SOSYAL GÜVENLİK EMEKÇİLERİ; SORUNLARI GİDERİLİP TALEPLERİ KARŞILANANA KADAR MÜCADELEYİ SÜRDÜRECEK?

245

ct0ct =ct170ct ct5ct


ct5ct ct226ct /bykBugün Türkiyenin dört bir yanında SGK İl Müdürlükleri önünde eylemdeyiz. Ankarada SGK Başkanlığı önünde, diğer kentlerde SGK İl Müdürlükleri önünde haklı taleplerimizi ifade ediyor, tepkilerimizi dile getiriyoruz. Sosyal Güvenlik Reformunun Bedelini ödemeyeceğimizi Türkiye’nin dört bir yanında eşzamanlı olarak söylüyoruz.
Bilindiği gibi, 16 Mayıs 2006 tarihinde TBMM’de kabul edilen 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ile Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı birleştirilmiştir.
Ne var ki, SGK çatısı altında birleştirilmeye çalışılan SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı çalışanlarının çalışma koşulları ve yetkileri konusunda da belirsizliklerle dolu bir sürecin yaşanmasına neden olmuştur.
Sosyal Güvenlik Reformu olarak anılan, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası yasasının yürürlüğe girmesiyle sosyal politikalarda ve çalışma hayatında “yeni” bir dönem başlamıştır.
Sosyal Sigortalar Kurumu, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur kapsamındaki hizmetler birleştirilmiş, sağlık ve sosyal güvenlik politikaları büyük ölçüde liberalleştirilmiştir. İşçi sınıfı ve emekçilerin kazanılmış haklarında; emeklilik yaşı, prim gün sayısı, sağlık ve sosyal haklarda büyük kayıplar yaşanmıştır.
AKP, 1980 sonrası diğer hükümetlerin gerçekleştiremediğini gerçekleştirerek, Dünya Bankası ve IMFnin dayatmalarıyla sağlık ve sosyal güvenlik alanını hızla sermayenin hizmetine açmaktadır.
Uluslararası ilaç tekelleri, tıbbi cihaz ve medikal firmaları, özel hastaneler karlarını artırırken, yoksul halk kesimleri gittikçe sağlık ve sosyal haklar kapsamı dışına itilmeye, yararlananlar ise daha fazla para ödemeye zorlanmaktadır.
Çok maliyetli ve yolsuzluklarla yürütülen bu sistem ekonomik krizle birlikte sağlık ve sosyal güvenlik alanında gerekli önlemler alınmadığında ve müdahale edilmediğinde tam bir yıkıma ve toplumsal felakete yol açacaktır.
Ülke genelinde yaklaşık 24000 çalışanıyla Sosyal Sigortalar Kurumu, Emekli Sandığı ve Bağ-Kur kapsamındaki hizmetler ve personel tüm sorun ve sıkıntılarıyla beraber Sosyal Güvenlik Kurumunda ?tek çatı? altında ?birleştirilmiş? oldu.
Kurumun üst düzey yöneticileri büyük ölçüde siyasi kriterlere göre belirlendi, Atama, Görevlendirme ve İmza Yetkililerinin belirlenmesi gibi konularda SGK yetkilileri tarafından “Kariyer” ve “Liyakat” ilkelerine uygun davranılmayarak, Kurum adeta Hükümetin kadrolaşmasının bir aracı haline getirildi.
