Başta büyük kentler olmak üzere toplumun geniş kesimlerinde biriken değişim talebine rağmen 14/28 Mayıs tarihinde gerçekleşen Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonucunda 21 yıldır iktidarda olan AKP; MHP ve BBP dışında YRP, HÜDA PAR, DSP ve Sinan Oğan’ın da yer aldığı koalisyonla bir kez daha seçimleri kazandı.
Seçim bir bakıma biriken sorunların tartışılmasından daha ziyade, 2017 referandumu ile yasallaşan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi eleştirisi üzerine bir araya gelen Millet İttifakını oluşturan partilerin yaşanan seçimleri yeni bir referanduma dönüştürme çabaları, yasama, yürütme ve yargının tek elde toplandığı bir sistemde, parti devletinin koruma duvarına çarptı.
Bir kez daha sorun ve çözümlerinin tartışılıp ortaklaşılmasının dışında her şeyin konuşulduğu seçim süreci bir bakıma biz siz ekseninde yürütülmüştür. Algı yönetimi, montaj videolar ve kutuplaştırma siyasetinin yandaş medya üzerinden sabah akşam pompalanarak, kamu kurumlarının ve kamu kaynaklarının keyfi ve hukuksuz olarak kullanılarak, toplumun yarısını teröristlikle suçlayan bir anlayışla seçim kazanıldı. Camilerin miting alanlarına dönüştürüldüğü, camilerden din görevlileri aracılığı ile sınırsız bir propaganda sürecinin işletildiği bir dönemi hep birlikte yaşadık.
Muhalefetin ülkenin içinde bulunduğu ekonomik krizi öne çıkardığı bir düzlemde emekçilere ve yoksul halka dönük somut vaatler manipüle edilerek güvenlikçi politikalar öne çıkarıldı. Demokrasi, adalet, barış ve kardeşlik talepleri karşısına beka meselesi konuldu. Muhalefet partilerinin ve emekçilerin ısrarlı mücadelesi sonucunda açığa çıkan emekliye ikramiye, 3600 ek gösterge, en düşük memur maşının asgari ücretin 2,5 katı olması, mülakat değil liyakat ve EYT düzenlemesi talebi siyasi iktidarın içi boşaltılarak da olsa hayata geçirmek zorunda kaldığı bir süreci baştan sona algı yönetimi başarı ile hayata geçirildi.
AKP ile birlikte ortaya çıkan seçim güvenliği sorunu çığırından çıkmış durumda, alınan tüm önlemlere rağmen, usulsüzlükler önlenemiyor. Seçimleri kazanmak için her yol mubah anlayışı ile kazanılan seçim, AKP’ye adeta bir “Pirus zaferi” kazandırdı.
Arap baharı adı altında Orta Doğu’yu ve Afrika’yı istikrarsızlaştırma süreci sonrasında yaşanan düzensiz göç sonucunda ülkemiz için kalıcı hale gelen göçmen gerçekliği ve parayı bastıranın vatandaşlık aldığı, cihatçı örgülerin cirit attığı, uyuşturucu baronlarının merkez üssü haline getirilen Türkiye, hızlı bir şekilde Ortadoğu bataklığına doğru sürüklenmeye devam ediyor.
Büro Emekçisi Arkadaşım;
12 Eylül Askeri Darbesinin yarattığı anti demokratik koşullarda kapıkulu değil kamu emekçisiyiz diyerek çıktığımız yolda fiili ve meşru zeminde başlattığımız mücadele ile kamu emekçilerinin örgütlenme hakkını kazanarak sendikalaştık. Bu süreçte birçok siyasi iktidar gördük, ANAP, DYP-SHP, REFAH-YOL, ANASOL-D ve son olarak AKP iktidarı süresince hiçbir zaman eğilip bükülmedik, hiçbir siyasi partinin değirmenine su taşımadık. Halen kararlı bir şekilde emek ve demokrasi mücadelesi vermeye devam ediyoruz. Emekçilerin taleplerini görmezden gelen partilerin sonu ortada, birçoğunun ismi bile hatırlanmıyor.
Büro Emekçisi Arkadaşım;
Sözün bittiği yerde değiliz ve bu ülkede emekten ve demokrasiden yana bir emek hakaretini inatla örgütlemek için her zamankinden daha gür sözümüzü söylemeye;
- Bizi kuşatmaya çalışan bu karanlığa karşı, inatla umutla, örgütlenmeye devam edeceğiz!
- Parti devletine karşı devletin partilerden bağımsız olduğu bir anlayış için mücadele edeceğiz!
- Kamuda liyakat mücadelesini yükselteceğiz. Tel tel dökülen kamu kurumlarında emekçilerin söz ve karar sahibi olacağı bir anlayışı hayata geçirmek için bu günden nüveler yaratacağız!
- Kamu hizmetlerinin piyasalaşmasına karşı mücadeleye devam ederken kamu hizmetlerinin bağımsız ve her yurttaşa eşit olarak verilmesini savunmaya devam edeceğiz!
- Devlet yönetiminin nasa uygun değil, akla ilme bilme uygun yönetilmesi için mücadele edeceğiz!
- İktidar uğruna toplumu kutuplaştıran anlayışa karşı emekçilerin birliğini sağlayacağız!
Eşitlik, özgürlük, laiklik, adalet, barış, kardeşlik ve insanca bir yaşam mücadelesi ile emeğin Türkiye’sini kurma yolunda kararlı bir şekilde yürümeye devam edeceğiz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU