ile “sınıf esasına dayalı cemiyetler’ in kurulması yasaklandı. 1946’da kanunda yapılan değişiklikle bu yasak kalkınca, pek çok bağımsız sendika kuruldu. işçi sınıfının-emekçilerin kendi sınıf çıkarları doğrultusunda bağımsız örgütler oluşturmasının önü 1947’deki “Sendikalar Kanunu” ile kesilmeye çalışıldı. Grev ve toplu pazarlık haklarından yoksun olan sendika ve federasyonlar 1952’de TURK-IŞ’i kurdular. 1961 anayasası işçilere grev ve toplu iş sözleşmesi hakkını tanıdı. Ardından çıkarılan yasa ile de bu hakların kullanım esas ve usulleri belirlendi. Yoğun olarak sermaye yanlısı politikaların etkisinde bir faaliyet gösteren TÜRK-iŞ’ ten ayrılan ve işçi sınıfının bağımsız sınıf çıkarlarını savunan işçi önderlerinin ve bazı sendikaların girişimiyle 1967’de DİSK kuruldu. DİSK’in işçi sınıfı içinde etkili bir örgütlenme yaratması ve mücadeleci bir sendikal hat oluşturması nedeniyle, onun gelişimini durdurmayı hedefleyen yasa değişikliği TBMM’de gündeme getirilince, işçi sınıfı 1970’in 15-16 Haziran günlerinde yakın tarihimizin en önemli işçi eylemini gerçekleştirip, tasarıyı geri çektirmiştir.coque de telephone manga

1976’da HAK-iŞ ve 1979’da MSK’ in kuruluşu gerçekleşirken DiSK, DGM’lerin kuruluşu girişimine karşı etkili bir direniş gösterdiği 1976’dan başlayarak 1 Mayıs’larda yüzbinleri bir araya getirmiştir.

12 Eylül askeri darbesiyle DiSK kapatıldı, yöneticileri yargılandı. TÜRK-iŞ, 12 Eylül hükümetine bakan verdi.

HAK-iŞ kontrol altına alındı, daha sonra faaliyetleri serbest bırakıldı. MİSK’in faaliyeti durduruldu, sonra çalışmasına izin verildi. 1987’de adını değiştirdi, YURT-iş oldu. 1988’de kapandı.

KAMU EMEKÇİLERİNDE

“Takrir-i Sükun” (1925) yasaklarını izleyen yasakçı ‘tek parti yönetimi” zamanında varlık gösteremeyen memur örgütleri 1946’da yeniden boy vermeye başladılar. Mahalli düzeydeki öğretmen dernekleri 1946’da “Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu” nu kurdular. 1961 Anayasası’nın 46. maddesi sendikalaşma hakkını işçilerle birlikte memurlara da tanımıştı. Anayasanın bu hükmü uyarınca, 1965’te çıkarılan 624 sayılı “Devlet Personeli Sendikaları Kanunu” toplu sözleşme ve grev haklarını içermiyor, öte yandan işyeri, meslek ve statü (kademe) temelinde örgütlenmeye olanak veriyordu. Bu durum, tam bir sendika enflasyonuna neden oldu ve 1971’e kadar devam eden bu ilk sendikalaşma döneminde 600 civarında memur sendikası kuruldu. Birleşen bazı sendikalar “Türkiye Kamu Personeli Sendikaları Konfederasyonu” ve “Türkiye Devlet Teşekkül ve Teşebbüsleri Personel Sendikaları Konfederasyonu” adıyla üst örgütlenmeler yarattılar. Söz konusu dönemde oldukça cılız ve etkisiz olan memur sendikaları içinde TÖS ve T. iLK-SEN 15-19 Aralık 1969’da gerçekleştirdikleri 4 günlük “genel öğretmen boykotu” ile dikkati çekmektedir. 160 bin civarında öğretmenin çalıştığı 1969 Türkiye’sinde 110 bin civarında öğretmenin katıldığı bu boykot, işçi sınıfı tarihinin önemli grevlerinden biri olarak “meşru mücadele” anlayışının oluşmasında kritik bir rol oynamıştır.