Diğer taraftan, hizmet binalarının bir çoğunda fiziki imkanlar son derece yetersiz durumda, özellikle Arşiv ve Reçete/Fatura Kontrol birimlerinde çalışanların çalışma koşulları çok kötü durumda. Yoğun iş yükü ve yetersiz fiziki mekanlar nedeniyle çalışanlar meslek hastalıkları riskiyle karşı karşıya.
Kurum içi ek ödeme adaletsizliği ve performansa dayalı ücret sistemi büyük ölçüde çalışma barışını bozuyor. Özellikle fatura inceleme birimlerinde ve sağlık kurulunda yer alan hekimlerle diğer çalışanlar arasındaki ücret adaletsizliği had safhaya çıkmış durumda. Bunun düzeltilmesi için Sendikamızın girişimleri sonucunda, kurumca bir çalışma başlatılmış ancak sonuçlandırılmadan geri çekilmiştir.
Özellikle Genel İdare Hizmetleri ve Yardımcı Hizmetler sınıfında yer alan memurların sorunları sürekli olarak görmezden gelinmektedir.
Performans ücreti olarak verilen ve sosyal güvenlik emekçilerini birbirine rakip hale getiren ilave ek ödemeler, tamamen keyfi olarak dağıtılmaktadır.
Çalışanların maaşlarını aldığı bankalarla yapılan sözleşmeler gereği çalışanlara verilmesi gereken promosyonlar bazı birimlerde halen verilmemekte, yeni sözleşmeler yapılıncaya kadar da verilmeyeceği ifade edilmektedir.
Temizlik ve güvenlik hizmetleri büyük ölçüde özel firmalardan satın alınmakta, burada çalışan işçiler asgari ücretle, sendikasız olarak çalıştırılmakta ve tüm angarya işler onlara gördürülmektedir.
Kesintisiz hizmet, esnek çalıştırma, toplam kalite ve performans esaslı yönetim sistemi gibi yöntemlerle çalışanlar arasındaki örgütlenme bilinci yok edilerek, çalışanların birbirini rakip olarak gördüğü bir çalışma ortamı yaratılmaya çalışılmaktadır.
Bir taraftan eski mevzuata ilişkin hizmetler yürütülürken, bir yandan da yeni mevzuatın yürütülmesine ilişkin hizmetler iş yükünü artırmaktadır. İşveren ve firmalara yönelik işlemlerin internet ortamında ve kısa sürede yapılması sağlanmakta, ancak sigortalıların bireysel olarak almakta olduğu hizmetlerin birçoğu aylarca sonuçlandırılamamaktadır.
Bunlarla birlikte Kurumun adı giderek; özel hastane, eczane geri ödemeleri, soruşturmalar, teftişler ve yolsuzluklarla anılmaya başlanmıştır. Bazı birimlerde hala kağıt ve kalemle işlem yapılmaktadır. Bilgi işlem altyapısı güçlendirilerek çözülebilecek sorunlar nedeniyle sosyal güvenlik emekçileri ile sigortalılar sürekli karşı karşıya gelmektedir.
SAĞLIK SOSYAL GÜVENLİK MERKEZLERİ HİZMETİN GEREĞİ DEĞİL, İKTİDARIN İHTİYACIDIR
ct0ct =ct171ct ct5ct

