AZİZ ÇELİK: ASGARİ ÜCRETTE NELER OLACAK?

65

Asgari ücrette neler olacak?

2025 asgari ücreti geçinmeye yetmeyecek. Saptanacak ücret resmi enflasyonun altında kalacak, büyümeden pay alamayacak, alım gücü eriyecek. Asgari ücret büyük şirketler için işçilik maliyetini düşürecek. Daha fazla işçi asgari ücret civarında ücretlerle çalışacak.

2025 asgari ücreti için kritik haftaya girildi. Asgari ücret çok büyük ihtimalle 23-27 Aralık 2025 tarihleri arasında açıklanacak. Son yılların en çok ve en uzun süre tartışılan asgari ücretinin ne kadar olacağı üzerine çeşitli tahminler yapılıyor. Bu yazımda 2025 asgari ücreti konusundaki tahminlerimi yazacağım.

KOMİSYON DEĞİL, HÜKÜMET SAPTAYACAK

Asgari ücreti tespit etmede tek yetkili olan ve kararları kesin olan Asgari Ücret Tespit Komisyonunun aslında bir hükmü yok. Komisyon 10, 16 ve 19 Aralık 2025 tarihlerinde üç toplantı yaptı. Ancak bu toplantılarda asgari ücret pazarlığı yapılmadı. Havanda su dövüldü. Bunun temel sebebi asgari ücrette asıl karar vericinin hükümet olması. Hükümet asgari ücret teklifini masaya sunmadığı için asgari ücret müzakeresi yapılamadı.

İşin tuhaf tarafı asgari ücret pazarlığında işçi tarafının taleplerini sunması gereken Türk-İş’in de asgari ücret teklifi sunmaktan kaçınması oldu. Oysa işçi tarafı ücret pazarlığında masaya bir miktarla oturur, talep eder. Ücret pazarlığının esası budur. Asgari ücretin asıl muhatabı olan özel sektör işverenleri de bir miktar açıklamaktan kaçındı.

Aslında Komisyon göstermelik! Komisyon karar vermeyecek. Asgari ücret miktarına hükümet karar verecek. Bu karar siyasi bir karar olacak. Hükümet yanına işveren temsilcilerini de alarak kağıt üzerinde çoğunluğu sağlayacak. Formalite tamamlanacak. Komisyon üyeleri asgari ücrete karar vermeyecek tersine saptanan asgari ücret onlara tebliğ edilecek. Komisyon artık bir mizansendir. İyisi mi işçi tarafı artık bu mizansende yer almamalıdır.

TÜRK-İŞ KARARA KATILMAYACAK

Komisyonda işçi tarafını temsil eden Türk-İş görülmedik biçimde asgari ücret teklifi açıklamaktan kaçındı. Nihayet kamuoyunda yükselen tepki ve işçilerdeki beklentiye daha fazla direnemeyen Türk-İş yönetimi üçüncü toplantının ardından asgari ücret teklifini kamuoyu ile paylaştı.

Türk-İş Genel Başkanı Atalay açıklamasında ”2025 yılında asgari ücret rakamının 29 bin 583 TL olmasını talep ediyoruz. Asgari ücret tespit komisyonuna önerimiz asgari ücretin yüzde 45, enflasyon oranı üzerine refah payı eklenerek zam yapılmasıdır. Yüzde 20 refah payı eklenmesi durumunda asgari ücretin 29 bin 583 TL olmaktadır” dedi.

Türk-İş CHP’nin önerisine benzer biçimde 30 bin lira civarında bir asgari ücret talebi açıkladı. Geç oldu, güç oldu ama sonunda bir miktar telaffuz ettiler. En baştan olması gereken buydu. Keşke bunu çok daha önce açıklasalardı ve kamuoyu oluştursalardı. Üçüncü toplantının bitiminden sonra ve hükümetin zam miktarı şekillenmişken epey geç bir açıklama yapmış oldular.

Ücret pazarlığı masasında işçi sendikasının teklif vermesinden doğal birşey olamaz. Sendikalar ücret talep ederler. Asgari ücret en büyük toplu pazarlıktır. Masada işçileri temsil eden Türk-İş’in masaya bir teklifle oturması gerekirdi. Dünyanın her yerinde sendikalar ücret teklif eder, bunun üzerinden müzakere eder. Hiç bir yerde sendikalar “miktar teklif edersek altında kalırız” demez. Türk-İş yönetiminin bu eksiğini ben dahil pek çok kişi eleştirdi.

Türk-İş başkanı asgari ücret tekliflerini açıklarken nedendir bilinmez bu eleştirileri yapan öğretim üyelerini hedef almış ve tuhaf cümleler kurmuş. Atalay “Zaman zaman öğretim üyeleri dahil televizyonlarda bizi sıkıntıya sokan, itibarsızlaştıran açıklamalar yapmaya devam ediyor. Belki hayatında hiç asgari ücreti tanımayan adamlar, asgari ücretli arkadaşı olmayan adamlar bu konuda istedikleri gibi yorum yapmaya devam ediyorlar” demiş. Oysa bizlere teşekkür etmesi gerekirdi.

