#10Ekim KATLİAMI’NDA SORUMLULUĞU BULUNAN KAMU GÖREVLİLERİ YARGILANMALIDIR!

303

Konfederasyonumuz KESK’in de çağrısıyla 10 Ekim 2015 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilmek istenen emek, demokrasi ve barış mitingine IŞİD saldırısı sonucu tarihe Ankara Gar Katliamı olarak geçen ve 104 insanımızın hayatını kaybetmesiyle sonuçlanan 10 Ekim Katliamı davasına ilişkin son gelişmeleri MYK üyelerimiz 10 Ekim Davası Avukat Komisyonu’yla birlikte, KESK Merkezi Toplantı Salonu’nda basın toplantısı düzenledi.

“10 Ekim Ankara Gar Katliamı’nda sorumluluğu bulunan kamu görevlileri yargılansın” yazılı pankartın asıldığı toplantıya Eş Genel Başkanımız Mehmet Bozgeyik, MYK üyelerimiz Şenol Köksal, Varol Öztorun, Zeynep Erkan Korkmaz, Döne Gevher, Gönül Kural Şimşek ve sendikalarımızın MYK üyeleri ile 10 Ekim Davası Avukat Komisyonu’ndan Av. İlke Işık aynı zamanda 10 Ekim Derneği Genel Başkanı Av. Mehtap Sakinci Coşkun katıldı.

Basın toplantısında ilk olarak konuşan Eş Genel Başkanımız Şükran Kablan Yeşil, 7 Haziran – 1 Kasım 2015 arasında yaşanan katliamların aydınlatılmadan katliamın gerçek faillerinin açığa çıkamayacağını ifade etti. Yeşil, “Yeni bir seçim sathına girmeyle bağlantılı olarak bugünlerde 10 Ekim Katliamı’nın yeniden tartışılıyor olması bile gerçek sorumluların açığa çıkarılması için yeterli bir gerekçedir. AKP’nin kaybedeceğini anladığı iktidarını karanlık ve kirli birtakım girişimlerle yeniden elde etmeye çalışacağına dair kimi iddia, kaygı ya da bilgilerin parça parça ve yetersiz de olsa yine bir seçim öncesinde ortaya atılıyor olması da 10 Ekim Katliamı’na dair kuşkuların haklılığını göstermektedir” dedi.

ÖZDAĞ’ın Açıklamaları

Geçtiğimiz günlerde söz konusu sürece dair açıklama yapan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın söylemlerinin derhal soruşturulmasına gerektiğine vurgu yapan Eş Genel Başkanımız Şükran Kablan Yeşil, “Özdağ, 7 Haziran ile 1 Kasım 2015 seçimleri arasındaki dönem gibi ‘şiddet dalgasının planlandığı’ bilgisini paylaşmış, dönemin Başbakanına o dönem yaşananları ‘korkmadan’ açıklama çağrısı yapmıştır. Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu da daha önce benzer açıklamalarda bulunmuş, 10 Ekim’de yaşamını yitirenlerin aileleri ve mitingi düzenleyen kurumlar olarak bizler Davutoğlu’na bildiklerini açıklaması çağrısında bulunmuştuk. Ne yazık ki, aradan geçen zaman içerisinde ne kendisi tarafından bir açıklama yapılmış ne de yargı kendisinden bir talepte bulunmuştur!” dedi.

7 Haziran-1 Kasım 2015 seçimleri arasında yaşananlara dair tüm bilgilerin kamuoyu ile paylaşması ve belge ve delillerin devam eden 10 Ekim davası için yargıya teslim edilmesi çağrısı yapan Şükran Kablan Yeşil, “Emeğin ve bir arada yaşama iradesinin egemen olduğu bir ülke ve gelecek için bedeli ne olursa olsun emek, demokrasi ve barış mücadelesini yürütmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

‘Kim Ne Biliyorsa Gelsin Anlatsın’

