BEYAZIT, HALEPÇE, GAZİ KATLİAMLARINI UNUTMADIK,  UNUTTURMAYACAĞIZ!

409

Tarihi ne yazık ki bir yönüyle adeta katliamlar tarihi olan ülkemizde Mart ayı katliamlarının ayrı bir yeri vardır.

Bundan tam 44 yıl önce 16 Mart 1978’de İstanbul Üniversitesi öğrencisi yedi devrimci genç kontrgerilla tarafından katledilmiştir.  Günler öncesinde katliam hazırlığı yapıldığı yönündeki istihbarata rağmen hiçbir önlem alınmamış, katliama açıkça göz yumulmuştur. Sorumlular bilinmesine rağmen yıllar süren davanın üstü kapatılmış, katliamın arkasındaki güçler açığa çıkartılmamıştır.

Tarihe Beyazıt Katliamı olarak geçen bu katliamdan 10 yıl sonra ise tüm dünya Halepçe vahşetine tanıklık etmiştir. 16 Mart 1988 günü Saddam Hüseyin rejimi tarafından gerçekleştirilen hava saldırılarında Halepçe Kasabası ve civarı kimyasal silahlarla bombalanmıştır. Tüm dünyanın gözleri önünde yaşanan katliamda çoğu çocuk ve kadın 12 bin kişi yaşamını yitirmiştir. Bölgeye ilişkin hesapları olan emperyalist ülkeler ve gerici bölge yönetimleri yaşanan bu vahşeti seyrederek en az Saddam Hüseyin rejimi kadar büyük bir insanlık suçuna imza atmıştır.

12 Mart 1995 tarihinde ise katliamlar tarihimize Gazi katliamı eklenmiştir. Alevi yurttaşlarımızın gittikleri kahvehanelerin ve cem evinin hedef alındığı silahlı saldırılarda ve saldırıları protesto etmek için toplanan halkın üzerine ateş açılması sonucunda 23 vatandaşımız katledilmiştir. Katliamın gerçek faillerinin ve arkasında yer alan güçlerin değil, birkaç tetikçinin yargılandığı davada hukuk, devlet şiddeti karşısında bir kez daha suskunluğa gömülmüş, katliamcılar aklanmıştır.

Beyazıt, Halepçe, Gazi katliamları üzerlerinden geçen yıllara rağmen hafızalarımızdaki canlılığını, yüreğimizdeki acısını koruyor.

Ne yazık ki, yaşanan katliamların utancıyla yüzleşmek yerine inkârı yüceltenler,  sorumlularından hesap sormak yerine üstünü kapatanlar yeni katliamlara, cinayetlere davetiye çıkarmaya devam etmiştir.

İktidar uğruna ırkçı, şovenist politikalara sarılan,  halkları düşmanlaştırmada sınır tanımayan zihniyet Maraş katliamından Çorum katliamına, Sivas-Madımak katliamından Roboski katliamına,  Suruç katliamından Ankara Gar katliamına uzanan, yüzlerce canımızı aramızdan koparan bir vahşet tablosu yaratmıştır. Katliamların gerçek failleri ve arkasında yer alan güçler açığa çıkarılmamış, her defasında sadece birkaç tetikçinin yargılandığı davalarda hukuk ve adalet suskunluğa gömülmüştür.

KESK olarak Beyazıt, Halepçe, Gazi Katliamlarında hayatını kaybedenler şahsında bugüne kadar yaşadığımız tüm katliamlarda hayatını kaybedenleri saygıyla anarken tekrar altını çiziyoruz.  Yeni katliamlar yaşanmasını engelleyebilecek tek şey demokrasinin, laikliğin, adaletin barışın ve kardeşliğin hâkim olduğu, hiçbir ayrım gözetmeksizin herkesin eşit yurttaş olarak kabul edildiği, farklılıklarımızın zenginlik olarak görüldüğü bir ülke mücadelesini yılmadan, usanmadan sürdürmekten geçmektedir.

Bunun için halkların birlikte yaşama umudunu yok etmeye çalışanlara karşı bundan sonra da birbirimize daha fazla kenetlenmeye devam edeceğiz.  

Yaşadığımız katliamların hesabını barış ve kardeşliğin ülkesini kurarak soracağız.