ÜLKEYİ BASKI VE ZORLA YÖNETMEYE ÇALIŞMAKTAN VAZGEÇİN!

270

29 Ekim’de Cumhuriyetin 89. yıldönümünü kutlamak isteyen on binlerce kişi, AKP hükümetinin artık her toplumsal eylemde gelenekselleşen polisiyle, copuyla, tazyikli suyuyla, biber gazı ve panzerleriyle karşılaştı. AKP’nin “ileri demokrasi”sinin yeni bir örneğinin yaşandığı olaylar, bir kez daha AKP hükümetinin içinde bulunduğu endişenin ve kaygının boyutlarını da ortaya koydu. Artık kendisine karşı en ufak bir sese bile tahammülünün kalmadığı, yaşanan polis terörüyle bir kez daha teyit edilmiş oldu.29 Ekimde yaşanan olaylarda, sadece bir kutlama yapma amacı içinde olan ve içlerinde yaşlıların ve çocukların da bulunduğu on binlerce insana acımasızca biber gazı ve tazyikli su sıkılmış, polis şiddeti uygulanmıştır. Bu durum, artık devletleşen AKP Hükümetinin, kurduğu otoriter rejim vasıtasıyla yaratmaya çalıştığı korku imparatorluğunu kurumsallaştırmaya çalışırken, şiddeti hangi kesimden olursa olsun halkın üzerinde kullanmaktan çekinmediğini göstermiştir.Her türden demokratik-toplumsal muhalefeti bastırmak için uygulanan bu sınırsız şiddeti kınıyor, rutinleşen bu uygulamalara artık bir son vermesi konusunda AKP hükümetini bir kez daha uyarıyoruz. Bu gidişatın doğru bir yönelim olmadığını, aklını başına alması gerektiğini hatırlatıyoruz.
 AKP tarafından inşa edilen yeni rejim bugün ülkenin dört bir yanında baskıcı ve despotik bir yönetimi açığa çıkarmaktadır. Eşitlikçi ve özgürlükçü bir yönetim isteyenler başta olmak üzere, bu düzene karşı toplumun tüm muhalif kesimlerinin seslerinin kesilmek istendiği ortadadır. AKP hükümetinin inşa etmeye çalıştığı, tek adam rejimine doğru sürüklenen bu yeni düzenle, adeta padişahlık sistemine doğru bir geri dönüşü amaçladığı da ortadadır. Yasama, yürütme ve yargının da tek elde toplandığı bir rejimin zeminlerinin güçlendirildiği bu dönemde, AKP hükümetine dönük eleştirel veya tamamen karşıt bir tutum alan kesimler ya özgürlükleri ellerinden alınarak demir parmaklıklar ardına gönderilmekte, ya da sesleri polis gücüyle bastırılmak istenmektedir. 29 Ekimde yaşanan olaylar da göstermiştir ki, artık en ufak bir sese bile tahammül edemeyen, halka her türlü şiddeti kullanmaktan çekinmeyen bir AKP hükümeti ile karşı karşıyayız. Bizzat Başbakan tarafından kendisi gibi düşünmeyen ve yaşamayan herkes düşman olarak nitelenmekte, bu tutumu “emir” telakki eden İçişleri Bakanı ve polis vasıtasıyla halka her türden şiddet uygulanmaktan çekinilmemektedir.Açıkça görülüyor ki; düşünce ve ifade özgürlüğünün kısıtlandığı, muhalif olan herkesin baskı altına alındığı, diz boyu hukuksuzluğun egemen olduğu bir ülke yaratılmak istenmektedir. AKP hükümeti gerektiğinde yargı gücünü arkasına almaktan, gerektiğinde de polis gücünü bir devlet terörüne çevirerek kendine karşı yükselen tüm sesleri susturmaktan çekinmemektedir.AKP hükümetine bir kez daha sesleniyoruz: Zaten sorunlu olan demokrasiyi giderek yok etmeye çalıştığınız bu dönem aynı zamanda size karşı seslerin bir çığlığa dönüştüğü de bir dönem olacaktır. Elbet bir gün bu cumhuriyet sermayenin değil, emekçilerin ve yoksulların, özgür, bağımsız, eşit ve kardeşçe bir arada yaşayacakları, gerçekten laik bir cumhuriyet olacaktır. Ne yaparsanız yapın, bu inancı mücadeleye dönüştüren sokağın sesini bastırmaya gücünüz yetmeyecek, eşitlik, özgürlük ve adalet isteyen insanların sayılarının artarak karşınıza çıkmasını engelleyemeyeceksiniz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU