MUSTAFA DURMUŞ: HALKIN ENFLASYONUN DÜŞECEĞİNE İNANDIRILMASI ÇABASI İKTİDAR BLOKUNUN ÇARESİZLİĞİNİN GÖSTERGESİ

139

Halkın enflasyonun düşeceğine inandırılması çabası iktidar blokunun çaresizliğinin göstergesi

Geçen haftalarda yayımlanan IMF ve Dünya Bankası raporları enflasyonun küresel olarak düşmeye devam edeceğini ileri sürerken, Türkiye tam bir negatif ayrışma yaşayarak, hem bu yılı hem de önümüzdeki iki yılı çift haneli enflasyon rakamları altında geçirecek gibi görünüyor.

Enflasyonda dünya beşincisi ve OECD birincisi ülkeyiz

Dünya Bankası’nın raporunda Türkiye’de önümüzdeki üç yıllık süre için enflasyon oranları şöyle tahmin ediliyor: 2024’te yüzde 57,8; 2025’te yüzde 28,9 ve 2026’da yüzde 16,4. (1) IMF ise Türkiye’de bu yıl enflasyonun yüzde 64,8; seneye yüzde 45,0 ve 2026’da yüzde 28,3 olacağını öngörüyor. (2)

Aşağıdaki tablodan da görülebileceği gibi, Türkiye’deki enflasyon dünyanın geri kalanı ile kıyaslanamayacak kadar yüksek. Ülke enflasyonda dünya beşincisi ve OECD birincisi konumunda.

Gıda enflasyonu Avrupa’da düşerken Türkiye’de artıyor!

Enflasyon içinde kuşkusuz gıda enflasyonu geniş kitleleri en fazla etkilen bir enflasyon. İstatistikler Avrupa’da gıda enflasyonunun en son Ukrayna savaşından önce görülen seviyelere gerilediğini gösteriyor. Bu durum hammadde fiyatları için de geçerli.

Başka bir deyişle, büyük ölçüde savaşın başlamasıyla, ancak aynı zamanda Covid-19 pandemisi sonrası yeniden açılmaya tepki olarak uluslararası fiyatları yükselten gereksiz bir piyasa tepkisine neden olan fiyat şoklarının hemen hepsi şimdi ortadan kalktı veya çok yakında çok fazla etkisi kalmayacak.

Türkiye’de ise gıda enflasyonu ENAG’ a göre Mart ayında aylık yüzde 10,06 ve TÜİK’ e göre yüzde 3,40 oldu. TÜİK’ e göre genel olarak TÜFE’deki aylık artış ise yüzde 3,16 olarak gerçekleşti. (3)

Yani Türkiye’de emekçilerin bütçesi içinde en az yüzde 25 oranında bir yer kaplayan gıda ve alkolsüz içecekler hem genel enflasyondan hem de Avrupa ülkelerindeki gıda enflasyonundan yüksek seyrediyor. Üstelik Avrupa’da gıda enflasyonu düşerken Türkiye’de artmaya devam ediyor.

Bu arada, TÜİK’ in açıkladığı enflasyonun bağımsız iktisatçılar grubu ENAG’ ın hesapladığı enflasyonun ancak yarısı kadar olduğunun altını bir kez daha çizelim.

Resmi TÜİK enflasyonunun bile yüzde 65’e yaklaşması, her türden parasal sıkılaştırma ve politika faizi oranlarının yüzde 50’ye kadar yükseltilmesine rağmen enflasyonda bir iniş gerçekleşmediğini gösteriyor. Kısaca, iktidar blokunun ekonomi yönetimi açısından da son derece başarısız olduğu gün gibi ortada.

“İniş yok” senaryosu gerçekleşir mi?

Böyle olunca, Türkiye’de olduğu gibi, ekonomi büyümeyi sürdürürken, alınan her türlü tedbire rağmen enflasyonu düşürme konusunda başarısız kalınma haline  “iniş yok” senaryosu (no landing) adı veriliyor.

