ERKAN AYDOĞANOĞLU: MEMURU NASIL KANDIRDILAR?

325

Kamu emekçilerinin 2014-2015 yılı ücret zammı ve sosyal haklarını kapsayan toplusözleşme, Hükümet ve Memur-Sen arasında kapalı kapılar ardında yapılan “tarihi uzlaşma” sonucunda jet hızıyla imzalandı.
Memur-Sen’in Hükümet ile “ideolojik” yakınlık gereği gizlice anlaşıp, sonucu KESK ve Kamu Sen’e “tebliğ” etmesi, tam bir komedi örneği olarak karşımıza çıktı. KESK ve Kamu-Sen’in, en azından teorik olarak toplusözleşmenin tarafları olmasına rağmen, toplusözleşme masasında “süs bitkisi” muamelesi görmeleri, bu sendikalara üye kamu emekçileri ile resmen dalga geçilmesi anlamına geliyor.
Memur-Sen, imzalanan toplusözleşmeyi, Hükümetlerinin yaptığı gibi “müjde” olarak sunarken, ileride kamu emekçilerinin iş güvencesi ve çalışma koşullarını değiştirecek yasal düzenlemeler karşısında nasıl bir tavır takınacağının ipuçlarını bugünden verdi.
2014-2015 yıllarını kapsayan toplusözleşmeyi, Türk-İş’e bile rahmet okutacak bir kıvraklıkla, “yangından mal kaçırır gibi” imzalayanlar, kazanım sağlamak bir yana, kamu emekçilerini resmen kandırdılar.
Önümüzdeki iki yıl için sadece ücret artışı ile sınırlı olan, birkaç sosyal hak dışında kamu emekçilerinin acil çözüm bekleyen sorunlarının (iş güvencesi, kadrolu istihdam, ücret adaletsizliği, esnek, kuralsız ve angarya çalışma, performans değerlendirme vb.) hiçbirinin tartışılmadığı bu “toplusözleşme”nin tek kazananı AKP Hükümeti oldu dersek abartmış olmayız.
2014 yılında taban aylıklara brüt 175 TL, net 123 TL zam yapılması, ortalama memur maaşında yüzde 6’lık bir artış anlamına geliyor. Yapılan ücret zammın toplam maliyeti 7 milyar TL. 2014 bütçesi yapılırken bu maliyetin karşılığı olarak vergi oranlarında bir artışın gündeme gelmesi kaçınılmaz. Önümüzdeki dönemde elektrik ve doğalgazda en az yüzde 10 olması beklenen rutin artışları da hesaba kattığımızda, kazanım olarak gösterilen net 123 TL’lik zammın daha cebe girmeden, 2013 yılı içinde buharlaşması kuvvetle muhtemel.
Ücret artışı 2014 yılı için enflasyona endeksli olarak belirlenmediği için 2014’te enflasyonun yüzde 6’dan fazla çıkması durumunda (mevcut ekonomik göstergeler bu ihtimalin oldukça yüksek olduğunu gösteriyor) kamu emekçileri 2014’te reel anlamda ciddi gelir kaybı yaşayacaklar.
2014’te maaş katsayısına bağlı ödemeler (ek ders ücretleri, aile, çocuk, doğum ve ölüm yardımı) sabit kalacağından, bu kalemlerde herhangi bir artış olmayacak. Bütün bunlara artan oranlı vergi dilimi uygulamasını da eklediğimizde, 2014 yılında kamu emekçileri bırakalım doğru dürüst zam almayı, Hükümete üste para vermezlerse kendilerini şanslı saymalılar.
Toplusözleşme süreci her ne kadar sadece ücret artışına endeksli olarak tartışılsa da, sorunu sadece bununla sınırlamak en çok Hükümetin işine geliyor. Gerek Ulusal İstihdam Strateji Belgesi’nde, gerekse 10. Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda belirtildiği gibi, kamuda esnek çalışma temel alınarak, kamu personel sistemini ve onun en önemli parçası olan iş güvencesini “verimlilik” ve performansa dayalı bir yönetim yapısı üzerinden biçimlendirilmek isteniyor.
Kamuda güvencesiz ve taşeron çalıştırma uygulamasının önümüzdeki dönemde artarak sürecek olması ve insanca yaşayacak ücret talebinin hala güncelliğini koruması, her ne kadar toplusözleşme süreci fiilen bitmiş gibi görünse de, kamu emekçilerinin temel talepleri etrafındaki mücadelelerinin hız kesmeden süreceği anlaşılıyor.
Bu yıl toplusözleşme sürecinde yaşananlar, kamu emekçileri hareketinin hükümetten bağımsız bir şekilde örgütlenmedikçe ve sadece belli sendikalara üye olanları değil, hiçbir ayrım yapmaksızın tüm kamu emekçilerini ortak talepler etrafında birleştirmeyi hedeflemedikçe, somut anlamda bir adım ileri gitmenin mümkün olmadığını gösteriyor.
15.08.2013 – EVRENSEL