SERKAN ÖNGEL: SAĞLIK İLE İNŞAAT SÖMÜRÜDE BULUŞUYOR (27.11.2013)

255

İnşaat sektörü Türkiye’nin en önemli sektörlerinden biri. Sermaye birikiminin daha fazla artı değer için daha fazla üretmek üzerine odaklanan ve gelecek ufku olmayan çarklarının arasına sürüklenen sadece emeğimizin görünmeyen kısmı değil, yoğun bir inşaat faaliyetinin, rant baskısının altında kentlerimiz de aynı kaderi paylaşıyor.

Ekonomik gelişmenin itici güçlerinden birini özellikle kriz dönemlerinde bu inşaat faaliyetleri oluşturuyor.

İnşaat sektörü kayıtdışı çalışmanın en yaygın olduğu sektörlerden biri. Yüzde 80’den fazlasını ücretlilerin oluşturduğu çalışanların yüzde 41’i kayıtdışı. İşçinin işyerinde kalıcılığı, inşaatın süresi ile sınırlı. Taşeron sistemi inşaat sektöründe neredeyse bir kural. Sektörde işçinin ne gelir güvencesi, ne iş güvencesi var. Sendikaların ise sektörde esamesi okunmuyor. Çünkü taşeronlaşma emek maliyetlerini baskı altına almak için kurulmuş bir sistem.

Taşeron, TDK sözlüğüne göre büyük bir işin bir bölümünü yaptırmayı, asıl müteahhitten (yani yükleniciden) alarak kendisi üstlenen diğer yüklenici demek.

Yani yükü alan, sorumluluğunu bir diğerinin üzerine o bir diğeri ise işçinin üzerine atıyor. İşçinin ekmeğinin üzerinden kurulan bu sistem güvencesizliğin, kuralsızlığın, denetimsizliğin de alanı.

TAŞERON KURAL HALİNE GELDİ

Taşeron işçi sayısına dair açıklanan verilen Türkiye’deki pek çok resmi veri gibi birbiri ile tutarsız. Bakanlık sürekli olarak farklı rakamlar açıklıyor.

Özel sektörde taşeron işçilerin sayısı bir soru önergesine verilen cevaba göre 572 bin. Bu işçilerin 400 bininden fazlası inşaat sektöründe çalışıyor. Kayıtdışı çalışan 755 bin işçi bu rakama dahil değil.

Kayıtlı taşeron işçilerin sayısı AKP döneminde uygulanan istihdam politikaları ile katlanmış durumda. 2002’de 387 bin olan rakam 2011 yılı için 1 milyon 611 bin olarak açıklandı (kamu ve özel için ayrı ayrı açıklanan rakamların toplamı bu rakamın oldukça altında).

Kamu sektöründe ise işler iyice kötü. Sektörde taşeron işçilik hakim istihdam biçimi haline gelmiş durumda. Kamu işçisi olarak çalışan 376 bin geçici ve sürekli işçi varken, kamuda taşeron işçisi olarak çalışan işçilerin sayısı 500 binin üzerinde.

Bu rakamın 131 binini sağlık sektöründeki taşeron işçiler oluşturuyor. Yaklaşık olarak kamudaki her dört taşeron işçisinden biri sağlık sektöründe. Sağlık sektöründe taşeron işçi sayısı 11 yılda yaklaşık olarak 13 kat artarak 12 binden 131 bine yükselmiş durumda.

Özel sektörde inşaat, kamuda insan sağlığı taşeron sistemine emanet.

Ancak anlaşılan bu da yeterli gelmiyor. İşgücü piyasası yevmiye ile çalışmak için sabahın erken saatlerinde beklenilen amele pazarına dönüşüyor. Ne için’ Daha fazla kar, daha fazla sömürü için.

‘27.11.2013 – BİRGÜN