3. DÖNEM 3. BAŞKANLAR KURULU SONUÇ BİLDİRGESİ

236

29-30 KASIM 2007 Bilindiği gibi 3. Dönem 3. Başkanlar Kurulumuz 29-30 Kasım 2007 tarihlerinde Ankara’da toplanmıştı.Toplantı, üyelerimizin katılımına açık tutulmuş olup, Adana Şube, Ankara 1 ve 2 Nolu Şubeler, Antalya Şube, Artvin İl Temsilciliği, Aydın Şube, Balıkesir Şube, Batman İl Temsilciliği, Bursa Şube, Çanakkale Şube, Denizli Şube, Diyarbakır Şube, Eskişehir Şube, Hatay İl Temsilciliği, Isparta Şube, İstanbul 2 ve 3 Nolu Şubeler, İzmir Şube, Karabük İl Temsilciliği, Kastamonu İl Temsilciliği, Kırklareli İl Temsilciliği, Kilis İl Temsilciliği, Mardin Şube, Muğla İl Temsilciliği, Niğde İl Temsilciliği, Rize İl Temsilciliği, Samsun Şube, Şırnak İl Temsilciliği, Trabzon Şube ve Zonguldak Şube katılmışlardır.Kayseri ve Konya Şubelerimiz toplantıya katılmamış olup, mazeret bildirmişlerdir.Genel Başkanımız açılış konuşmasında;IMF, Dünya Bankası, Dünya Ticaret Örgütü, AB ve OCED örgütlerinin baskısıyla işbirlikçi hükümetler aracılığıyla tüm dünyada, özellikle 70’li yıllarda uygulamaya konulan neo-liberal politikalar, 24 Ocak 1980 kararlarıyla, 90’lı yıllardan itibaren hızlı bir şekilde uygulama alanı bulmaya başlamış, iş başına gelen hükümetler tarafından bu program IMF’nin istemleri doğrultusunda şekillenerek yaşama geçirilmiştir.AKP Hükümetinin 2003 yılında iktidara gelişiyle birlikte çok uluslu şirketler, yerli işbirlikçilerle birlikte cesur adımlara dönüşmüş, bugün ise son halkaları AKP’nin ikinci iktidarı döneminde hızla yapılmakta ve hedefledikleri kamunun tasfiye süreci tamamlanmaktadır.TELEKOM, TÜPRAŞ, SEKA, ERDEMİR (KİT) gibi kurumların özelleştirilmesiyle birlikte kamu alanının yeniden tariflendirildiği bir süreçte Gelir İdaresi, Sayıştay, TUİK, yargı alanı vb. kamu kuruluşlarında da neo-liberal politikalara uygun yapılanmalar hızla devam etmektedir.Genelde kamu çalışanları, özelde ise büro emekçilerinin bu politikaların sonuçlarından etkilenmediği yada etkilenemeyeceğini söylememiz mümkün değildir. IMF’ye olan borçların ödenmesi açısından önemli bir tasarruf kalemi olarak görünen kamu çalışanlarının ücretlerinin ve sosyal haklarının her IMF programı sonucunda budanmasında herhangi bir sakınca görülmemiştir. Kamu hizmeti üreten kamu çalışanları eğitime, sağlığa, ulaşıma ve enerjiye daha fazla para ödemek zorunda kalmıştır. Dolayısıyla kamu çalışanları da bu yoksullaştırma politikalarından nasibini almıştır. Bu yüzdendir ki kamu çalışanları hareketinin başarılı olma şartı, kendisi gibi yoksullaştırılan, eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik gibi hakları elinden alınan, güvencesizleştirilen ve geleceksizleştirilen emekçi halkla buluşmasına bağlıdır.