12 Mart1971 darbesinin ardından, 20.09.1971 tarihli Anayasa değişikliği ile Anayasanın 46. maddesindeki ‘çalışanlar’ ibaresi yerine ‘işçiler’ .ibaresinin konulmasıyla ve 119. Maddesinin de memurlar… siyasi partilere ve sendikalara üye olamazlar’ biçiminde değiştirilmesiyle memurların sendikalaşma hakkı ortadan kaldırılmıştır. Anayasanın geçici 16,. maddesiyle de daha önce kurulmuş olan memur sendikalarının faaliyetlerinin sona erdirildiği hükme bağlanmıştır.

1971’de sendika hakkının böylece ortadan kaldırılmasının ardından memurlar 1980’e kadar sürecek olan yeni bir dernekleşme sürecine girdiler. TÖS ve T.İLK-SEN’ in yerine TÖB-DER kuruldu. (1971) Tüm-Der, Mem-Der gibi tüm memurları kapsamayı amaçlayan memur derneklerinin yanı sıra TRT-DER, GENEL-DER, EGO-DER, DDY-DER, TEK-DER, SAYIŞTAY-DER gibi işyeri eksenli memur dernekleri ile daha genel ve kapsayıcı nitelikteki TÜS-DER, ROL-DER, ENERJi-DER, TÜM SAĞLIK- DER, TÜMAS, TÜM-ÖD gibi mesleki temelde dernekler kuruldu. 1971-1980 döneminde de tıpkı sendikalı dönemde (1965-1971) olduğu gibi, emekçilerin birliğini ve gücünü bölmeye dönük örgütler ortaya çıkmıştı. POL-BiR, Akıncı Memurlar Derneği, Ülkücü Kamu Görevlileri Güç Birliği Derneği gibi.

12 Eylül darbesi tüm işçi ve emekçi örgütlerine olduğu gibi, memur derneklerine de ağır darbeler vurdu, dernekler kapatıldı. Binlerce memur örgütsel faaliyetlerinden ötürü cezaevlerine dolduruldu, baskıya uğradı. Derneklerin mal varlıklarına el konuldu. 1982 Anayasasının 51. maddesi sendika hakkını sadece işçilere ve işverenlere tanımış ama memurlara yasaklamamıştı.

1986’da eski TÖS, T.iLK-SEN ve TÖB-DER yönetici ve üyelerince çıkarılmaya başlanan “abece dergisi” örgütlenme arayışlarını başlatmış, 1 988’de çalışan öğretmenlerin üye olamadığı ama “fahri üye” olabildiği EĞİT-DER kurulmuştu. Yerel yönetimler, ulaştırma, sağlık vb. sektörlerde de yaygınlaşan dernekler, sendikalaşmanın ‘bir laboratuar çalışması” olarak önemli işlevler gördüler. 1989’da EİT-DER’ in düzenlediği “Uluslararası Kamu Çalışanları Sendikal Haklar Kurultayı” ile sendikalaşma arayışları yeni bir evreye, “girişim evresine” taşındı. Bu gelişmede işçi sınıfının 12 Eylül yıllarında uğranılan hak kayıplarını telafi etmeye dönük “1989 Bahar Eylemleri”nin ve 1990’daki” madenci yürüyüşü”nün önemli bir itici rol oynadığı bilinmektedir. 28.05.1990’da Ankara’da kurulan ilk memur sendikası EÖİTİM-İŞ’ i Temmuz 1990’da İstanbul’ da KAM-SEN, 13.11.1 990’da İstanbul’da EĞİT-SEN izledi. Kendilerine artık “kapıkulu zihniyetini” çağrıştıran “memur” yerine “kamu çalışanı” ya da “kamu emekçisi” diyen kamu görevlilerinin sendikalaşması çığ gibi büyümeye başladı.

