SERKAN ÖNGEL: KÖLELİĞE KARŞI [shrp]DİRENİŞÇİ (04.12.2013)

236

“Bize türkülerimizi söyletmiyorlar” diyordu Nazım Hikmet, köle kökenli bir aileden gelen ırkçılık karşıtı mücadelenin simge ismi Robeson’a. Nazım fikrileri nedeniyle esaret altındayken, ABD’de Robeson ırkçılar tarafından linç edilmek istenmişti. Baskı ve zulüm ikisinin de üzerinde dolaştı ömürleri boyunca. Kimsenin kimseye kulluk etmediği, köle olmadığı bir dünya arzuladıkları için.

Kölelik, bir insanın bir başkasının ya da kurumun esareti altında zorla çalıştırılmak amaçlı tutulması, hatta bir başkasına bu amaçla satılması. Köle çalıştırmak insan onurunu zedeleyen, insanlık tarihinin en utanç verici eylemlerinden biri.

2 Aralık günü her yıl Birleşmiş Milletler tarafından Köleliğin Kaldırılmasının Uluslararası günü olarak kutlanıyor. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, “Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz, kölelik ve köle ticareti her türlü biçimde yasaktır” diyor.

Ancak günümüz dünyasında kölelik tarzı zorla çalıştırma biçimleri ne yazık ki varlığını sürdürüyor.

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün hesaplamalarına göre dünya genelinde zorla çalıştırılan insan sayısı 21 milyon. Bunların % 90’ı şahıslar ya da özel şirketler tarafından çalıştırılıyor. Zorla çalıştırılanlar arasında cinsel istismara maruz bırakılanların sayısı 4,5 milyon (% 22). % 68 ise tarım, inşaat, ev içi işler ve imalat sanayinde çalışıyor. Kalan % 10 ise devletler tarafından cezaevlerinde ya da askerde çalışmaya zorlananlar.

Zorla çalıştırılanların % 55’i kadınlar. Bu oran cinsel sömürüye maruz kalanlarda % 98, emek sömürüsünde % 40, devlet dayatması ile çalıştırılmada % 55.

Zorla çalıştırılanlar arasında çocukların oranı ise % 26. Cinsel sömürüye maruz bırakılanların % 21’i, emek sömürüsüne maruz bırakılanların % 27’si, devlet zoru ile çalıştırılanların % 33’ü çocuk.

Nüfusa göre en yoğun zorla çalıştırmanın olduğu bölge Türkiye’nin de içinde bulunduğu Orta ve Güneydoğu Avrupa ülkeleri ve Bağımsız Devletler Topluluğu’nun olduğu bölge. Bu bölgede zorla çalıştırılan 1,6 milyon insan olduğu tahmin ediliyor.

Kendi ülkelerinin dışında zorla çalıştırılanların toplam içindeki payı % 29 ile hiç de az değil.
Göçmenler, kadınlar ve çocuklar kölece çalıştırmanın hedefi konumundalar.

TÜRKİYE ELEŞTİRİLİYOR

Türkiye uluslararası alanda konuya ilişkin yeterince veri üretmediği için eleştiriliyor. Özellikle sokakta zorla çalıştırılmak zorunda bırakılan çocukların, seks işçiliği için Türkiye’ye gelen kadınların, iç savaş nedeniyle göç eden Suriye başta olmak üzere Türkiye’de en kötü koşullarda çalışmak zorunda bırakılan göçmenlerin, cezaevlerinde işliklerde 5-10 liraya çalışmakla yükümlü kılınan tutukluların sayısı hiç de az değil.

DİSK bir süreden beri “Köleliğe Karşı [shrp]Direnİşçi” başlığı ile bir kampanya yürütüyor. AKP hükümeti tarafından dayatılan modern kölelik biçimlerine karşı önemli bir mücadele zemini bu kampanya. Çünkü çalışma hayatı bir bütün halinde yukarıda tanımlanan ve kölelik dönemlerinden kalma çalışma biçimlerine doğru hızla sürükleniyor.

Yaşamak için emeğini satmak zorunda olanların, emeklerini satma özgürlükleri bile ticaret konusu haline geliyor. Çalışmak zorunda olduğu için pek çok insan kendi bilgi, beceri ve deneyimlerine uymayan, düzenli gelir ve iş güvencesi olmayan işlere mahkum durumdalar. Giderek kötüleşen çalışma koşulları, temel gıdasını örgütsüzlükten alıyor.

Kölelik ve kölece çalıştırılmaya karşı örgütlenmekten başka çare yok. Örgütlenmek için ise daha fazla ümide, görmeye, duymaya, sevmeye, dokunmaya, hatırlamaya ve türkülerimizi inadına söylemeye ihtiyacımız var.

04.12.2013 – BİRGÜN