Bütçe Dengesi ve Bütçe Açığı
Bütçe açığı, bütçe giderlerinin bütçe gelirlerini aşması sonucu ortaya çıkan açıktır.
Bütçe gelirleri başlıca iki kalemden oluşur: Vergi Gelirleri (Gelir Vergisi, Kurumlar Vergisi, KDV, Motorlu Taşıtlar Vergisi, Veraset ve İntikal Vergisi, Harçlar, Resimler ve diğer vergiler) ve Diğer Gelirler (Kamu Mallarının İşletilme Gelirleri, Özelleştirme Gelirleri, Para Cezaları, Trafik Cezaları, Bedelli Askerlik Gelirleri ve benzeri gelirler.)
Bütçe giderleri de başlıca iki kalemden oluşur: Faiz Dışı Giderler (Kamu Personel Giderleri, Kamu Yatırım Giderleri, Kamu Binalarının Bakımı, Onarımı, Kamu Araçlarının benzin Gideri gibi kalemlerden oluşan Diğer Cari giderler ve Emekli Aylıkları, Öğrenci Kredileri gibi kalemlerden oluşan Transfer Giderleri) ve Faiz Giderleri.
Bu durumda kamu kesimi için şöyle bir bütçe denklemi yazabiliriz:
Bütçe Dengesi = Bütçe Gelirleri (Vergi Gelirleri + Diğer Gelirler) – Bütçe Giderleri (Faiz Dışı Giderler + Faiz Giderleri)
Bütçe dengesi denilince üç durumdan birisi karşımıza çıkar:
Eğer bütçe gelirleri = bütçe giderleri ise bütçe denktir.
Eğer bütçe gelirleri > bütçe giderleri ise bütçe fazlası vardır.
Eğer bütçe gelirleri < bütçe giderleri ise bütçe açığı söz konusudur.
Kamu Kesimi Genel Dengesi ve Kamu Kesimi Açığı
Bazı ülkelerde bütçe, kamu kesiminin tamamını ya da tamamına çok yakın kısmını kapsadığı için bütçe dengesi ile kamu kesimi genel dengesi, dolayısıyla bütçe açığı (ya da fazlası) ile kamu kesimi açığı aynı anlama gelir. Bazı ülkelerde ise kamu kesiminin bazı önemli parçaları bütçe dışında kalır. O zaman kamu kesimi genel dengesi bütçe dengesinden daha büyük bir kavram olarak karşımıza çıkar. Örneğin Türkiye’de durum böyledir. Türkiye’de kamu kesimi genel dengesi hesabına merkezi yönetim bütçesi dengesinin yanı sıra bu dengeye KİT’ler, yerel yönetimler, bütçe dışı fonlar, sosyal güvenlik kuruluşları ve döner sermayeler de katılmaktadır. Bu durumda kamu kesimi açığı (ya da fazlası) şu denklemle hesaplanır:
Kamu Kesimi Genel Dengesi = Merkezi Yönetim Bütçe Dengesi + KİT’lerin Mali Dengesi + Yerel Yönetimlerin Mali Dengesi + Bütçe Dışı Fonların Mali Dengesi + Döner Sermayeli Kuruluşların Mali Dengesi
Eğer bütün bu parçaların toplamı sıfıra eşitse o zaman kamu kesimi denkliği söz konusu demektir. Eğer kamu kesiminin gelirleri toplamı giderlerinden fazlaysa o zaman kamu kesimi fazlası, kamu kesimi gelirleri toplamı giderlerinden düşükse o zaman kamu kesimi açığı var demektir.
Cari Denge ve Cari Açık
Bir ülkede yerleşik kişi ve kurumların ülke dışında yerleşik kişi ve kurumlarla yaptığı mal ve hizmet alış verişi sonucunda oluşan dengeye cari denge adı veriliyor. Bir ülkede yerleşik kişi ve kurumlar dışarıda yerleşik kişi ve kurumlarla yalnızca mal ihracat ve ithalatı ilişkisine girmez. Bunların yanında hizmet ithalatı ve ihracatı da söz konusu olur. Ayrıca taşımacılık gelir ve giderleri, faiz gelir ve giderleri gibi işlemleri de vardır. Bunları da malların üzerine eklersek dış ticaret dengemiz cari denge halini alır. Bunu da şöyle formüle ederiz.