10 Ekim 2015 tarihinin ülkenin en kritik günlerinden biri olduğunu hatırlatan 10 Ekim Avukat Komisyonu üyesi İlke Işık, “O güne dair adalet mekanizması harekete geçmezse yeni katliamlarla ülkeyi tehdit edebilirler. Normal bir ülkede Özdağ’ın söyledikleri sonrası savcıların harekete geçmesi gerekirdi. Açıklamaların ardından bir hafta geçmesine rağmen  kimse hareket etmiyor. İktidar ve yargı mekanizması sessiz. Kendi aralarındaki iktidar çelişkilerinin ve tuzaklarının farkındayız. 2015 Türkiye’sinden bağımsız 10 Ekim Katliamı’nı konuşamayız. Katliamın arkasındaki tabloyu aydınlatmadan bu dosya kapanmayacak. Yargılama devam ediyor ve kim ne biliyorsa gelsin anlatsın. Bu katliam siyasal malzeme yapılamaz” dedi.

‘Gözümüzün Yaşıyla Oy Kullandık’

10 Ekim Barış Derneği Başkanı Mehtap Sakinci ise şunları söyledi: “Dernek olarak gerçekten medyada çıkan söylemlerden ötürü kendimizi kötü hissediyoruz. Katliamın 80’inci ayındayız. 10 Ekim’i unutmadıysak 1 Kasım’ı da unutmadık. Gözümüzün yaşıyla oy kullandık. Katliam yargılaması kapsamında yıllardır büyük bir süreci göğüslemeye ve adalet talebimizi ayakta tutmaya çalışıyoruz. Yıllara mal olan bir süreç. Bu katliam unutturulamayacak ve katilleri affetmeyeceğiz. Susmak da suçtur. Katillerle iş birliği yapıp sessiz kalanlar da suçludur. Yaşam hakları korunamamış insanlar olarak devletin bize adalet borcu var. Bu nedenle kapalı kapılar arkasında binlerce insanın gerçek katillerin neden hesap vermediğini bildiğini düşünüyoruz.” dedi.

Eş Genel Başkanımız Şükran Kablan Yeşil’in Yürütme Kurulu adına açıkladığı basın metni aşağıdadır:

Sorumluluğu Bulunan Kamu Görevlileri Yargılanmalıdır!

Ülkemizde bugüne kadar yaşanan onlarca faili meçhul cinayet ve katliamda olduğu gibi Cumhuriyet tarihinin en büyük katliamı olan 10 Ekim Gar Katliamı davası da geçen yedi yıl içinde hala aydınlatılmamış, katliamın arka planı açıklığa kavuşturulmamıştır.

7 Haziran – 1 Kasım 2015 arasında yaşanan katliamlar aydınlatılmadan 10 Ekim katliamının gerçek failleri açığa çıkmayacaktır.

Yeni bir seçim sathına girmeyle bağlantılı olarak bugünlerde 10 Ekim katliamının yeniden tartışılıyor olması bile gerçek sorumluların açığa çıkarılması için yeterli bir gerekçedir.

AKP’nin kaybedeceğini anladığı iktidarını karanlık ve kirli bir takım girişimlerle yeniden elde etmeye çalışacağına dair kimi iddia, kaygı ya da bilgilerin parça parça ve yetersiz de olsa yine bir seçim öncesinde ortaya atılıyor olması da 10 Ekim katliamına dair kuşkuların haklılığını göstermektedir.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı’nın istihbaratçı diye açıkladığı, kendisinin de “… Yurt içinde ve yurt dışında bazı operasyonlar yönettiğim doğrudur” diye bir nevi onayladığı Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın açıklamaları siyasi hesaplaşmalara kurban edilmeden derhal açıklığa kavuşturulmadır. Özdağ; 7 Haziran ile 1 Kasım 2015 seçimleri arasındaki dönem gibi ‘şiddet dalgasının planlandığı” bilgisini paylaşmış, dönemin Başbakanına o dönem yaşananları “korkmadan” açıklama çağrısı yapmıştır.  Bu açıklamalar demokratik bir ülkede olsa yer yerinden oynar, sorumlular gereğini yapmazsa Meclis ve yargı devreye girer,  dava dosyası baştan ele alınır, sorumlular açığa çıkarılırdı. Ancak şu ana kadar iktidarın ve yargının üç maymunları oynaması davanın neden hızla kapatılmak istendiğini de anlaşılır kılmaktadır.

