S. MURAT ÇAKIR: İŞÇİ SAĞLIĞI TALEPLERİMİZ’ (09. 08. 2014)

274

Aylardır işçi sağlığı ve iş güvenliği mücadelesi üzerine yazılar yazıyoruz. Peki bu mücadelenin hedefleri ne olmalı?
çıkartılan yasalarla her geçen gün kısıtlanan sosyal güvenlik sisteminin tüm çalışanları kapsayıcı bir hale dönüşmesi; iş yasalarının ev hizmetleri, güvenlik, esnaf, çiftçi, göçmen işçi gibi tüm çalışan kesimlerin yaşadığı iş kazalarını kapsaması için…
Sadece sigortalı işçilerin değil; sigortalı, sigortasız tüm işçilerin/çalışanların ölümlerini; işyeri içinde veya dışında; çalışırken, işe gelip giderken, barınırken, beslenirken… Yani “iş süreçlerinin bütününde” yaşanan iş kazalarının kayıt altına alınması için…
İşçinin değil işin sağlığını yani işletmenin verimliliğini, kârlılığını hedefleyen bir anlayışı ifade eden “iş sağlığı” kavramı yerine; işçilerin sağlığının her türlü ekonomik çıkardan, büyümeden önce geldiğini ifade eden “işçi sağlığı” hakkını savunmak için…
Bütün iş kazalarının önlenebilir olduğunun bilinciyle, yaşanan işçi ölümlerinin “iş kazası” değil “iş cinayeti” olarak tanımlanması için…
Her yıl iş cinayetlerinde ölenlerin altı katı kadar meslek hastalığından can kaybının gerçekleştiği ve ILO’ya göre her yıl çalışan nüfusun binde 4’ü ila binde 8’i arasında yeni meslek hastalığı tanısı konması gerektiği bilinciyle, meslek hastalıklarının gizlenmesinden vazgeçilmesi ve bu noktada sağlık örgütlerimizin yürütücülüğünde tespit eden/önleyen bir yaklaşımın hayata geçirilmesi için…
Trafik, servis kazalarında yaşamını yitirenlerin yüzde 18’inin iş başında ya da işe gelirken, giderken öldüğü bilinciyle sorunun bir iş cinayeti ve halk sağlığı sorunu olarak da ele alınması için…
İşsizliğin işçi sağlığı talebini savunmanın önüne bir engel olarak çıkarıldığını ve işçi sağlığı talebi ile iş güvencesi talebinin birbirinden ayrılmaz olduğunu haykırmak için…
Emeğin korunmasının yolunun insanca yaşayacak bir ücret almaktan geçtiğini, işçi sağlığı talebi ve asgari ücret mücadelesinin içiçe geçtiğini vurgulamak için…
İşçilerin sağlıklı yaşam ve can güvenliklerinin sağlanmasının insanca ulaşım, barınma ve beslenme hakkı olduğunu savunmak için…

Güvencesiz çalışmanın işçileri korunmasız bıraktığını ve en somut olarak taşeron çalıştırmanın işçi sağlığı kayıplarının en görünür biçimi olan ölüm ve hastalık riskini artırdığını belirtmek ve “taşerona hayır” demek için…
Ailelerin yoksulluğunun, köyden kente göçün, eğitime ulaşamamanın, 4+4+4 eğitim sisteminin ve sermayeleştirme süreci ile kapitalizmin duyduğu ucuz emek gücü ihtiyacının sonucu olan çocuk işçiliğinin güvencesizliğin kaynağı haline geldiğini söylemek ve “çocuk işçiliğe son” demek için…
Sermayenin büyümesiyle beraber yoksulluğun her geçen gün derinleştiği ülkemizde küçük yaşlarda çalışma hayatının başladığını ve neredeyse ömür boyu sürdüğünü; emekçilerin belli bir çalışma yılından sonra emekli olma hakları olduğunu ve bunun da çalıştıkları meslek ve toplumsal cinsiyetleri gözetilerek belirlenmesi ve “mezarda emekliliğe son” vermek için…
Tarımda, sanayide, hizmet sektöründe ve evde çalışırken görünmeyen emek olan kadın emeğinin görülmesi; sosyal güvence, eşdeğer işe eşit ücret, iş güvencesi, çalışma saatlerinin azaltılması, aşağılamaya-tacize-mobbinge son verilmesi, bütün işçiler için kolay ulaşılabilir, ücretsiz, nitelikli
kreş hakkı ve kadın işçileri de temel alan bir işçi sağlığı ve güvenliği hakkı için…
Başta sağlık hakkı olmak üzere temel düzenlemelerden mahrum bırakılan göçmen işçilerin hakkını savunmak ve özelde mevsimlik, taşeron işçiliğin temel çalıştırma biçimi olduğu tarım ve inşaatlarda çalışan Kürt göçerlerin güvenli çalışma ve sağlıklı yaşamasını sağlamak için…
3 yılı aşkın süredir Afşin-Elbistan madencilerinin ve 2 yılı aşkın süredir Kozan-Gökdere baraj işçilerinin çıkarılmayan cenazelerini istemek ve yaşamını yitiren tüm işçi arkadaşlarımızı unutturmamak için…
Yaşanan işçi ölümlerinde adaletin sağlanması, sorumluların en ağır biçimde cezalandırılması için…
İşçi sağlığı ve iş güvenliği mücadelemizi büyüteceğiz…
09. 08. 2014 – öZGüR GüNDEM