Bütün bu sorunlar ve sıkıntılar devam ederken, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, AKPnin Yerel Seçimler öncesindeki Siyasi Niyet ve Amaçlarına uygun olarak belirlenen 15 İlde “Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezleri” açılmasını onaylamış bulunuyor.
Mevcut Sosyal Güvenlik İl Müdürlüklerine bağlı, Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezlerinde görev yapmakta olan Tabip, Uzman Tabip, Diş Tabibi ve Eczacı kadrolarından başlamak üzere, yeni açılan Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezlerinin açılmakta olduğu Afyonkarahisar, Balıkesir, Çorum, Denizli, Elazığ, Erzincan, Kahramanmaraş, Malatya, Rize, Şanlıurfa, Siirt, Sivas, Tekirdağ, Tokat, ve Van illerine doğru, 2 Şubat 2009 tarihinden itibaren 31 Aralık 2009 tarihine kadar “Yerlerine yeni personel gelip göreve başlamadan önce görevden ayrılmamak kaydıyla Birer Aylık Geçici Süreli Görevlendirmelerle” istihdam edilmek istenmektedir.
Ancak belirtmek isteriz ki; 5502 Sayılı Yasada Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkez Müdürlüğü adında, görev tanımları belirlenmiş bir teşkilat bulunmamaktadır. Bu Merkez Müdürlükleri sigortalıya daha iyi hizmet sunmak amaçlı değil, yerel seçimlere yönelik siyasetin bir parçası ve kadrolaşma amaçlı olarak oluşturulmaktadır.
5502 ve 5510 Sayılı Yasaları çıkaran AKPnin kurum teşkilatlanmasında hiçbir planının olmadığı açıkça ortadadır. Çünkü Sağlık ve Sosyal Güvenlik Merkezleri ile aslında SSK Sağlık İşlerince sürdürülen hizmetlerin bir başka şekilde devam ettirilmesi amaçlanmakta ve işlemler kâğıt üstünde yapılarak, kadro verilmektedir.
Şimdiden Sağlık Bakanlığından, doktor, eczacı, idareci vb. AKPli kadroların bu Müdürlükler için ayarlandığı söylenmekte, bir yandan da diğer illerden rotasyonla personel kaydırılması gündeme alınmaktadır.
Mevcut birimlerde, sosyal güvenlik hizmetlerinin nitelikli sunumu için personel yetersizliğinin olduğu birimlerden, başka illere ve kalıcı olmayan birimlere rotasyonla personel görevlendirilmesi, hizmet alanlar ve hizmet verenler açısından da sorunlara yol açacaktır.
Yeni açılacak olan Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezlerine kimlerin, hangi kriterlere göre Atanacağı ya da Görevlendirileceği hususları SGK Yönetimince açıklanmıyor, bu durum SGK Emekçilerinde ?Siyasi Kayırmacılık? kaygılarının artmasına yol açıyor.
Kimi makamlarda oturan yönetici pozisyonundaki kişiler SGK Emekçilerini açılacak olan Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezlerine göndermekle tehdit ediyor, özellikle emeklilik hakkını elde etmiş olan SGK Emekçileri bu yöntemle sık sık karşı karşıya kalıyor, SGK Emekçileri yetkililerce sessiz sedasız Hükümete yakın olduğu ifade edilen ?Yandaş Sendikalara? üye olmaya zorlanıyor.
Atamalar, Geçici Görevlendirmeler, İmza Yetkilerinin Verilmesi gibi konularda SGK Emekçilerinin taleplerine ve liyakatlerine uygun davranılmalı, SGK yetkililerince tarafgir tutumlardan uzak durulmalı, kurulacak yeni birimlere yapılacak Atama ve Geçici Görevlendirmelerde SGK Emekçilerinin gönüllülüğü esas alınmalı, iradesi dışında hiçbir Sosyal Güvenlik Emekçisinin görev yeri değiştirilmemelidir.