Dönemin başbakanı Ahmet Davutoğlu da daha önce benzer açıklamalarda bulunmuş, 10 Ekim’de yaşamını yitirenlerin aileleri ve mitingi düzenleyen kurumlar olarak bizler Davutoğlu’na bildiklerini açıklaması çağrısında bulunmuştuk. Ne yazık ki, aradan geçen zaman içerisinde ne kendisi tarafından bir açıklama yapılmış ne de yargı kendisinden bir talepte bulunmuştur!

Tüm bu süreç boyunca davacı ailelere, kurumlara destek olmayan, maddi gerçeğin açıklanması için hiçbir çaba harcamayan, adalet mücadelesinin tarafı olmak gibi bir tutum sergilemeyenlerin 2015 Haziran ve Kasım seçimleri arasındaki dönemden söz etmesi ve bu döneme dair siyasal iktidara işaret etmesinin siyasi ikbal nedeniyle olduğunu bilmekteyiz.

Hakeza dönemin siyasi aktörlerinden ve bu dönemi siyasal hesaplarına malzeme yapmak isteyenlerden bir beklentimiz olmadığını da bu vesileyle bir kez daha ifade etmek isteriz.

Ancak söz konusu açıklamalar ve açıklamayı yapanların geçmişteki pozisyonları, sahip oldukları gizli bilgiler göz önüne alındığında 2015 yılı Haziran ve Kasım seçimleri arasında yaşananlar aydınlatılmadığı sürece ülkeyi daha da karanlık günlerin beklediği gerçeğinin altını çizmek istiyoruz.

Söz konusu dönemde gerçekleştirilen tüm katliamların, acıların, hayatlarımızda yaratılan geri dönüşü olmayan yıkımların hesabının sorulması, barış, demokrasi ve özgürlükler mücadelesinin bir parçasıdır.

2015 Türkiye’sinde yaşananların aydınlatılması, tüm sorumlularının yargılanması gerektiği bizler, 10 Ekim’de yaşamını yitirenlerin aileleri, davanın avukatları tarafında 7 yıldır ifade edilmekte ve kesintisiz bir hukuk mücadelesi sürdürülmektedir.

10 Ekim Ankara Katliamının tüm yönleri ve sorumluları ile aydınlatılması talebi adalet mücadelemizin temelidir ve her duruşmada, her yıldönümünde, her anma etkinliğinde bu talebimizi tekrarlamaktayız.

Katliam sonrası anket yapıp oylarının ne kadar arttığını araştıranların, “Kokteyl örgüt” diyerek davayı sulandıranların, yol kontrollerini kaldırarak katillere adeta koridor açanların, saldırı olacağı istihbaratını tertip komitesinden gizleyenlerin, patlamaların ardından birçok kişinin yaşamını yitirmesine neden olan gaz sıkma emri verenlerin, ambulansların geç gelmesinin sorumlusu olanların, güvenlik tedbiri almayanların, dava dosyasına gerekli bilgi ve delilleri göndermeyenlerin katliamdaki rolü ortaya çıkarılmadıkça, asıl failler yargılanmadıkça 10 Ekim dosyası kapanmayacaktır.

KESK olarak çağrıda bulunuyoruz;  7 Haziran ile 1 Kasım 2015 seçimleri arasında yaşananlara dair kim ne biliyorsa siyasi hesaplara kurban edilmeden kamuoyu ile paylaşmalı, ellerindeki bilgi, belge ve deliller devam eden 10 Ekim davası için yargıya teslim edilmelidir.

Bu vesileyle basını ve kamuoyunu 10 Ekim davasındaki gelişmeleri ya da gerçek sorumluların açığa çıkarılmasını engelleyen tutumları takip etmeye çağırıyoruz.

Emeğin ve bir arada yaşama iradesinin egemen olduğu bir ülke ve gelecek için bedeli ne olursa olsun emek, demokrasi ve barış mücadelesini yürütmeye devam edeceğiz.

KESK YÜRÜTME KURULU