Yani ‘yumuşak iniş’ ve ekonomik faaliyette keskin bir düşüş ve işsizlikte önemli bir artış pahasına enflasyonu düşürmeyi tanımlayan ‘sert iniş’ in aksine, ‘iniş yok’ senaryosu, ekonomik büyümenin, merkez bankasının enflasyonu düşürme çabalarına rağmen enflasyonu düşürmede başarısızlığıyla çakıştığı bir sonucu tanımlıyor. (4) Türkiye ekonomisi şu anda bu senaryoyu yaşıyor. Yavaşlayan hızda da olsa büyüme devam ediyor ama enflasyon düşmüyor.

Şimşek: “Enflasyonun tek haneye indirilmesi en önemli önceliğimiz”

Maliye Bakanı Şimşek, IMF ve Dünya Bankası Bahar Toplantıları için bulunduğu ABD’de IMF’nin Avrupa departmanından sorumlu direktörü A. Kammer ile yaptığı basına açık görüşmede, “Türkiye’nin en acil ekonomik önceliğinin fiyat istikrarını yeniden sağlamak olduğunu, ancak ülkenin deprem harcamalarının neden olduğu bütçe açığından ve bölgedeki çatışmalardan kaynaklanan zorluklarla da karşı karşıya olduğunu” söyledi.

Şimşek ülkedeki reformların uluslararası yatırımcıların güvenini yeniden kazandığını ve bunun da tahvil spreadlerinin daralmasıyla kanıtlandığını, ancak şu anda yüzde 60’ın üzerinde seyreden enflasyonun kontrol altına alınmasında Merkez Bankası’na daha fazla destek sağlamak için hükümetin mali duruşunu da sıkılaştırması gerektiğini de sözlerine ekledi. (5)

 “Halk inanırsa enflasyon düşecekmiş!”

Bu konuşmada daha çok jeopolitik olumsuzlukların enflasyonun aşağıya çekilmesinde engel oluşturduğunu söyleyen Şimşek konuşmasında, sorunun halkta olduğunu belirtti ve yüksek enflasyondan halkı sorumlu tuttu. Kendi sözleriyle “halkın enflasyonun ineceğine inanması gerektiğini” söyledi. Yani toplam talebin aşağıya çekilerek enflasyonun düşürülebilmesi için halkın sabretmesi, iktidara olan inancını yitirmemesi ve daha az harcaması gerektiğini söyledi.

Oysa IMF ve Dünya Bankası’nın yukarıda verdiğimiz enflasyon tahminleri daha bu iki kuruluşun bile Türkiye’de yürütülen politikalarla enflasyonun düşürüleceğine pek inanmadıklarını gösteriyor.  Bu durumda yüksek enflasyon artık hayatının önemli bir parçası haline gelmiş olan halkı enflasyonun düşeceğine nasıl inandırılacaktır?

İnanç Odaları mı?

Bu noktada her halde, önce TÜİK resmi enflasyon verilerini düşük göstermeye devam edecek ve hala enflasyonun düşeceğine inanmayan varsa onlar için ülkenin her yerinde, bir zamanlar kurulan ikna odaları benzeri inanç odaları oluşturulacak, camilerde imamlar da “ey iman edenler inanınki enflasyon düşecektir” mealinde vaazlar verecek.

İşin şakası bir yana, toplumun inandırılmasını esas alan ancak kendi zaten son derece tartışmalı olan ‘Enflasyon Beklentileri Yaklaşım’ ülkede çok yanlış anlaşılıyor ve anlatılıyor.  Öz itibarıyla da “iyi düşünelim iyi olsun” gibi metafizik bir yaklaşıma indirgeniyor. Ancak enflasyon artışına neden olan bunca maddi sorun ortada iken ve bunlara değinilmezken enflasyonun düşeceğine inanmak saflık, inandırılmak ise bir tür aptallık olabilir.

