MURAT ÖZVERİ: TAŞERONLA MADENCİ KORUNMAZ (01. 06. 2014)

192

İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” adı altında 30 Mayıs 2014 tarihinde Meclise yeni bir yasa tasarısı gönderildi.
Hükümet bu kanun tasarısıyla maden işçilerinin çalışma koşullarını iyileştiren düzenlemelerle taşeron sistemini kalıcılaştıracak düzenlemeleri birleştirmiştir. Hükümet inanması güç bir kurnazlığa başvurmakta, maden işçilerinin çalışma koşullarının kısmen iyileştirilmesinin karşısına taşeron sisteminin devamlılığını sağlayacak hükümleri koymaktadır.
Yeni tasarı;
a- Maden işçilerinin haftalık çalışma süresini 36 saate düşürmekte, 36 saati aşan çalışmaları fazla çalışma olarak nitelendirmektedir.
b- Maden işçileri altı aylık kıdem koşulu aranmaksızın iş güvencesi kapsamına alınmıştır. Yani otuz veya daha fazla işçi çalıştıran maden işinde çalışan bir işçinin iş sözleşmesi ancak işin ve işletmenin gereği, davranışları ve yetersizliği nedeniyle sebebini açık ve kesin ve yazılı bildirmek suretiyle sona erdirilebilecek, işçinin kıdeminin ne kadar olduğunun önemi kalmayacaktır. İşçi bir ay içerisinde feshin geçersizliği nedeniyle dava açabilecek, mahkeme işe iadeye karar verirse 4 aya kadar çalıştırılmadığı sürenin ücretine hak kazanacak, işveren işe başlatmaz ise mahkemenin en az 4 aylık en fazla 8 aylık ücret tutarında belirleyeceği işe iade tazminatı ödemek zorunda kalacaktır.
c- Tasarı özel ya da kamu yardımı yapmadan taşerona iş veren asıl işverenlere işçilerin ücretlerinin ödenip ödenmediğini kontrol etme ve varsa taşeronun hak edişlerinden kesme yükümlülüğü getirmektedir.
d- Tasarı maden işçilerinin yıllık izin sürelerini 4 gün artırmakta, taşeron çalıştıran asıl işverenlere işçilerin yıllık izinlerini kullanıp kullanmadıklarını kontrol etme görevi vermektedir.
e- Tasarı yeraltı maden işlerinde çalışan işçilerin günlük çalışma süresinin en fazla altı saat olacağını hüküm altına almaktadır.
Tasarı tüm bunların karşılığında ise taşeron sisteminin kamuda devam etmesini istemekte, hem özel hem kamu sektöründe emsal işçinin ücretini ödeyerek yasaya aykırı taşeron sistemine devam etme olanağı tanımaktadır. Tasarıda taşeron sistemini ortadan kaldıracak düzenlemelerden ısrarla kaçınılmaktadır.

özetle;
1- “Tasarının alt işveren (taşeron) sistemini ortadan kaldıracağı”, “engelleyeceği” iddiasını doğrulayacak hükümler tasarıda yer almamıştır.

2- Torba yasa tasarısı bu haliyle taşeronu engellemekten çok uzaktır. Aksine, torba yasa tasarısı, alt işveren (taşeron) uygulamasının yarattığı sorunları yok saymakta, muvazaalı (hileli) taşeron sistemini kalıcılaştırmaktadır.

3- Alt işveren (taşeron) sistemi işçi istismarı üzerinden kamuda kaynak aktarmanın bir yoludur. Tasarı kamuda alt işveren (taşeron) sisteminde ısrar etmektedir.
4- Tasarı kamuda çalışan taşeron işçilerinin kıdem tazminatlarının, değişik kamu kuruluşlarında geçen hizmetlerinin birleştirilerek ödenmesini öngörmekte, emsal ücreti, kıdem tazminatının tamamını ödeyen kamunun neden bu işçileri kendi işçisi olarak çalıştırmadığı sorusunu yanıtsız bırakmakta, bu yaklaşımıyla, taşeron sistemi üzerinden kaynak aktarmaktan vazgeçmeyeceğinin altını bir kez daha çizmektedir.

5- Tasarı kamuda alt işveren (taşeron) çalıştırmayı sınırlandırmamakta, taşeron sisteminin devamını sağlayacak hükümler getirmektedir.

6- Torba yasa tasarısı ile yasaya aykırı veya muvazaalı asıl işveren-alt işveren ilişkisi (taşeron) emsal işçinin ücreti ödendiği sürece uygulanabilecek bir istihdam biçimine dönüştürülmüştür.

7- Torba yasa tasarısı özelleştirme kapsamındaki işyerlerinde özelleştirmeye hazırlama gerekçesiyle işçilerin işten çıkarılıp işlerin tamamının taşerona verilebilmesine olanak sağlamakta bu durumun asıl işveren-alt işveren (taşeron) ilişkisi olarak nitelendirilmeyeceğini hüküm altına almaktadır.
Maden yasası olarak adlandırılan torba yasa tasarısıyla madencilere verilen hakların kağıt üzerinde kalmasını engelleyecek tek yol güvencesizliğin ortadan kaldırılmasıdır.
Güvencesizlik günümüzde işçi hareketini kontrol altında tutacak bir sistem olarak yaşama geçirilmiştir. Bu sistemin ideolojisi esneklik, hukuku yaptırımsız, etkisiz, denetimi piyasalaştıran, biçimsel eşitliği önceleyen yasal düzenlemeler, istihdam biçimi ise taşeron sistemidir.
Taşeron sistemi kontrol altına alınmadığı sürece madencilere verilen tüm haklar kağıt üzerinde kalacaktır. Radyasyona maruz kalanların günlük çalışma süresi beş saattir.
Taşeronda çalışan hiç bir röntgen teknisyeni beş saatlik sürem doldu diye işi bırakamaz. Beş saatlik iş günü bir çok kişinin aklına dahi getirmediği, belki de bilmediği mevzuatta olan yaşamın içerisinde olmayan bir düzenlemeye dönüşmüştür.
Taşeron sistemi kurumsallaştırılarak madencilere kağıt üzerinde kalacak yasal haklar vermek,
madenciye
hak veriyormuş gibi yapıp, madenci dahil tüm işçilerden taşeron sistemine razı olmalarını istemek vicdanları zorlayan fırsatçı bir tutumdur. 301 madencinin toplu cinayetinden hesap vermesi gerekenlerin çubuğu arsızca tersine büküp, taşeron sistemini kalıcılaştırarak, madenci ölümlerinden yararlanmaları, referansı ne olursa olsun sermayenin çıkarlarını korumak için siyasi iktidarların, bu gün ise AKP’nin hiç bir kural ya da değer tanımayacağının somut görünümüdür.

(*) Av. Dr. Selüloz İş Sendikası Hukuk Müşaviri, çalışma ve Toplum Dergisi Yayın Yönetmeni
01. 06. 2014 – EVRENSEL