BİR AKP KLASİĞİ, AÇILIMLARDAN SONRA SIRA PAKETLERDE!

262

class=’avatar’ name=’haber’



Demokratikleşmenin birinci koşulu katılımcılıktır, katılımcılığın olmadığı, ben yaptım oldu mantığı ile ortaya konulan paketten demokratikleşme beklemek de öngörüsüzlüktür. İktidar partisinin kendi kurullarında bile açık şeffaf tartışılmayan Başbakan’ın yakın çevresinden bir kaç kişi ile hazırlayıp ortaya koyduğu demokratikleşme paketi için bir bardak suda fırtına koparmak deyimi yerinde olsa gerek. Paketin ruhunda muhafazakarlaşma, piyasacılık, cinsiyetçilik ve otoriter bir anlayışın hakim olduğu görülmektedir.

Yakın tarihte gezi direnişi olarak ortaya çıkan belki de cumhuriyet tarihinin en büyük halk ayaklanmasının ana talebi özgürlüklerdi. AKP iktidarı burada ortaya çıkan talepleri görmek yerine muhalefeti tomayla, gazla, polis şiddeti ile bastırmaya çalışmış, bu süreçte hegemonyasını da iyice kaybetmiştir. Bu pakette milyonlarca insanın katıldığı eylemlerdeki özgürlük taleplerinin hiç birisinin olmadığı gibi iktidar kaybettiği gündem yaratma özelliğini tekrar kazanmaya çalışmıştır.

Seçilmiş belediye başkanlarının, milletvekillerinin, gazetecilerin, sendikacıların cezaevlerine tıkıldığı bir ülkede açıklanan pakette bu konuda hiç bir düzenleme bulunmamaktadır. Ülkemizde yaşanan barış süreci tarihi bir fırsattır, AKP’nin seçim hesaplarına kurban edilmemelidir.

Toplumda özellikle 12 Eylül 1980 tarihinden bu yana iktidara gelen siyasi partilerin en fazla üzerinde siyaset yaptıkları veya istismar ettikleri meselenin türban meselesi olduğunu göz önüne aldığımızda AKP’nin hala bu mesele üzerinden toplumu kutuplaştırmak ve bu konu üzerinden siyasi rant elde etme çabası devam etmektedir.

Toplumsal eşitliğin olmadığı yerde özgürlüklerden bahsetmek mümkün değildir. Okullarda din derslerinin yarattığı eşitsizlikler, tek din, tek mezhep dışındaki inanç gruplarına yönelik ayrımcı uygulamaların arttığı bir dönemde, kamusal alanda hizmet verenlerin dini ve siyasi simgeler kullanmasının kamuda hizmet veren veya hizmet alan açısından sakıncaları ortadadır.

4+4+4 eğitim sistemi ortaya atıldığında da itirazlarımızı ortaya koyup “Gerici-Irkçı-Piyasacı” sisteme karşı mücadele etmiştik gelinen nokta eleştirilerimizde ne kadar haklı olduğumuzu ortaya çıkarmıştır. Eğitim sistemini alt üst eden yasanın amacının İmam Hatip Liselerinin orta kısmını açmak ve emekçilerin çocuklarını meslek liseleri aracılığı ile ucuz emek olarak sermayenin hizmetine sunmak olduğu somut olarak da ortaya çıkmıştır. Kamuda kılık kıyafet serbestliğinden AKP’nin anladığı ise türban özgürlüğü olduğu ortaya çıkmıştır. Çünkü AKP kendine müslüman bir partidir. Örnek verecek olursak; parası olanın çocuklarını özel okullara göndererek zorunlu din dersi uygulamalarının dışında tutması veya ana dilinde eğitim fırsatından yararlanması mümkündür.

Demokrasi paketinde emekçilerle ilgili örgütlenme, sendikalaşma, iş güvencesi, taşeron çalışma v.b hiç bir konuda düzenleme yer almamaktadır. Bu duruma da şaşırmamak gerekir çünkü AKP iktidarı tercihini bu güne kadar hep sermayeden yana koymuş, ülkemizi adeta bir taşeron cumhuriyeti haline getirmiştir.

İNSANCA YAŞAM, EŞİT, ÖZGÜR VE DEMOKRATİK TÜRKİYE İSTİYORUZ!

AKP’NİN SAHTE DEMOKRASİ PAKETİNE HAYIR!