8 Ekim 2013 tarihli Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında Orta Vadeli Program (OVP) yayımlandı. Bu programda, AKP’nin 2014-2016 döneminde ekonomik ve sosyal konularda ne yapacağı sıralanıyor.
OVP’nin 230 sayılı tedbirinde, “… işgücü piyasasındaki katılıklar, kıdem tazminatı, alt işverenlik gibi yapısal sorunlar önemini korumaktadır” denildikten sonra, 235 sayılı tedbirde de, “Sosyal taraflarla diyalog içersinde tüm işçilerin faydalanacağı ve bireysel hesaba dayanan bir kıdem tazminatı sistemi geliştirilecektir” görüşüne yer veriliyor.
Bu tedbirlerin tercümesini yaptığımız zaman, AKP’nin Kıdem Tazminatı Fonu uygulamasından vazgeçmediği görülüyor. Öncelikle ‘Türkiye’de işgücü piyasasının katı olduğu’ görüşünü yanıtlayalım. Daha önce, Lastik-İş Sendikası uzmanı Üzeyir Ataman’ın Çalışma Meclisi’nde DİSK adına yaptığı sunuşundan aktarımda bulunmuştuk. Aynı konu 13 Ekim 2013 tarihli DİSK’in Sesi gazetesinde de yer aldı. Bizdeki emek piyasası gerçekten katı mı? İşte veriler:
1. Türkiye’de toplu sözleşmeden yararlananların oranı yüzde 5, Almanya’da yüzde 65, İsveç’te yüzde 90, Fransa’da yüzde 93’tür.
2. Ülkemizde kayıt dışı çalışan yüzde 45 iken, Batı’da bu oran sadece yüzde 5’tir.
3. Haftalık fiili çalışma saati Türkiye’de 55, Avrupa’da ise 38 saattir.
4. İş güvencesi, Türkiye’de 30 ve üstü işçi çalıştıran işyerleri için geçerli. Bu sayı AB’de 5’tir.
Şimdi bir kez daha soralım: Hangisi daha katı, hangisi daha esnek?
Öte yandan; ilgili tedbirde, ‘sosyal taraflarla diyalog içerisinde’ diye bir tanım var. Yani, kıdem tazminatı ile ilgili olarak sosyal taraflar arasında bir mutabakat sağlanmasından söz edilmiyor. “Diyalog yapılacak” deniyor.
Zaten, Çalışma Bakanı Faruk Çelik de, 14 Ekim’de Bursa’da yaptığı bir konuşmada, kasımın ilk haftasında, tarafların son kez bir araya geleceğini, uzlaşma sağlanmaması halinde, yasanın parçalı bir biçimde parlamentoya sunulacağını belirtti. Tercümesi: taşeronluğu bahane ederek, Kıdem Tazminatı Fonu’nu hayata geçirmek.
Yine Orta Vadeli Program’ın 234 sayılı tedbirinde, alt işverenlik uygulamasının, yani taşeronluğun ekonominin rekabet gücünü dikkate alarak gözden geçirileceği belirtiliyor. Güvencesiz bir çalışma biçimi olan taşeronluktan vazgeçmek yok. Ayrıca 233 sayılı tedbirde de, Özel İstihdam Büroları’na kiralık işçi çalıştırma yetkisi verilmesi, yani modern kölelik yine gündemde bulunuyor.
OVP’de “İşgücü maliyetlerinin düşürülmesine dönük tedbirlerin alınması”, “Özelleştirme politikalarının sürdürülmesi, demiryolu taşımacılığının özel sektöre açılması”, “PTT’nin anonim şirket olma statüsünün tamamlanması”, “KİT’lerin sosyal amaçlı ve kamu yararına yönelik faaliyetler için mümkün olduğunca görevlendirilmemesi”, “Sosyal güvenlik sisteminin mali sürdürülebilirliği üzerinde olumsuz yansımaları olan uygulamaların gözden geçirileceği” konularına da yer verildi.
Yani, tüm bu tedbirleri tercüme edecek olursak; sosyal devlete ilişkin son kırıntıların da tasfiye edilmesi amaçlanıyor. AKP Hükümeti, emeğin hem bireysel, hem de kolektif düzeydeki haklarına yönelik saldırısını son noktaya kadar sürdürmek istiyor. Peki emek kesimi ne yapıyor, bunun ne kadar farkında, nasıl bir direnme gösterecek; hep birlikte göreceğiz…
22.10.2013 – YURT