Tüm Maliye-Sen, Tüm Sağlık-Sen, Tarım-Sen, Hava-Sen, Tüm Haber- Sen, Enerji-Sen, Yapı Yol-Sen, Turizm-Sen, Tüm Sosyal-Sen, Tüm Yargı- Sen, Tüm Enerji-Sen, Kültür-Sen, Banka-Sen, Emekli-Sen, ÖES, Tüm Ray-Sen, Demiryol-Sen vb. Bu sendikaların pek çoğu güç ve eylem birliği yaparak “Kamu Çalışanları Platformu”nu, daha sonra da “Kamu Çalışanları Sendikaları Platformu”nu oluşturdular. Eğitim-İş’in başını çektiği bir kısım sendika ise “Eşgüdüm Komitesi”ni oluşturdular. Kamu emekçilerinin her türlü baskıcı ve yasakçı politikalara karşın bağımsız bir doğrultuda gelişen ve hızla kitleselleşen sendikal hareketini bölmeye ve baskı altına almaya dönük girişimler gecikmedi. Kamu emekçilerinin “hak verilmez, alınır” şiarıyla sendikalarını kurduğu, sendikaların kapılarına vurulan mühürleri söktüğü günlerde sendika hakkının anayasada bulunmadığını, sendikaların illegal olduğunu savunan “Türkiye Kamu Çalışanları Vakfı” ve çevresi hiçbir yasal ya da anayasal değişiklik olmadığı halde 1992’de birdenbire T.KAMU-SEN adıyla bir konfederasyon ve bağlı sendikalarını kuruverdiler. Devlet güdümlü, aşırı milliyetçi çizgideki bu sendikaların kuruluşunun ardından, bu kez de 1995’te Memur-Sen adında fundamentalist çizgide bir konfederasyon oluşturuldu.

Pek çok sendikayı bünyesinde toplayan KÇSP, bir çok fiili ve meşru eylemden sonra 3 Temmuz 1991 ‘de %1 8’lik zamlara karşı fiili yürüyüş gerçekleştirdi. Kamu emekçilerinin mücadele çizgisi giderek güçlenmeye başladı. Bunun üzerine 14.09.1991 tarihinde EĞiT-SEN genel merkezi valilik tarafından mühürlendi. Kamu çalışanları sendikalarına sahip çıkarak mühürleri söktü. 15.01.1992 tarihinde Ankara’da, 26.01.1992 tarihinde İstanbul’da grevli, toplu sözleşmeli sendika talebiyle ilk yasal mitingler düzenlendi. 21 Aralık 1 992’de Başbakanlığa tüm ülke kamu emekçilerinin katılımı ile yürüyüş gerçekleştirildi. 13 Mayıs 1992 tarihinde ücret yetersizliğini ve tek yanlı belirlemeleri protesto amacıyla bordro yakma eylemi yapıldı. Kamu çalışanlarının hak arayışı ve demokrasi mücadelesi yetkililer tarafından baskı, sürgün ve cezalarla karşılansa da bu mücadeleler sürecinde Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 87 ve 151 sayılı sözleşmeleri TBMM’nde onaylandı. 15 Haziran 1993’te bölge mitingleri, 27 Haziran 1993’te beş koldan Ankara yürüyüşü organize edildi. Kamu emekçilerinin bu yeni sendikacılık anlayışı geleneksel tarzda oluşmuş işçi sendikalarını da hareketlendirdi. 03.01.1994 tarihinde ‘tüm çalışanların ortak genel grevi” yapıldı, %5 ek zam alındı. 20 Nisan 1995’de yeni bir eylem dalgası geliştirildi. 16-17 Haziran 1995 tarihinde Türkiye’nin her yerinden gelen kamu emekçileri Kızılay meydanını iki gün boyunca işgal ederek, grevsiz, toplu sözleşmesiz bir sendika yasasını kabul etmeyeceklerini açıkladılar. TBMM de ele alınan yasa tasarısının görüşmeleri ertelendi.