Türk-İş bu kadar direndikten sonra neden miktar açıkladı? Bunun bir nedeni kamuoyunda ve işçiler arasında yükselen tepkiler. Diğer ise hükümetin asgari ücret marjının belli olması ve Türk-İş’in bunu kabul etmeyecek olması.

Eğer Türk-İş, hükümetin saptayacağı asgari ücret miktarının işverenlerin kabul etmekte zorlanacağı ama Türk-İş açısından yetersiz ama kaçırılmamamasın gereken bir miktar olacağını görseydi kendisi için nispeten yüksek bir miktar açıklamaktan kaçınır ve kendini bağlamazdı. Görünen o ki hükümet-işveren ittifakıyla bir asgari ücret şekillenmiş durumda ve Türk-İş bu miktarın altına imza atmayacak. Tahminin odur ki Türk-İş bu asgari ücret kararına muhalif kalacak veya toplantıya katılmayacak.

RESMİ ENFLASYONUN BİLE ALTINDA KALACAK

Asgari ücretin kaç lira olacağı konusunda çeşitli kehanetler dolaşıyor. Bir tahminde bulunmayacağım ama ne olmayacağını söylemek mümkün. Asgari ücret artışı tartışmalı resmi enflasyon oranının oldukça altında kalacak.

Yıl sonu resmi TÜFE yaklaşık yüzde 45-46 olacak. Açıklanacak asgari ücret oranı bunun çok altında kalacak. Böylece asgari ücretle çalışanlar enflasyona ezdirilmiş olacak. Asgari ücret 2024 ocak ayından bu yana yaklaşık 6-7 bin lira kaybetmiş durumda. 23-24 bin liralık asgari ücret asgari ücretin bir önceki yıl düzeyinde kalması anlamına gelecek. Asgari ücreti enflasyona endeksli tartışmak ciddi bir tuzaktır.

Her ne kadar ekonomi yönetimi “geçmişte şu kadar artış yaptık. Asgari ücret 20 yılda enflasyonun şu kadar üstünde arttı” dese de bunlar boş laftır. Önemli olan asgari ücretin son geldiği düzeyin korunup korunmadığıdır. Hükümet tartışmalı resmi enflasyon düzeyinde bile bir zam yapmayacak. Bunun temel nedeni izlenen ekonomi politikasının ücretleri bastırmaya yönelik olması, kısaca “kemer sıkma” politikasıdır.

Hükümet, yerli ve uluslararası sermeye çevreleri asgari ücret için yüzde 25-30 limiti belirlemişti. Asgari ücret bunun bir miktar üzerine çıkarsa bunun nedeni kamuoyunda yükselen beklenti ve tepkiler olacaktır.

BÖLÜŞÜM KÖTÜLEŞECEK

Asgari ücret ülkemizde adeta ortalama ücret haline gelmiş durumda. Bu nedenle asgari ücret artışı genel ücret düzeyinde artış anlamına geliyor. Asgari ücret ortalama ücret haline geliyor. Ortalama ücret asgari ücrete doğru yakınsıyor. Bu durum geniş bir çalışan kesimin asgari ücretli hale gelmesine yol açıyor.

Bu nedenle asgari ücretin enflasyon üzerinden tartışılması doğru doğru değil. Asgari ücret geçim şartları ve bölüşüm ile ilişkili ele alınmalı. Daha açık ve net yazayım: Asgari ücret ortalama ücret haline geldiği için asgari ücret kişi başına Gayri Safi Yurtiçi Hasılanın (GSYH) belli bir oranına saptanmalı. Böylece asgari ücretin büyümeden pay alması mümkün olur ve asgari ücret yoluyla ücret genel düzeyinin düşürülmesi engellenmiş olur.

Geçmişte asgari ücret Kişi Başına GSYH’nin yüzde 80’ine kadar yükselmişti. AKP döneminde (2026’da) asgari ücret KB GSYH’nin yüzde 60’ını görmüştü.  Asgari ücret miktarı konuşurken bunun dikkate alınması gerekir. 2025 yılında KB aylık GSYH’nin 60 bin TL olması öngörülüyor. Bunun enflasyon artışına bağlı olarak daha da yüksek olması mümkün. 60 bin TL’nin yüzde 80’i ve yüzde 60’ının kaç liraya geldiği malum. 2016’da mümkün olan şimdi neden olmasın?

Asgari ücret tartışmalarını bu gerçek üzerinden yapmak gerekir. Ancak hükümetin planladığı asgari ücret artışıyla asgari ücretin KB GSYH’ye oranı tarihin en düşük seviyelerine inebilir. Saptanacak asgari ücret bölüşüm ilişkilerini daha da kötüleştirecek.

ASGARİ ÜCRET KAPSAMI GENİŞLEYECEK

Saptanacak yeni asgari ücret ile asgari ücret civarında çalışanların kapsamının daha da genişleyeceğini söylemek mümkün. Asgari ücret özel sektörde yaygın ücret haline gelmiş durumda. Pek çok özel şirket asgari ücretin üzerindeki ücretlere asgari ücret atışından daha düşük zam yapacak. Böylece ücretler asgari ücrete yaklaşmaya devam edecek.

