HASAN PULUR: RÜŞVET, CİNAYET (!) VE POLİSLER… (25.12.2013)

217

Günlerdir “rüşvet” işiyle yatıyor, rüşvetle kalkıyoruz. Türkiye’nin en büyük sorunu rüşvet, dört bakanın adının karıştığı, Başbakan’ın “Bize komplo kuruldu” dediği!..[Rüşvet memleketin büyük sorunu olmaz mı’
Evet, öyle ama, ya Kayseri’de, Erciyes yolundaki trafik kazası…
11 ölü var, yedisi üniversite öğrencisi.
Erciyes Dağı’na pikniğe çıkmışlar, kazada iki araç birbirine girmiş çarpışmışlar.
Olmaması gerekir ama facia “geliyorum!” diye demez ki, önemli olan; araçlardan birinin iki yıldır fenni muayenesinin yapılmadığı, lastiklerinin kabak oluşu…
***
Kaza olabilir ama böyle kaza değil!
Ceza hukuku şakaya gelmez ama, buna kaza değil “cinayet” denir…
Ölen öldüğüyle kalır, kalan sağlar bizim olacak dedikten sonra…
Yapabileceğimiz bir şey yok!
Sanki rüşvete bir şey yapabiliyormuşuz gibi…
***
Giderek rüşvet olayı komik hale dönüşüyor.
“Vay sen bu işi biliyordun, niye bize haber vermedin'”
“Kanun verme diyor, kimse, polis de, savcı da konuşmamışlar!”
“O halde biz de yönetmeliği, kanunu değiştiririz!”
“MİT müsteşarı için de kanun değiştirildi. Bu da öyle!”
“Bundan sonra vereceksiniz!”
“İyi ama yönetmelik sizin yönetmeliğiniz!”
“Olsun, biz yaparız, biz değiştiririz, savcının görev verdiği polisler, soruşturmayı, amirlerine bildirecek, onları göreve atayan politikacı her şeyi bilip anlatacaklar.”
***
Peki, rüşvet ne oldu’
Geçen gün Dr. Halil Azizlerli sordu; her olayla ilgilidir, hatta “filozof” bile derler. Olaylara öyle yorumlar getirir ki!
Bu olayı niye soruyor’
***
Eski bir arkadaşın çapkınlık hikâyesi, karısı, arkadaşı takip ediyor, gece yarısı eve giriyor, bakıyor yatakta bir başka kadınla yatıyor, tabii kıyamet kopuyor, bizim arkadaş o hengamede pantolonunu kapıp kaçarken bağırıyor:
“Bu kadını kim koydu yatağa'”
Sevgili Halil Azizlerli’nin sorduğu soru bu!
İyi de niye soruyor’
“Sizin arkadaş, ‘kim kadını bu yatağa koydu” deyip kaçmış ya, şimdi de kim koymuş bu rüşveti buraya diye bağırıyorlar.”
Öyle ya, dolarlar, para sayma makineleri, kasalar, yatak odasında…
Kim koydu onları bu odaya!
***
Hani, bir laf vardır “böylesini de görmedik!” diye…
Bizim de, öyle görmediğimiz şeyler oluyor ki, kafamız karışıyor.
Okurlarımızdan Mustafa Özcan yakalamış.
Bir yazımızda “Kadı ola davacı ve muhzır dahi şâhid/Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet…” sözünü, Namık Kemal’e mal etmişiz, oysa Ziya Paşa’nın.
***
Kusura bakmayın, bizim de bu kadar kafamız karışsın.
Hele Fethullah Hoca’yı dinledikten sonra; hafazanallah!
Tayyip Erdoğan da, polisleri topa tuttuktan sonra…
O polisler ki, Taksim’de birkaç çocuğu yerden yere vururken, Başbakan’a göre “destan” yazan kahramanlardı.

25.12.2013 – MİLLİYET