13.07.1995 tarihinde Anayasanın 53 maddesinde yapılan değişiklikle kamu emekçilerinin sendikalaşma hakları anayasal düzeyde tanındı.

Kamu emekçilerinin KÇSP ve Eşgüdüm Komitesi etrafında kümelenmiş olan sendikaları bir yandan birlik görüşmelerini yürütür ve aynı işkolunda örgütlü sendikalarını birleştirirken, öte yandan da 08.12.1995’te KESKİ (Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu) kurdular. Kamu emekçilerinin toplu pazarlık ve grev haklarını tanımak istemeyen ve sendikaların bağımsız, fiili ve meşru gelişimini kabul edemeyen siyasal iktidar ve yönetenler, sendikaları denetim altına almaya dönük yasa tasarısını 1998 Mart’ında TBMM gündemine getirdiler. Kamu emekçilerinin 4-5 Mart 1998’de Ankara’da ve izleyen günlerde pek çok yerleşim yerinde gerçekleştirdikleri direniş ve eylemlerle “sahte yasa tasarısı” püskürtüldü.

Ne var ki, KESK’in ve kamu emekçilerinin tüm direniş ve karşı koyuşuna rağmen, sendikaları denetim altına almayı amaçlayan, grev ve toplusözleşme hakları gibi temel sendikal hak ve özgürlüklerden yoksun 4688 sayılı “Kamu Görevlileri Sendikaları Kanunu” 25.06.2001 ‘de TBMM’nde kabul edildi.

BES’İN GEÇMİŞİ VE İŞYERLERİ

Sendikamız BES’in geçmişine ilişkin araştırmalar ne yazık ki yok. Bugün sendikamızın örgütlü olduğu 57 kurumu esas alırsak, bu alanda dernekler biçiminde örgütlenmelerin Il. Meşrutiyete rastlayan 1900’ler başında ortaya çıktığı tahmin edilebilir.

1965-1971 yılları arasını kapsayan ilk sendikalaşma dönemine ilişkin araştırmalar sonucu edindiğimiz bilgiler, bu alanda 30’dan fazla sendika kurulduğunu gösteriyor. Pek çoğunun üye sayısının 100’ü geçmediğini tahmin ettiğimiz, faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı bilgilere erişemediğimiz bu sendikaların listesini broşürümüzün sonunda sunuyoruz.

Bu sendikaların faaliyetlerine ilişkin ayrıntılı bilgilerimiz yoksa da 1967’de SSK çalışanı memurların “memur değil, işçiyiz” diyerek SOSYAL- İŞ sendikasını kurdukları ve 1967’de 10 bin SSK çalışanının 39 ilde üç ay süreyle grevler yaptıkları biliniyor.

Kamu çalışanları 1990’da yeniden sendikalarını kurmaya girişirken, ağırlıkla iş kolu temelinde örgütlendiler. Azda olsa, kurum ve işyeri ölçeğinde örgütlenen sendikalar da ortaya çıktı. Çok kısa sürede pek çok sendika kurulup gelişti. 3 Şubat 1 992’de Tüm Maliye-Sen, 17 Şubat 1 992’de Tüm Yargı-Sen, 11 Mayıs 1 992’de Tüm Sosyal-Sen, 28 Eylül 1992’de Turizm-Sen, 12 Kasım 1 992’de Emek-Sen, 3 Ağustos 1 993’te Tüm Banka-Sen fiili ve meşru temelde kuruldu. Kuruluş sürecinde sendikal birliği hedefleyen KESK’in çalışmalarının da etkisiyle büro hizmet kolunda 22 Haziran 1998’de BES kuruldu. Emek-Sen, Turizm- Sen ve Tüm Maliye-Sen kendi genel kurullarında BES’e katılma kararı aldılar. 4688 sayılı “Kamu Görevlileri Sendikaları Yasası”nın çıkarılmasıyla da Tüm Sosyal-Sen, Tüm Banka-Sen ve Tüm Yargı-Sen sendikalarımızın BES’e katılmaları bir yasal zorunluluk haline geldi. Şu anda BES, anılan tüm bu sendikaları bünyesinde birleştirmiş olarak 51 kamu kurumunda çalışmalarını sürdürmektedir.            

