MEHVEŞ EVİN: AYAKKABI KUTUSU ZULASI (21.12.2013)

225

TC tarihinin en büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu bu… Ancak olaya adı karışan bakanların istifası -henüz- kabul edilmiyor. Soruşturmaya başka savcılar dahil ediliyor. Başta İstanbul, onlarca emniyet müdür ve yardımcısı görevden alınıyor.
Azıcık düşünme yetisine sahip herhangi bir vatandaş, sadece bu bilgilerden yol çıkarak skandalın örtbas edildiğini anlıyor.
İster “devlet içinde illegal yapı” deyin, ister kabine revizyonu yapın. İster “dış güçler”i bahane edin, ister “kaos isteniyor” diye mazlumu oynayın.
Ayakkabı kutularında balyalar halinde parayı gördükten sonra sokaktaki insan için iş bitmiştir!

Çuvaldan kutuya
Hoş, üst düzey usulsüzlükler yapıldığı, siyaset-bürokrasi-iş camiası üçgeninde acayip çıkar ilişkilerinin hakim olduğu sır değildi. Üstelik her şey, güç sarhoşluğunun getirdiği olağanüstü bir pervasızlıkla yapılıyordu…
Ama ne muhalefetin soru önergeleri, ne Sayıştay raporları, ne muhalif medyada çıkan haberler, ne de sokaktaki protestolar, ayakkabı kutularında taşınan milyon dolarları görmek kadar etkili olamazdı…
13 yıl önce Süleyman Demirel’in yeğeni Yahya Murat Demirel’in, Egebank’ı boşaltmak için çuvallara doldurduğu paraların görüntüsü nasıl hafızamıza kazındıysa… Nasıl bir dönemin “sonu”na işaret ettiyse…
Tüm manevralara rağmen ayakkabı ve çikolata kutularında zulalanan para, çürümüşlüğün simgesi olacak.

AKP’nin Susurluk’u
Agos gazetesinde Yetvart Danzigyan, “Bir nevi AKP’nin Susurluk kazasıdır bu” diye yazıyordu:
“Benzetme abartılı gelebilir. Ama o dönemi hatırlayacak olursak, yaşanan, devlet içinde aşırı güç kazanan bir kesimin artık tasfiye edilmesi idi. (…) Bu tip operasyonlarda ‘sonuna kadar’ gidilmesini beklememek gerekir. Çünkü sonuna kadar gidildiğinde basitçe devlete gidilir. Ama paradoks şudur: Gidilmedikçe de devlet çürür ve çöker.”
“Muz cumhuriyeti değiliz” diyor Başbakan… Ne yazık ki yaşananlar, tam da Muz Cumhuriyeti’nde yaşadığımızı gösteriyor.
Bir yandan ak koyun-kara koyun ortaya çıksın, sorumlu olanlar cezalandırılsın istiyoruz. Diğer yandan endişeleniyoruz.
Çünkü bu kadar ucuzluğun, yüzsüzlüğün, kanunsuzluğun içinden sağ salim çıkmak, hiç kolay olmayacak.

KENT MİTİNGİNE DAVET

* Gezi Parkı direnişinden doğan Kent Hareketleri, Kuzey Ormanları Savunması ve Forumlar Arası Kentsel Dönüşüm grubu, haftalardır yarın yapılacak “İstanbul Kent Mitingi”ne hazırlanıyor.
* Kent mitingi, tam da inşaat firmaları, TOKİ, hükümet, bürokrasi ekseninde dönen büyük yolsuzluk-rüşvet operasyonuna denk geldi. Konuyla ilgili bianet’ten Nilay Vardar, Kent Hareketleri’nden Cihan Uzunçarşılı Baysal’la konuştu:
“Mitingin operasyonun ertesine gelmesi büyük bir tesadüf. Ortaya saçılan pisliklere şaşırdınız mı dersen, hayır hiç şaşırmadık. Çünkü tüm bu talan ve yağmayı mahallelerini ve yaşam alanlarını savunanlar, birebir yaşamaktayız.”
* İstanbul halkı, yağmalanan şehrin, mahallelerin, doğanın, kamusal kaynakların hesabını sormak için, Pazar günü saat 12’de Kadıköy Meydanı’na çağırılıyor. Çünkü kent mücadelesi, Baysal’ın sözleriyle “bugün artık bir ahlak ve vicdan meselesi ve herkesi ilgilendiriyor

21.12.2013 – MİLLİYET