Ülkemizde 22 Temmuz seçimi sonrası siyasi atmosfere bağlı olarak Cumhurbaşkanlığı ve Anayasa Mahkemesi seçimleri ile birlikte ülkenin uluslar arası hukuktaki rolü ve dış politikası konusunda önemli gelişmeler yaşanmış, ülkemiz IMF ve ABD’ye biat etme politikası her geçen gün etkileri artarak devam etmektedir. Bu dönem Meclisten geçirilen Teskere ve sınır ötesi operasyon gerekçesiyle savaş çığırtkanlığının yoğun yaşandığı bir dönemin içerisindeyiz. Günümüzde, savaş değil barış taleplerinin yükseltilmesi ve Kürt ve Türk halkının kardeşleşme ve bir arada yaşama şiarını yükseltme görev ve sorumluluğuyla hareket etme hepimizin görevidir.AKP’nin başta Anayasa tartışmaları olmak üzere Mecliste tekrar yasallaştırmaya çalıştığı Sosyal Güvenlik Yasası devamında Anayasa değişikliğiyle birlikte Personel Rejimi Yasası’nı bir an evvel IMF ve egemenlerin istemleri doğrultusunda yasal düzenlemelerini yapacaklardır.Bu dönem AKP’nin sahte demokrasi ve demokratikleşme söylemleri her geçen gün bir bir açığa çıkmaya başlamıştır. Siyasi parti kapatma, siyasi linç girişimleri, seçilmişlere yönelik tutuklama ve gözaltılar, sendika yöneticilerinin yargılanmaları, partilere, demokratik kitle örgütlerine, sendikalara bir bir saldırılar her geçen gün artmakta ve kamuoyuna yansımaktadır. Polisin faali meçhul cinayeti artarak devam etmekte, AKP iktidarının toplumsal muhalefete tahammülsüzlüğü giderek arttığı bir dönemdir.2008 bütçesi, diğer bütçelerde olduğu gibi IMF, rantiye ve savaşın bütçesi olduğu, bizzat Maliye Bakanı’nın bütçe açış konuşmasında ‘mesele savaşsa, bütçe teferruattır’ yaklaşımıyla asıl niyetlerini ve bütçenin kimler ve hangi çevreler için hazırlandığının somut ifadesidir. 2008 toplu sözleşme döneminde izlenilen politik duruş ve hükümet ve devlet güdümlü sendikaların aldığı tutumu bugün en geniş kamu emekçilerine anlatılması gerekmektedir.Ayrıca, Sendikamıza ve Konfederasyonumuza yönelik düzeniçileştirme ve sınırlandırma politikalarının bir parçası olarak emekçilerin karşısına çıkartılan kontra varı örgütlenme tipi ve modellerine karşı örgütsel ve sınıfsal mücadelenin esas alınması hepimizin bir görevi olmalıdır. Sendikal hareketin temel krizlerini aşarken neo-liberalizme karşı mücadeleyi yükseltmemiz, aynı zamanda mevcut olan örgütlülüğümüzü nitelik kazandırarak iş kolumuzda tüm emekçilerin sesi ve vicdanı ile sözcüsü olma iddiası her geçen gün artarak devam etmelidir.Konfederasyonumuza ve Sendikamıza düşen görev ise, ülkemiz coğrafyası üzerinde topluma dayatılan neo-liberal saldırı dalgasını ve savaş çığırtkanlığına karşı topyekûn bir mücadele seferberliği başlatma zamanıdır.Başkanlar Kurulumuzun, içinde bulunduğumuz sürecin önemini gören bir çalışma içerisinde olacağını ve tüm saldırı dalgalarına karşı kolektif iradesini ortaya koyarak, yüzünü işyerlerine döneceği azmi ve kararlılığı içerisinde olduğunun altını çizmiştir.Başkanlar Kurulu sonrasında MYK’mızca yapılan değerlendirmede ise; içinde bulunduğumuz sürecin Sendikamız açısından önemli gelişmelerin yaşanacağının tespiti yapılmış, Başkanlar Kurulunda ifade edilen görüş ve öneriler doğrultusunda Sendikamızın önümüzdeki dönemin programlanması aşağıdaki şeklide çıkartılmıştır:1- Konfederasyonumuz