Hükümetin izlediği asgari ücret politikası büyük şirketlerinin ücret maliyetlerini düşürücü bir rol oynuyor. Asgari ücret miktarı mikro ve küçük işletmeler için görece yüksek hale gelirken orta ve büyük ölçekli işletmeler için düşüyor.  Mevcut asgari ücret politikası büyük sermayeyi koruyup kollamaktadır. Asgari ücretle çalışanların kapsamının artması büyük şirketlerinin ücret maliyetini aşağıya çeken bir rol oynuyor.

Bu asgari ücret politikası sonucunda büyük şirketlerde katma değer içinde ücretin payı giderek düşmektedir.  Türkiye’nin 500 büyük şirketinde (büyük sermaye) son 20 yılda (2003-2023) ücret ve maaşların net katma değere oranı yüzde 60’lardan yüzde 40’ın altına gerilerken faiz ve kârların payı yüzde 40’ın altından yüzde 60’lara yükseldi.

ÜÇ AYRI ASGARİ ÜCRET OLACAK

Asgari ücret tartışmalarında gözden kaçan bir gerçek ise ülkemizde üç ayrı asgari ücret uygulanmasıdır. Saptanacak asgari ücret özel sektörde çalışan işçiler için geçerli olacak. Kamu kesiminde saptanacak asgari ücret düzeyinde çalışan kimse yok. Kamu işçilerinin asgari ücreti toplu iş sözleşmesiyle saptanıyor. Kamu işçilerinin 2024 yılı sonu itibariyle en düşük ücreti brüt 40 bin lira net 33 bin lira civarında tahmin ediliyor. Bu ücretler yıl başında gelecek zamla net olarak 40 bin TL’nin üzerine çıkacak. En düşük memur maaşı ise yıl başında 44 bin TL’nin üzerine çıkacak.

Dolayısıyla özel sektördeki asgari ücretle kamudaki asgari ücret arasında izahı mümkün olmayan bir fark oluşacak. Bir sosyal hukuk devletinde asgari ücret ve maaşlar arasında böyle bir fark olmasının izahı yok. Asgari ücret asgari ücrettir. Özel sektörde ve kamunda farklı olamaz.

İşin acayip tarafı şudur. Devlet memurları 657 sayılı kanunda yer alan özel bir hükümle asgari ücret karşısında korunuyor. 657 sayılı Kanunun 146. Maddesine göre devlet memurlarına ödenecek brüt maaş tutarı İş Kanunu gereğince saptanacak asgari ücretin aylık tutarından az olamaz.  Devlet memurları asgari ücretten daha düşük maaşa karşı korunurken neden işçiler asgari devlet memuru maaşından daha düşük ücrete karşı korunmuyor?

Bunu söylediğimizde “Devlet KPSS ile işçi ve memur alıyor” itirazı geliyor. İyi de özel sektör de yoldan geçeni çevirip işe almıyor. Mülakat yapıyor, CV’ye bakıyor, işçileri yüzlerce, binlerce başvuru arasından seçerek işe alıyor.  Hem merak etmeyin özel sektör iş kriterleri konusunda çok daha katıdır. Çünkü özel sektör kâr maksimizasyonunu hedefler.

İş Kanunu’na bir hüküm eklenerek saptanacak asgari ücretin en düşük devlet memurunun aylık brüt maaşından az olamayacağı hükme bağlanmalıdır. Olması gereken ülkede bütün işçiler ve memurlar için tek asgari ücret saptanmasıdır. Eşitlik ilkesinin ve sosyal hukuk devletinin gereği budur.

ASGARİ ÜCRET DEĞİL, TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ

Miktarı üç aşağı beş yukarı fark edebilir ama saptanacak 2025 asgari ücreti geçinmeye yetmeyecek. Saptanacak asgari ücret enflasyonun altında kalacak ve büyümeden pay alamayacak. Asgari ücretin alım gücü birkaç ay içinde eriyecek. Özel sektör ve kamudaki asgari ücret makası açılacak.  Açıklanacak asgari ücret büyük şirketler için işçilik maliyetini düşürücü bir işlev görecek. Açıklanacak asgari ücret asgari ücret kapsamının genişlemesine yol açacak. Daha fazla işçi asgari ücret civarında ücretlerle çalışacak.

Bu kısır döngüden çıkmanın yolu sendikalaşma ve toplu iş sözleşmesi kapsamının artırılmasıdır. Bu tuzaktan çıkmanın yolu toplu iş sözleşmelerinin sendikasız işyerlerine teşmil edilmesidir. Böylece asgari ücret düzeyi hükümet tarafından değil toplu iş sözleşmeleriyle saptanmış olur.  Aksi halde hükümet otoriter korporatist bir ücret politikasıyla ücretlerin tek belirleyeni olmaya devam eder.

23 ARALIK 2024

Kaynak: BirGün