Cari denge = (Mal ihracatı gelirleri + satılan hizmetlerden sağlanan gelirler + diğer gelirler) – (mal ithalatı giderleri + satın alınan hizmetlere ödenen giderleri + diğer giderler) +/- cari transferler
Hizmetler; ulaştırma, turizm, haberleşme hizmetleri, inşaat hizmetleri, sigorta hizmetleri, mali hizmetler, kişisel, kültürel hizmetler gibi kalemlerden oluşur. Bunları yabancılara sunduğumuzda gelir, onlardan aldığımızda gider olur. Diğer Gelirler; doğrudan yatırım, portföy yatırımları ve diğer yatırımlardan elde edilen faiz, hisse geliri, kâr payı, gelir gibi tutarları içermektedir. Bu gelirleri yabancılardan elde ettiğimizde gelir, yabancılara ödediğimizde gider yazarız. Cari transferler (Karşılıksız transferler); örneğin yurtdışındaki işçilerimizin gönderdiği paralar bu kategoriye girer.
Cari dengeyi oluşturan kalemlerden yalnızca mal ihracatıyla mal ithalatını ele alırsak bu bize dış ticaret dengesini verir:
Dış Ticaret Dengesi = Mal İhracatı (f.o.b.) – Mal İthalatı (f.o.b.)
İhracat ve ithalat ödemeler dengesinde f.o.b. (geminin güvertesinde teslim maliyeti) değeriyle yer alır. Buna karşılık diğer hesaplamalarda ihracat f.o.b, ithalat ise c.i.f. (maliyet, sigorta ve navlun bedeli de dâhil) değer üzerinden hesaba alınır. O nedenle TCMB’nin dış ticaret verileriyle TÜİK verileri tutmaz.
Cari dengede de üç durumdan birisi ortaya çıkar: Yukarıdaki cari denge denkleminin ilk parantezi içindekilerin toplamı ile cari transferler toplamı ikinci parantez içindekilerden büyükse cari fazla, küçükse cari açık söz konusudur. Bu ikisi birbirine eşitse cari denge denk demektir.
Çıktı Açığı
Çıktı açığı (İngilizcesi output gap), bir ekonominin gerçekleşen çıktısı ile potansiyel çıktısı arasındaki farkın ekonomik ölçüsüdür. Potansiyel çıktı, ekonominin tam kapasite düzeyinde olduğunda üretebildiği en yüksek mal ve hizmet miktarını ifade eder.
Bir ekonomi, talep fazlalığı nedeniyle, üretim kapasitesinin üzerine çıkmışsa pozitif çıktı açığı söz konusu demektir ki bu durumda ekonomi üzerinde enflasyonist baskı söz konusu olur. Tersine, ekonomi talep düşüklüğü, arz fazlalığı nedeniyle düşük kapasiteyle çalışıyorsa, bir başka deyişle ekonomide atıl üretim kapasitesi kalıyorsa o zaman çıktı açığı oluşur ve enflasyonda gerileme ortaya çıkar. Burada eğer çıktı açığı giderek artıyorsa ekonomi deflasyonist bir konuma girebilir.
Yukarıdan beri açıkladığımız dengeler ve açıklar içinde hesaplanması en zor olanı çıktı açığıdır. Diğerleri eldeki istatistik verilerden giderek ölçülebildiği halde çıktı açığının en önemli kalemi olan potansiyel çıktı tümüyle tahmine dayalı kalır. Potansiyel çıktıyı ölçmenin en yaygın olarak kullanılan yöntemi Hodrick – Prescott Filtresi denilen ve kısa ve uzun dönemi birbirinden ayırarak ölçmeye yönelen istatistik bir tekniğe dayanır. Bunun yanında sermaye ve emek gibi iki önemli üretim faktörünü hesaplamaya dayanan üretim fonksiyonundan yola çıkan teknikler de kullanılır.
19 HAZİRAN 2023
Kaynak: KENDİME YAZILAR