NİTELİKLİ KAMU HİZMETİ İÇİN YENİ PERSONEL ALINMALIDIR
5502 sayılı Yasanın geçici maddesi gerekçe gösterilerek, Açıktan Atama yapılmaması, emekli olan personelin yerine yeni personel istihdam edilmemesi nedeniyle her geçen gün personel sayısı azalan kurumda “iş yükü” giderek artıyor. Yeni açılan birimlerin personel ihtiyacı da, mevcut personel ile karşılandığından “iş yükü” had safhaya ulaşmış durumda.
Oysaki, Kurum yetkilileri tarafından siyasi kadrolaşma ihtiyacı üzerinden 2008 yılında yapılan düzenlemelerle Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu ve Sosyal Güvenlik Uzmanlığı kadrolarına Açıktan Atama yapıldığı bilinen bir gerçektir.
Sendikamızın talebi, mevcut SGK Emekçilerinden koşulları uygun olanların Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu ve Sosyal Güvenlik Uzmanlığı gibi kadrolara öncelikle atanması ve böylece SGK Emekçilerine görevde yükselme olanağının sağlanmasıdır. Bunun ardından SGK birimlerinde ihtiyaç duyulan diğer kadrolara Açıktan Atama yapılarak personel açığı kapatılmalı ve iş yükü hafifletilmelidir.
Aksi takdirde SGK işyerlerinde “Komik Ücretler” karşılığında hukuk dışı bir biçimde “Zorunlu Fazla Mesai” yaptırılmasıyla da, yetkililerin kendi koydukları “Adil Olmayan Kriterler” üzerinden “Performans Ödemesi” yapılması yoluyla da sorunlar çözülmeyecek, aksine giderek derinleşecektir.
SGK yöneticileri tarafından “Adil Olmayan Yöntemlerle” ve “Keyfi Bir Biçimde” yapılmakta olan “Performans Ödemesi” ile bir taraftan SGK Emekçileri karşı karşıya getirilmekte, diğer taraftan bu yöntemle Performans Esaslı Yönetim Modelinin güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. Halbuki, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin, Tüm Bel Sen tarafından açılan dava sonucunda vermiş olduğu Karar esas alınarak SGK Emekçilerinin Özlük, Sosyal ve Ekonomik Haklarının Toplu Sözleşme yoluyla çözülmesi gerekmektedir.
SORUNLARIMIZI GÖRMEZDEN GELEN,
TALEPLERİMİZ KONUSUNDA ADIM ATMAYANLARA
BİR KEZ DAHA SESLENİYORUZ…
SGK Emekçileri geleceklerinden endişe ediyor, belirsizlikler sürüyor. Bu belirsizliklerin giderilmesi, “Çalışma Barışının” sağlanması ve korunması açısından, durumun SGK yönetimince acilen ele alınmasını talep ediyoruz.
– Artan İş yükü ve nitelikli sosyal güvenlik hizmeti için SGKya “Yeni Kadrolu Personel Alımı” yapılmalıdır.
– SGK Emekçilerinin ücretleri ?İnsanca Yaşam Ücreti? sınırlarına yükseltilmelidir.
– “Ek Ödeme” ve “İkramiye” ödemelerine ilişkin Usul ve Esaslar yeniden belirlenip Ek Ödemeler bütünlüklü olarak artırılmalı, 30 puanlık Ek Ödeme tüm SGK Emekçilerine eşit bir biçimde ödenmelidir.
– “Sınavla” atama yapılması gereken tüm görevlere yapılan “Vekaleten Atama ve Görevlendirmelere” son verilmeli, bu görevlere, yapılacak olan sınavlarda başarılı olan hak sahipleri atanmalıdır.
– “Geçici Görevlendirmeler” ve “Rotasyon” uygulamaları derhal durdurulmalıdır.
– “Devredilen Kurumlarda” mevcut olup, 5502 sayılı yasayla iptal edilen Muhasebeci, Tekniker, Mütercim, Uzman, Matematikçi, Fizyoterapist, Psikolog, Biyolog, Diyetisyen, Sosyal Çalışmacı, Veznedar, Santral Memuru, Ambar Memuru, Dava Takip Memuru, Bilgisayar İşletmeni, Daktilograf, Şoför ve Güvenlik Memuru kadrolarında bulunan çalışanlara dair “Kadro Düzenlemeleri” yapılarak hak kayıpları önlenmelidir.
– “Bilgisayar Sertifikası” olan ve “Bilgisayar Dersi” aldığını belgeleyen Memur ve Daktilograflara “V.H.K.İ” kadroları ayrımsız verilmelidir.
– “Zorunlu Fazla Mesai” dayatmalarına son verilmelidir.
– “Banka Promosyon” gelirleri tüm SGK Emekçilerine eşit bir biçimde ödenmelidir.
– “Yemek, Servis, Kreş, Lojman ve Sosyal Tesis” vb. olanaklardan tüm SGK Emekçileri eşit bir biçimde yararlandırılmalıdır.
– “Bilgisayar Altyapısı” güçlendirilip yeniden düzenlenmelidir.
– SGK Emekçilerinin Ekonomik, Sosyal ve Özlük Hakları Toplu Sözleşme ile belirlenmelidir.
– Siyasi iktidar ve SGK yetkilileri bilmelidirler ki; Sosyal Güvenlik Emekçileri taleplerinin takipçisidirler. Taleplerini kazanmak için her türlü demokratik tepkimizi göstermekten geri durmayacak ve mücadelemiz yeni eylemlerle devam edecektir.
kckembykNot: 28.01.2009 tarihinde SGK Başkanlığı önünde okunan basın açıklaması metnidir.k
MERKEZ YÖNETİM KURULU

kckimg ct0ct =ct166ct


ct250ct /bykkckimg ct0ct =ct153ct

ct250ct /byk style=cttext-align: centerkckimg ct0ct

kck/divbykrn