BÜLENT FALAKAOĞLU: EK HESABA, EK İŞE MUHTACIZ, HEDEFİNİZ BATSIN! (11. 05. 2014)

245

çalışsak da, ciddi ciddi, ek işe muhtacız. Keyiften değil! İhtiyaçtan. Gezici Araştırma Şirketi’nin işçi profili araştırmasının sonuçları diyor ki; İşçilerin yüzde 51,6’sı çalıştığı işten memnun değil!Memnun olmasa da çalışmak zorunda, yoksa aç kalır.
üstelik çalışmak da engel değil aç kalmamaya. çünkü diyor ki araştırma, her beş işçiden biri ek iş arıyor.
Ek iş peşine düşmüş işçi. Keyiften değil yoksulluktan, yoksunluktan.
Sadece araştırma sonuçları değil, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) da aynı şeyi diyor. Yani ücretlerin, maaşların yetmediğini…
Maaş hesaplarına ek olarak kullanılabilen bir hesap var. Adı, kredi mevduat hesabı…
BDDK mart verilerine göre bu hesabın kullanımı bir hayli artmış.
Geçen yılın mart ayına göre yüzde 34 artmış. En büyük artış bu yılın ilk üç ayında yaşanmış. Ek hesap kullanım oranı yılbaşından bu yana yüzde 20 artış göstermiş.
Kredi çekmektense, dosya masrafı olmadığı için emekçiler yüklenmişler ek hesaplara. Tam 6
milyar 100 milyon lira kullanılmış ek hesaptan.
Kullanımda, yaşamın giderek zorlaştığı büyük şehirler, İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Bursa başı çekiyor.
Giderek artması tesadüf mü?
Kesinlikle hayır!

CEBİMİZ KEMİRİLİRKEN…Cebimiz ufak ufak kemiriliyor. Biz de açık kapatmak için borçlanıyoruz.
Nisan ayı enflasyon rakamları bunu açık açık ortaya koyuyor.
Bakmayın siz resmi enflasyon rakamının yüzde 9 çıktığına. Geçen yılın nisan ayına göre emekçiler için hayat yüzde 13,5 pahalı hale gelmiş.
Emekçilerin yemek, ulaşım gibi zaruri ihtiyaçları göz önüne alındığında ortaya çıkan rakam bu! Peki, hangi emekçinin geliri (ücreti, maaşı) bir yılda yüzde 13 arttı.
Son dört ayda gıda maddelerinin fiyatı yüzde 9 arttı. Yılbaşından bu yana cebimizin kemirildiği, yoksullaştığımız çok açık değil mi?
üstelik Merkez Bankası Başkanı diyor ki; “Mayıs ayında enflasyon tepe noktasını görecek. çift hanelere ulaşacak. “
üstelik tarım ürünleri dondan etkilendi. Ve daha donun etkisi meyve ve sebze fiyatlarına yansımadı.
Devlet büyüklerimiz, “Dert etmeyin yılsonunda düşecek” diyor. İyi de biz gelecekte değil şimdi yaşıyoruz.
Tencere zor kaynıyor. Ek iş arıyoruz, ek hesaplara yükleniyoruz. Siz karşımıza geçmiş, “Düşecek” diyorsunuz. “Hedef enflasyonumuza ulaşmak için uğraşıyoruz” diyorsunuz. Batsın hiçbir zaman tutmayan hedefiniz!

NEMALANANLARINIZ VERGİ BİLE VERMİYOREnflasyonun Türkiye’de hiçbir zaman yüzde 5’in altına inmemesinin sebeplerinden biri de dolaylı vergilerin yüksekliği.
Devletin hazinesinin çoğu dolaylı vergilerle doluyor. Hükümet yine de ne zaman başı sıkışsa, ne zaman ek gelire ihtiyacı olsa yükleniyor dolaylı vergiye.
Haliyle dolayı vergi oranındaki artış da yansıyor tüketici fiyatlarına.
Devletin ek gelir ihtiyacı hiç düşmediğine göre nasıl düşsün enflasyon?
Ha bu arada, tüneller, köprüler, duble yollar, gökdelenler yükseldikçe yükseliyor. Kalkınan Türkiye’nin fotoğrafı bu!
Birileri nemalandıkça nemalanıyor bu yükselişten. Ama aşağıdakilerin, yani işçilerin, emekçilerin fotoğrafında eser yok bu görkemden.

NEREDE CENGİZLER, öZDEMİRLER, ALBAYRAKLAR?
Nedense hızla yükselenler vergi listesinde yükselmiyorlar. En çok vergi veren 100 isim arasında milyarlık kamu ihalelerini alan AKP dönemi zenginleri yer almıyor.
Nerede Mehmet Cengizler, Nihat özdemirler, Albayraklar?. .
Yine gelir vergisinde ücretliler açık ara önde. 2013 yılında toplanan gelir vergisinin yüzde 70 ücretlilerden.
Ekonominin büyümesini çalışarak, sömürülerek yaratanlar… Aynı zamanda ödedikleri vergilerle de hazinenin en büyük gelir kaynağı durumunda.
üstelik bu büyümeden pay alamıyorlar. Bakın inşaat sektörünün çalışanlarının aldıkları ücretlere. Bakın en alttakilerin durumuna!
çocukları sağlıklı beslemiyor. Doğru düzgün bir hayatları yok. Üstelik ek iş arıyorlar yetmiyor çocuklarını çalıştırıyorlar.
İşte sizin verileriniz doğruluyor. çocuk işçilerin sayısı 1 milyona dayanmış. Yasalarına göre çocukların çalışması yasak. Sadece kağıt üzerinde!
Siz Türkiye’nin ekonomisinin büyümesinden, kişi başına gelirinin bilmem kaç dolar olmasından bahsediyorsunuz.
Manzara ortada. Hesabınız batsın!

üREYELİM DE Aç OLSAK DA OLUR MU?
çOocuk doğurun diyorsunuz.
Sakın ola doğurganlığı azaltır diye sezaryenle doğuma engel oluyorsunuz. Kürtajı yasaklıyorsunuz.
Allah için! ürememiz için SGK üzerinden çabalarınızı ha bire artırıyorsunuz.
Normal yollarla bebek sahibi olamayan anne adayları için SGK tarafından karşılanan tüp bebek deneme sayısı 2’den üçe çıkarmak için hazırlık içindesiniz.
çocuk sahibi olamayanlar için müjdeli haber hiç itirazımız yok! Ama doğurduktan sonraki halimizin nice olmasına da itiraz ediyoruz.
üstelik cebimizi kemirmeyi hızlandırmışken…
Sağlıkta tanıdığınız hakları bir bir azaltırken
(Acillerden yararlanma hakkımızı sınırlamak, özel hastanelere ödediğimiz farkları artırmak, hafta sonu özelde muayeneye artık karışmamak, birçok ilaçta devlet desteğini kesmek vb)…
İtiraz da mı etmeyelim?
Yoksa nüfusun azalmasına, yaşlanmasına karşı gelecekteki genç nüfus hayalinizin gerçekleşmesi için ‘üreyelim de aç kalsak da olur’ mu diyelim.
12. 05. 2014 – EVRENSEL