İstanbul Şubelerimiz tarafından 18 Eylül 2013 Çarşamba günü Çağlayan Adliyesinde “Yargı Sistemi ve Yargı Emekçilerinin Sorunları” konulu sempozyum yapılmıştır.
Açılış konuşmasını Genel Başkanımız Ahmet KESİK’in, Moderatörlüğünü İstanbul 2 Nolu Şube Başkanımız Özer AVANAŞ’ın yaptığı sempozyuma, Marmara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. İbrahim KABOĞLU, Yargıçlar Sendikası Yönetim Kurulu Üyesi Hakim Ali Haydar YÜCESOY, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Hüseyin ÖZBEK katkı sundular. İstanbul 1 Nolu Şubemizden Mübaşir Şentürk SÖĞÜT, İstanbul 2 Nolu Şubemizden Kalem Müdürü Ayşe ÖZKAN, İstanbul 3 Nolu Şubemizden Zabıt Katibi Ataman YÜKSEL ise yargı çalışanlarının sorunlarına yönelik konuşma yaptılar.
Açılış konuşmasına, sempozyuma katılanlara teşekkür ederek başlayan Ahmet KESİK, İşkolumuzun ana birimlerinden Maliye, SGK ile ilgili daha önce yapılan sempozyum, panel ve forumların bugün de Adliye işkolunda, adli yılın açılışı ile ilgili İzmir’de yapıldığını ve İstanbul ayağını da yaptıklarını belirtti. Çalışanlar olarak, taraf olarak, bu ülkedeki çalışanların sorunları ve yapmış olduğumuz işin halka yansımasının nasıl olduğunu irdelemek ve işkollarımız nezdinde bunu sempozyum, panel, form gibi çalışmalarla taçlandırmak istediklerini belirterek, yargı çalışanlarının sorunlarına değindi.
Ali Haydar YÜCESOY, Türkiye’de yarı sisteminin demokratikleşmesi gerektiğini belirterek, kendilerinin örgütlenmesinin de bu çerçevede değerlendirmesi gerektiğine değindi. Yargıçlar, savcılar meslek grubu içerisinde örgütlenme mücadelesi verdiklerini, bu sürecin henüz tamamlanmadığını, sorunların, engellemelerin devam ettiğini belirterek, bu aşamadaki sendikalaşma sürecine değindi.
Avukat Hüseyin ÖZBEK, Türkiye’nin geldiği noktanın, devlet yapısı olarak en çarpıcı şeyin Memur-Sen’in yetkili Konfederasyon olması olduğunu belirterek, Türkiye’deki Konfederasyonların yapısına değindi. Emeği savunan sendikal yapının tabanla bütünleşmesi gerektiğine değinerek, sendikal yapıların devamı ve tabanının bütünü kapsaması için sınıfsal bir perspektifle, emek safında ve emek paydasıyla hareket edilmesinin doğru olduğuna inandığını belirtti. Baro olarak yargı sisteminin soranlarının takipçisi olduklarını, mücadelelerinin bir ayağını bunun oluşturduğunu ifade etti.
Fakülteden yaşadıklarına örnekler vererek sözlerine başlayan Prof.Dr. İbrahim KABOĞLU, yargı sorunları dendiği zaman hakim ve savcıların düşünüldüğünü, alt kademelerin dikkate alınmadığını belirterek, Türkiye’deki hukuk fakültelerinin yapısı ve işleyişine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Anayasa’ya da değinen KABOĞLU, 1982 Anayasası’nda; 1995’te, 2001’de, 2004’te yapılan değişiklere bakıldığında, aslında hak ve özgürlükler bakımından, yargı güvencesi bakımından önemli adımların atıldığını, tanık olduğumuz sorunların çok azının Anayasadan kaynaklanıyor diyebileceğimiz sorunlar olduğunu, daha önemlisinin, yasalardan çok uygulamalardan kaynaklandığını belirtti.
Gezi olaylarına da değinen KABOĞLU, Türkiye’de yaşanan adli sorunların sadece adliye mensupları değil, Türkiye yurttaşları olarak birlikte düşünülmesi gerektiğini belirtti.