ÖRGÜTLENDİĞİMİZ 01 NOLU HİZMET KOLU BÜRO, BANKACILIK VE SİGORTACILIK HİZMETLERİNE GİREN KURUMLARIN LİSTESİ 
S.NO KURUM  KURUM KODU
1 ADALET BAKANLIĞI 2
2 ANAYASA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI 9
3 AVRUPA BİRLİĞİ BAŞKANLIĞI 23
4 AVRUPA BİRLİĞİ EĞİTİM VE GENÇLİK PROGRAMLAN MERKEZİ BAŞKANLIĞI 24
5 BANKACILIK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU BAŞKANLIĞI 26
6 ÇALIŞMA VE SOSYAL GÜVENLIK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI 20
7 DANIŞTAY BAŞKANLIĞI 11
8 DARPHANE VE DAMGA MATBAASI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 29
9 DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI 45
10 DEVLET MALZEME OFİSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 34
11 DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI 3
12 EMNIYET GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 38
13 GELİR IDARESI BAŞKANLIĞI 30
14 GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI 4
15 GENELKURMAY BAŞKANLIĞI 42
16 GÖÇ İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 39
17 HAKİMLER VE SAVCILAR KURULU 10
18 HARİTA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 46
19 HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI 44
20 HAZİNE VE MALIYE BAKANLIĞI 5
21 HELAL AKREDİTASYON KURUMU BAŞKANLIĞI 47
22 İÇİŞLERİ BAKANLIĞI 6
23 JANDARMA GENEL KOMUTANLIĞI 40
24 KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU 16
25 KAMU GÖZETİMİ MUHASEBE VE DENETIM STANDARTLARI KURUMU BAŞKANLIĞI 27
26 KAMU İHALE KURUMU BAŞKANLIĞI 28
27 KARA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI 43
28 KİŞİSEL VERİLERİ KORUMA KURUMU BAŞKANLIĞI 18
29 METEOROLOJİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 51
30 MİLLİ PIYANGO İDARESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 31
31 MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞI 7
32 ÖZELLEŞTİRME İDARESİ BAŞKANLIĞI 32
33 REKABET KURUMU BAŞKANLIĞI 48
34 SAHİL GÜVENLIK KOMUTANLIĞI 41
35 SAYIŞTAY BAŞKANLIĞI 12
36 SERMAYE PİYASASI KURULU BAŞKANLIĞI 35
37 SİGORTACILIK VE ÖZEL EMEKLİLİK DÜZENLEME VE DENETLEME KURUMU 37
38 SOSYAL GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI 21
39 TASARRUF MEVDUATI SIGORTA FONU BAŞKANLIĞI 15
40 TİCARET BAKANLIĞI 8
41 TÜRK AKREDİTASYON KURUMU GENEL SEKRETERLİĞİ 25
42 TÜRK İŞBIRLIĞI VE KOORDİNASYON AJANSI BAŞKANLIĞI 49
43 TÜRKİYE ADALET AKADEMİSİ 17
44 TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLISI BAŞKANLIĞI İDARİ TEŞKİLATI 1
45 TÜRKİYE İNSAN HAKLARI VE EŞİTLİK KURUMU BAŞKANLIĞI 19
46 TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMU BAŞKANLIĞI 33
47 TÜRKİYE İŞ KURUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 22
48 TÜRKİYE KALKINMA VE YATIRIM BANKASI A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 36
49 YARGITAY BAŞKANLIĞI 13
50 YURTDIŞI TÜRKLER VE AKRABA TOPLULUKLAR BAŞKANLIĞI 50
51 YÜKSEK SEÇİM KURULU BAŞKANLIĞI 14