SERKAN ÖNGEL: “İKİ ÇAY SÖYLEMİŞTİK BİRİ AÇIK” (22.01.2014)

248

Doğu Karadeniz denince akla gelen en önemli şeylerden biri çaydır. Çay bu bölgenin yaşam kaynaklarından biridir. Çayın üretimi kadar işlenmesi de önemli bir konu. ÇAYKUR bu amaçla kurulmuş bir kamu iktisadi teşekkülüdür. Kurumda çalışan işçiler çoğunlukla üreticidir de. Kurum yarattığı istihdamla bölge sanayisinin atar damarıdır.
Sendika ise birlik ve dayanışma demektir. İşçilerin 200 yıllık örgütleridir sendikalar. İşçilerin tam da kendilerini yapayalnız, kimsesiz hissettikleri anda, gelecekleri patronların iki dudağı arasına sıkışmışken, yorgun elleri ile makine gürültülerinin arasında birbirlerine sahip çıkma sözü vermelerinin adıdır. İçlerinden birinin canı yandığında tepkisiz kalmamanın sözüdür bu. Mücadele etmenin sözü.
İhanetin de adıdır sendikalar. Sendikayı kendi menfaatlerinin maskesi olarak gören, birliği ve dayanışmayı değil, işverenlerin çıkarlarını örgütleyerek yol almaya çalışanlar çoktur.
SENDİKALI OLMAK
Sendika ile üyesi işçi arasındaki mesafe ne kadar açılırsa o yapı da sendika vasfı taşımaktan uzaklaşır. Üyesine sendikaların birlik, mücadele ve dayanışma örgütü olduğunu anlatmayan, gerçek sahibinin işçiler olduğunu anlatmayan, bir eğitim politikası olmayan bir sendika ne kadar sendikadır mesela’ “Sen bana aidat ver ve sus, ben senin işini hallederim” ile yürüyen sendika kime hizmet eder’
Sendika üyesinin kapısını çalarak girdiği bir sendika şubesi ne kadar o işçiye aittir’ İşçinin bilmem kaç misli ile maaş alan, işverenin odasından çıkmayan, işçinin yaşantısını artık hatırlamayan sendika yöneticisi ne kadar işçiyi temsil eder’ İşçinin ödediği aidatın nereye gittiğini göremediği, bilmediği sendika nedir’
Bir işçi üyesi olduğu sendikayı bir kimlik olarak gururla taşımıyorsa, hayatının bir parçası haline getiremiyorsa sendika var mıdır gerçekten’ İşten atılan arkadaşının değil arkasında durmayı arkasından bile bakamıyorsa sendika var mıdır’
Bir sendikanın görevi, dayanışma ve birlik zeminini güçlendirmektir. İşçiyi zor günlere hazırlamaktır. İşçinin temsilcisini tanımadığı, temsilcinin bir başka işyerindeki temsilciyi tanımadığı bir sendikal hayat olur mu’ Ne yazık ki oluyor.
ÇAYKUR ile bütün bu sendikal mevzuların ilgisi ne diye sorabilirsiniz. Çok açık ÇAYKUR zor günler yaşıyor. ÇAYKUR işçisi zor günler yaşıyor. Başarısız bir grev ve ardından hükümet güdümlü (işveren yanlısı) bir sendikanın ÇAYKUR’da örgütlenmesi. Geçici işçilerin kadroya alınmaması, taşeronlaşma ve özelleştirme gündemi, toplusözleşme ve yetki ile ilgili sıkıntılar. Yıllara göre çalışan sayısındaki düşüş. 2006 yılından bu yana daimi işçi sayısı neredeyse yarıya yakın azalmış.
TAŞERONLAŞMA VE ÖZELLEŞTİRME
ÇAYKUR soğuk çay üretimini taşeron bir firmaya ihale ederek yaptırmayı tercih etti. Taşeronlaşma bir yönetim anlayışı olarak yerleştiğinde bu eğilimin yaygınlaşacağı açık. Sormak lazım neden soğuk çay işi ÇAYKUR bünyesinde yapılmıyor. Çünkü taşeronlaşma bir çeşit özelleştirme. Maliye Bakanı Şimşek ÇAYKUR’un özelleştirilme programı kapsamına alınmasının Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun vereceği bir karar olduğunu söylemişti. Bölge halkının kaderi bir kurulun iradesi ile taşeronlaşmanın arasına sıkışmış olarak görünüyor. ÇAYKUR işçisinin ve üreticisinin bu saldırılara karşı birliğe ve dayanışmaya ihtiyacı var.
DİSK Gıda-İş sendikası bu süreçte, işçilerin ısrarlı çağrısıyla bölgede örgütlenme faaliyetlerine başladı. DİSK bölgede bir umuda dönüşüyor. Geçtiğimiz haftalarda Rize Pazar’da yaptığımız toplantıda 200 işçi heyecanlıydı. Onlara söylenen şu: “Sendika sizsiniz ve sizin dahil olmadığınız bir sendikal faaliyeti bizden beklemeyin. Siz yoksanız, bize üye olun sorunlarınızı çözeriz diyerek size yalan söylemiş oluruz. Varsanız, varız. Komitelerle, fabrika fabrika örgütleneceksek varız. Sendika siz olacaksanız varız. Kimseye rakip değiliz. Yetki sorunu varsa referandum istiyoruz. İşçinin doğrudan iradesinin yansımasını istiyoruz.”
Dedim ya heyecan var. İrade de açığa çıkarsa gün Doğu Karadeniz’de mücadele günüdür…

22.01.2014 – BİRGÜN