İstanbul 2 Nolu Şube Yöneticilerimizden Ayşe ÖZKAN, 2007 yılından beri uygulanan UYAP sistemine değinerek, bazı kararlarda büyük sorunlar yaşadıklarını, bir personelin adliyede çalışmaya başlamadan önce eğitim dairesinde, kurslarda işlevsel açıdan etkin bir eğitim verilmesi gerektiğini belirtti. ÖZKAN “Yoğun iş yükü nedeniyle bi nevi iyileştirme olarak ödenen fazla mesai ödemelerinin seyyanen maaşlarımıza, emekli olduğumuzda da %60 oranında azalmaya neden olan ek ödemelerimizin emekli aylığımıza eklenmesini, kurumda yaşanan personel eksikliğinin, güvenceli personel istihdam edilerek giderilmesi ve 8 saatlik iş günü hakkının konulmasını, kurumda uygulanmaya başlanan performans uygulanmalarına da son verilmesini talep ediyoruz” dedi.
İşyeri Temsilcilerimizden Zabıt Katibi Ataman YÜKSEL, Zabıt Katiplerinin sorunlarına değinerek, “Adliyelerde Hakim ve Savcılar Kanuna göre personel, komisyonlar tarafından görevlendiriliyor ve uygulanacak mobbinge ve baskıya karşı hiçbir hukuksal savunması yoktur. İki tane ceza mahkemesinde çalışan zabıt katibi arkadaşım, iş yükü biri diğerinden iki kat fazla olabilir. Tamamen oradaki hakimin çalışma tarzıyla ilgili ve bunanla ilgili hiçbir desteki düzenleyici uygulama yok. Büyük adliyelerde arşiv memurları zabıt katiplerinden seçilir. Tanım ve kadro durumuyla ilgili gerekli düzenlemelerin, gerekli uygulamaların yapılmamasından, merkezi idarelerin, bakanlıkların bu anlamda düzenleme yapmaya gerek duymamasından doğan haksızlıklardan bir tanesi. Adliyelerde kimin nasıl nöbet tutacağının, kimlerin tutacağının hiçbir kriteri yok. Tutulan nöbet angaryadır, zorunlu yapılan iştir ve hukuksal bir zemini yoktur” dedi. YÜKSEL, Adliyeyle ilgili bütün iş kollarında, bütün emek örgütlerinin bütün meslek örgütlerinin birlikte çalışması gerektiğini, ancak bu şekilde kazanımların elde edileceğini belirtti.
İşyeri Temsilcilerimizden Mübaşir Şentürk SÖĞÜT, Mübaşirlerin yaşadıkların sorunlara değinerek, “En çok çalışan biziz ama en çok ezilen de bizi. Bir türlü kadromuzu alamadık. Nöbet tutuyoruz, nöbetin akabinde izin kullanamıyoruz. Mübaşirin görevi duruşma dosyaları hazırlamak, duruşmaya çıkmak, ama biz arşiv memurluğu yapıyoruz, yeri geliyor zabıt katipliği yapıyoruz, yeri geliyor temizlik yapıyoruz, yeri geliyor hakimlerin, savcıların özel işlerini yapıyoruz.” dedi. Yardımcı hizmetler sınıfında göründüğü için birinci dereceye geçemediğini belirten SÖĞÜT, genel hizmetler sınıfına geçmek istediklerini belirterek yemekhane ve servis sorunlarına da değindi. Son olarak sendikamız olarak mücadele verdiklerini, sorunları kurum görüşmelerinde gündeme getirdiklerini belirtti.
Sempozyum, soru-cevap bölümüyle son buldu.
[kck]uBÖLÜM:1[kck]/u[byk
[kck]iframe allowfullscreen=” frame’0′ =’300′ scrolling=’no’ src=’//www.youtube.com/embed/MoQLSDwyrx8′ ‘500’[byk
[kck]uBÖLÜM:2[kck]/u[byk
[kck]iframe allowfullscreen=” frame’0′ =’300′ scrolling=’no’ src=’//www.youtube.com/embed/LS3lD1mHt70′ ‘500’[byk
610px; width: 400px;”>
