BUGÜN TÜRKİYE’NİN DÖRT BİR YANINDA ALANLARDAYDIK…!

223



Büro Emekçileri Sendikası olarak bugün Türkiye’nin tüm kentlerinde Vergi Dairesi Başkanlıkları ve/veya İl Defterdarlıkları önünde, Ankara’da ise TBMM Dikmen Kapısı önünde Haklı Taleplerimizi ifade ettik.
– Anayasa Referandumunda Yargının Siyasallaşmaması ve Toplu Sözleşme ve Grev Hakkımızın ortadan kaldırılmasına izin vermemek için “Hayır” diyeceğimizi,
– 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu değişikliği adı altında İşgüvencemizin ortadan kaldırılması, Esnek ve Kuralsız Çalışmanın bize dayatılması, Performans Esaslı Yönetim Modelinin Kamu İşyerlerine Yerleştirilmesi çabalarına karşı sonuna kadar direneceğimizi,
– Yargı Emekçilerinin Hakkı olan Havuz Paralarının Tamamının, hiçbir Kesintiye tabi kılınmaksızın, Eşit ve Adil bir biçimde dağıtılması için Mücadeleye devam edeceğimizi,
– Maliye Bakanı sözünü tutana kadar ‘Eşit İşe Eşit Ücret’ Mücadelemizin Kararlılıkla sürdürüleceğini,
Ülkemizin her yanında Kitlesel bir biçimde ifade ettik…!

BASINA VE KAMUOYUNA
Değerli Mücadele Arkadaşlarım, Saygıdeğer Basın Emekçileri; AKP Hükümeti Emekçi Kesimlere yönelik olarak hayata geçirdiği Saldırı Yasalarına yenilerini eklemek üzere her düzeyde çalışmalarını sürdürmeye devam ediyor.
Geçen hafta 7 Temmuz 2010 Çarşamba günü Ankara’da Adalet Bakanlığının, ülke genelindeyse tüm Adliye Binalarının önünde Kitlesel Basın Açıklamaları yapmıştık.
Bugün Türkiye’nin tüm kentlerinde Vergi Dairesi Başkanlıkları ve İl Defterdarlıklarının, Ankara’da ise TBMM’nin önünden sesimizi yükseltiyor, Emekçi Halka ve biz Kamu Emekçilerine yönelik AKP Saldırganlığını teşhir etmeye devam ediyoruz.
AKP, çeşitli Yasal ve Anayasal değişiklikler yaparak, ülkemizi derin bir karanlığın içine sürüklemeye çalışıyor. Kendi önünde engel olarak gördüğü tüm kişi ve kurumlara yönelik olarak, örtülü ya da açık operasyonlar gerçekleştiriyor. Tam olarak denetimine alamadığı Bağımsız Yargıyı, kendisine bağımlı kılmak için Anayasa’yı değiştiriyor.
AKP, son Anayasa Değişikliği Paketiyle, Demokratikleşme görünümü altında, esas olarak; Anayasa Mahkemesinin ve Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun Yapısını Değiştirmeyi ve bu iki Kurumu Kendi Yapacağı Atamalar Yoluyla Ele Geçirmeyi amaçlıyor.


]Bu Anayasa Değişikliği Paketinde yer alan bir düzenleme yoluyla da; Kamu Emekçilerine Toplu Sözleşme Hakkını veriyormuş görüntüsünün ardında, aslında Kamu Emekçilerinin Fiilen ve Hukuken varolan Toplusözleşme ve Grev Hakkını ortadan kaldırmayı hedefliyor.
Bize Toplu Sözleşme ve Grev Hakkınız Yok diyen AKP İktidarına soruyoruz: siz hiç Anayasa’nın 90. maddesini okudunuz mu’ Kamu Emekçilerinin Örgütlenme, Toplu Pazarlık ve Grev Hakkıyla ilgili olarak TBMM tarafından onaylanmış olan Uluslararası Sözleşmelerden haberiniz var mı’ Bu konuyla ilgili olarak Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Uluslararası Çalışma Örgütü ILO’nun çeşitli organlarında mahkum edildiğini, kınandığını biliyor musunuz’
Ülke sathında Yerel Yönetimlerde, AKP’li Belediyeler de dahil olmak üzere imzalanmış yüzlerce Toplu Sözleşmeden, hiç mi haberdar olmadınız’
Biz Emekçiler olarak elbette ki; 12 Eylül 1980 Askeri Darbesinin ürünü olan Anayasa’ya Hayır diyoruz!
Biz Emekçiler aynı zamanda Emekçilerin Taleplerini içermeyen, Temel Hak ve Özgürlükleri Güvence Altına almayan, AKP’nin kendi Siyasi Amaç ve Hedeflerine ve Sermaye Çevrelerinin taleplerine uygun bir biçimde gerçekleştirmeye çalıştığı Anayasa Değişikliğine de Hayır diyoruz!
Bizler, bu ülkenin alnı açık yüzü ak insanları, Emekçileri ve Yoksulları olarak, Eşit, Özgür ve Demokratik bir ülkede Barış içinde, Kardeşçe, Birarada Yaşamı güçlendiren Eşitlikçi, Özgürlükçü ve Demokratik bir Anayasa’nın ancak ve ancak, Emek ve Demokrasi Güçlerinin Yükselen Mücadelesinin Eseri olacağını biliyoruz.
Bu doğrultudaki Mücadelemizi Tavizsiz bir biçimde sürdürürken, hem 12 Eylül 1980 Anayasa’sına, hem de, AKP’nin hiçbir Toplumsal Uzlaşıya dayanmayan Anayasa Değişikliği girişimine Hayır demeye devam edeceğiz!
Değerli Basın Emekçileri; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunundaki ‘İşgüvencesini’, ‘Kariyer’ ve ‘Liyakat’ ilkelerini kendi ‘Siyasi Kadrolaşma’sının önünde engel olarak gören AKP, 657 sayılı Yasayı da değiştirmeye çalışıyor.
=’250′