ve Sendikamızın seçim sürecine girmiş olmasından kaynaklı, kongre süreçlerinin Sendikamızı ve örgütlülüğümüzü genel kurulu geliştiren, dönüştüren noktada ele alınması, örgüt içi rekabet değil neo-liberal dalgalara karşı mücadele programlarının oluşturulmasına hizmet edecek zeminlere çevrilmelidir.2- Sendikamızın kurumsallaşması yönündeki eksikliklerin süratle giderilmesi, başta işyeri temsilcilikleri olmak üzere sendikal organlarımızın işlevli hale dönüştürülmesi konusunda çalışmalar yapılmalıdır.3- İşkolumuzun içinde bulunan kurumların çokluğu dikkate alınarak, örgütsel bütünlüğü bozmayan, bütünleşmeyi nicel ve nitel büyümeyi esas alan, aynı zamanda sektörel sorunları gündeme alan, çözümünü ise örgütlü mücadeleyle büro emekçilerine anlatılması konusunda çalışmalara ağırlık verilmelidir.4- İşkolumuzun başta büyük kurumları Maliye, Adalet, İçişleri, SGK, GİB vb. kurumlarda yaşanan istihdam biçimi ve üretim ilişkilerinin parçalanmasına yönelik sınıfsal politika ve duruşumuzu ifade eden çalışmalara ağırlık verilmelidir.5- İşkolumuzun örgütlenebilecek potansiyeli 200 bin civarında olup, örgütlü kamu emekçilerinin oranı %49 diğer kesim ise henüz sendikasız konumdadır. Özellikle metropol illerde kamu çalışanlarının sayısı dikkate alındığında öncelikli ağırlık vermemiz gereken yerlerin Ankara, İstanbul, Mersin, Bursa, İzmir, Diyarbakır, Gaziantep gibi iller olduğu gerçeğini görerek bu illere özgü özel bir örgütlenme programı ve çalışması yapılmalıdır.6- Bütçe, yargı ve sosyal güvenlik gibi tüm toplumu ilgilendiren temel konular karşısında sendikal çalışma ve yaklaşımımızı yılın bir günü ile sınırlı değil, süreklilik arz eden bir çalışma programı ile en geniş büro emekçileriyle yoksul halkı kucaklamalıdır. Halkı bilgilendirme konusunda sık sık yerelden genele doğru bilgilendirme faaliyetlerine ağırlık verilmelidir.7- Ülkemizde ve bölgemizde uygulanmakta olan neo-liberal politikalara karşı örgütsel görev ve sorumluluğumuzu yerine getirirken, topluma dayatılmaya çalışılan anti-demokratik uygulamalara karşı da demokrasi mücadelesinin yükseltilmesi gerekmektedir. AKP iktidarının topluma dayatmaya çalıştığı Anayasa tartışmalarına karşı aktif tutum alınmalı ‘eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik açılımları da güvenceye alan’ bir halk Anayasasının oluşması konusunda çaba sarf edilmelidir.8- 2008 yılının toplum ve emekçiler açısından zor bir yıl olacağı 2007 uygulamaları ve sonuçlarıyla bugün tüm çıplaklığıyla kendisini göstermektedir. Özellikle AKP’nin ikinci iktidarı döneminde başta personel rejimi (Devlet Memurları Kanunu Yasa Tasarısı), sosyal güvenlik sistemindeki değişiklik ile kamunun tasfiyesinin hızlandırılacağı bir dönem içerisindeyiz.Belirtilen saldırı yasalarına ve köleleştirilmeye karşı örgütlü mücadelenin ilmek ilmek örülmesi zorunluluğunu tüm kamu emekçilerine anlatılması gerekmektedir. Bu konuda örgütümüzün her an hazırlıklı olması gerekmektedir.[kck]/p[rn][byk]