Bu yüzden de siyasal İslamcı iktidarın son yıllarda her sıkıştığında ya da seçim dönemlerinde, hem camiye hem de kışlaya başvurduğu gibi, nesnel olarak bu iktidarın uluslararası finans kapitalin sözcülüğünü yapan bir bakanının da modaya uymaması için bir neden yok.

Bu arada eğer olur da halkımız inandırılarak enflasyon düşürülürse (!), bu durum iktisat literatürüne, Türkiye’deki neo liberal siyasal İslamcı iktidarın bilimsel katkısı olarak geçer ve ders kitaplarında yerini alır. Üniversitelerde makro iktisat derslerine de artık dönüşümlü olarak psikologlar ve imamlar girerler. Giderek dini bir ideolojiye dönüşmekte olan burjuva iktisadı da böylece evrimini tamamlamış olur.

Sonuç olarak

Önce NAS denilerek çok yanlış bir zamanda ısrarla politika faizleri düşürüldü. Böylece bizlere dünyanın en pahalı iktisadi deneyimlerinden biri yaşatıldı. Böylece kucağımıza bir enflasyon bombası bırakıldı. Yaklaşık iki yıl sonra mecburen Ortodoks para politikalarına geri dönüldü ve faizler artırılmaya başladı. Buna rağmen enflasyon düşmedi ama örneğin Merkez Bankası başkanlarından H. Gaye Erkan iktidardan düştü.

Şimdi Bakan Şimşek “ halkı enflasyonun düşeceğine ikna etmemiz gerektiğini” söylüyor. Oysa ikna edilmesi gerekenler halk değil. Halk her gün artan fiyatlar karşısında kendini korumaya, yaşamını sürdürmeye çalışıyor. İktidarın asıl ikna etmesi gerektiği kesim aşırı fiyatlamalarla yüksek kârlar elde ederek enflasyonu da fırlatan sermaye kesimi, enflasyon fırsatçıları, halk yoksulluk ve açlıkla boğuşurken, Monaco’da yediği karidesi paylaşanlar, kolunda yarım milyon liralık Rolex saati ile millet edebiyatı yapanlar ve devletin uçağı ile ailesi ile birlikte özel tatile gidenler olmalı.

Aslında Bakan Şimşek’in bu sözleri, bir yandan enflasyonun sorumlusu olarak dolaylı bir biçimde halkı gösterirken, diğer yandan da iktidar blokunun enflasyon konusunda ne yapacağını bilmediğinin ve tam bir çaresizlik içinde olduğunun bir göstergesi.

Özetle, bu ülkede sadece enflasyonun, değil, hayat pahalılığının, yoksulluğun ve işsizliğin de indirilebilmesi ve ülkede halk demokrasisinin inşa edilebilmesi için, emek, demokrasi ve barış güçleri tarafından önce öncelikle iktidar blokunun demokratik yollardan iktidardan indirilmesi ve bu hedeflere uygun yeni bir ekonomik ve politik paradigmanın hayata geçirilmesi gerekiyor.

Dip notlar:

(1)    World Bank, Unleashing the power of the private sector, Europe and Central Asia Economic Update, Spring 2024, s. 108.

(2)    IMF, World Economic Outlook, Steady but Slow: Resilience amid Divergence, April 2024, s.10, 138, 142.

(3)    ENAG Aylık Enflasyon Haber Bülteni (3 Nisan 2024); TÜİK Tüketici Fiyat Endeksi Mart 2024 (3 Nisan 2024).

(4)    https://www.statista.com/chart/32121/likely-outcome-in-global-inflation-crisis (18 April 2024).

(5)    Türkiye: Moving Forward in a Volatile Global Economy, https://www.youtube.com (18 Thursday 2024).

22 NİSAN 2024

Kaynak: ALTERNATİF AKADEMİ