]Kamu Emekçilerini Esnek ve Kuralsız Çalışmaya Mahkum etmek, Performans Esaslı Yönetim Modelini Kamu İşyerlerine yerleştirmek, kendi iktidarına biat etmeyen Memurları rahatça işten çıkarabilmek, Özel Sektörde çalışmakta olan Siyasi Yandaşlarını ve Disiplin Cezaları nedeniyle Üst Makamlara Atanmaları şu anki 657 sayılı Yasaya göre mümkün olmayan Kişileri Kamu Kurum ve Kuruluşlarının En Üst Makamlarına getirebilmek için 657 sayılı Yasa değişikliğini önüne koyan AKP İktidarını uyarıyoruz. Buna izin vermeyeceğiz. Bizi yok sayamayacaksınız. İşgüvencemizi elimizden alınması girişiminize karşı Örgütlü Gücümüzle Direneceğiz.
‘İnsanca Yaşam; Güvenceli İstihdam, Grev ve Toplu Sözleşme Hakkı’ için sonuna kadar Direneceğiz. Geleceğimizin yok edilmesine izin vermeyeceğiz. Sizin bu Haksız Girişiminize karşı Tüm Emekçilerle Birlikte, Sonuna Kadar Mücadele edeceğiz. Biliniz ki; bu girişiminiz elinizde patlayacak. Kamu Emekçileri İşgüvencelerine sahip çıkacak ve size gereken dersi de verecek.
Buradan TBMM’ne çağrıda bulunuyoruz; şu anda TBMM gündeminde bulunan Torba Yasayla Yargı Emekçilerinin hakkı olan, Yargı Emekçilerinin Emeğinin ve Alın Terinin karşılığı olarak Havuzda birikmiş bulunan yaklaşık 70 milyon liranın tek bir kuruşunun bile Genel Bütçeye aktarılmasına onay vermeyin, Anayasa Mahkemesi Kararının Gerekçesine uygun bir biçimde, Tam ve Kesintisiz olarak, Eşit ve Adil bir biçimde Yargı Emekçilerine iade edilmesinin önünü açın.
AKP İktidarınca hazırlanan Torba Yasa kapsamında, Havuz Parasını ‘Genel Bütçeye Aktarmanıza’ da, ‘Havuz Sistemini Tasfiye Etmenize’ de onay vermiyoruz. Yargı Emekçilerinin Alın Teriyle oluşturulan Havuz Paralarına göz dikmeyin.
Biz Yargı Emekçileri olarak Alın Terimizle doldurduğumuz Havuzdaki tüm paranın, Yargı Emekçileri arasında hiçbir ayrım gözetilmeksizin ve hiçbir sınırlamaya tabi kılınmaksızın, Eşit ve Adil bir biçimde dağıtılmasını talep ediyoruz.
Aynı Torba Yasa kapsamında, Yurttaşlarımızın ve Maliye Emekçilerinin hiçbir talebini karşılamayan Gelir Vergisi Kanununa ilişkin düzenlemeleri, Maliye Bakanlığının ve Gelir İdaresi Başkanlığının yapısında değişiklikler öngören hükümleri de kabul etmiyoruz.
Finansal Hareketlerden para kazananlara Stopaj İndirimi getiren bu Yasa, neden Asgari Ücreti Vergi Dışı bırakmıyor’ Neden Temel Tüketim Maddeleri üzerindeki Katma Değer Vergisi Oranlarını düşürmüyor, ya da ortadan kaldırmıyor’
AKP İktidarı; Emekçilere ve Yoksullara dair tek bir olumlu düzenlemeyi içermeyen bu girişimiyle, Trilyonlarca liralık birikimleriyle Borsa’da ve Bankalarda Servetine Servet Katanlara Vergi İndirimi getirmeyi hangi ‘Adalet’ duygusuyla açıklıyor’


]Yoksa AKP’nin ‘Kalkınma’ anlayışı, iktidara geldiği günden bu yana artan Yoksulluğa koşut olarak yükselen ‘Trilyonluk Serveti’ olanların daha da fazla ‘Kalkındırılması’ndan mı ibaret. Bu ülkede İşsizlik ve Yoksulluktan mağdur olanların sayısı milyonları aşmışken, Yurttaşlarımız en temel ihtiyaçlarını bile karşılayamaz duruma düşürülmüşken, bu ülkenin Emeklileri Açlık Sınırının altında Maaşlarla yaşamaya mahkum edilip, AKP Hükümetince adeta Emekçilere ve Emeklilere Hakaret edercesine Maaş Artışları yapılmaktayken, BDDK İstatistiklerine göre sadece 2010 yılında 6390 kişinin ‘Milyonerler’ yani daha bilinen adıyla ‘Trilyonerler Kulübü’ne katılmasını Sayın Hükümet Yetkilileri nasıl açıklayabilirler’
Anayasasında Hukuk Devleti ifadesi yer alan bu ülkede AKP Kadrolaşmasını durdurmaya Anayasa Mahkemesinin bile gücü yetmiyor!
Anayasa Mahkemesinin 02.07.2009 tarih, 2005/66 Esas ve 2009/102 Karar sayılı Kararı gereğince 7 Temmuz 2010 tarihinden bu yana tüm illerdeki Vergi Dairesi Başkanlarının görev, yetki ve sorumlulukları ortadan kalktı ama bu ülkenin Maliye Bakanı bu durumu görmezden geliyor! Adalet Bakanı bu hukuksuzluğa karşı harekete geçmiyor!
Maliye Bakanı 30 Mart 2010 Salı günü Büro Emekçileri Sendikasıyla yaptığı görüşmede, Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığında çalışan personelin Ücretleri arasında 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığı Yasasının yürürlüğe girdiği 2005 yılından bu yana oluşan ‘Ücret Uçurumunu Ortadan Kaldırmaya’, ‘Ücret Adaletsizliğine Son Vermeye’ söz vermişti.
Bugün TBMM’nde görüşülen Torba Yasada ise, Aynı Masalarda Aynı İşi Yapan, Adli, İdari, Mali ve Cezai açıdan aynı yükümlülüklere sahip olan Maliye Emekçileri arasında oluşturulmuş bulunan Evrensel ve Anayasal Hukuk Kuralları arasında yer alan ‘Eşit İşe Eşit Ücret’ ilkesine aykırı uygulamayı ortadan kaldıran bir satırlık düzenlemeye bile yer verilmemiş.


]Sayın Bakan; Maliye Bakanlığı ve Gelir İdaresi Başkanlığında çalışan Emekçilerin hepsi İşinin Uzmanıdır. Siz kabul etseniz de, etmeseniz de, beğenseniz de, beğenmeseniz de, Maliye Emekçilerini 5345 sayılı Yasanın Geçici 3. Maddesinde tanımlanan Kriterler üzerinden ayrıştırıp, Görevde Yükselmelerinin, Kariyer Yapmalarının önüne engeller koysanız da bu gerçek değişmeyecek.
Onun için tüm Maliye Emekçilerinin Uzman Kadrolarına atanmalarını sağlamanız gerektiğini size bir kez daha hatırlatıyoruz.
Sayın Bakan buradan size sesleniyoruz; Maliye Emekçilerini Uzman olanlar, olmayanlar, olamayanlar olarak bölme girişimlerinize artık son verin.
Siz bizi Yarıştırmak isteseniz de, biz Dayanışmadan yana tavrımızı sürdüreceğiz. Memurlar, Şefler, Müdür Yardımcıları ve Müdürler, Uzman Yardımcıları ve Uzmanlar, Vergi Denetmenleri olarak hepbirlikte, el ele, omuz omuza Mücadele etmeye devam edeceğiz.
Şimdi Sayın Bakan sizi Verdiğiniz Sözü Tutmaya, Maliye Emekçileri arasında yaratılan Ücret Adaletsizliğine Son Vermeye, İş Barışını Tesis Etmeye davet ediyoruz!
TBMM Üyelerini, 550 Sayın Milletvekilini ve AKP Hükümetini de Sayın Bakanın bu tutumu konusundaki düşüncelerini açıklamaya davet ediyoruz.
30 Mart 2010 Salı gününden bu yana verdiği sözü tutmayan, şu an TBMM gündeminde olan Torba Yasa kapsamında bile bu konuda bir düzenlemeye yer vermeyen Sayın Bakan, bu ülkenin Maliye Bakanı olarak görevine devam etmeli midir’ Bu sorumuzun cevabını tüm muhataplarından duymak istiyoruz.
Son olarak TBMM Üyelerine, 550 Sayın Milletvekiline sesleniyoruz: yıllardır Emek ve Demokrasi Mücadelesi veren, Haklı Taleplerini Alanlarda en Kitlesel biçimde ifade eden, Defalarca Hizmet Üretiminden Gelen Gücünü kullanan, Grev yapan, Soruşturma geçiren, Cezalandırılan, Sürgüne gönderilen, kimi zaman Joplanan, Yerlerde Sürüklenerek Gözaltına alınan, Tutuklanan Mücadele İnsanları olarak, ‘İnsanca Yaşam, Güvenceli İstihdam, Grev ve Toplu Sözleşme Hakkı Mücadelemizin’ de, ‘Eşit İşe Eşit Ücret Mücadelemizin’de yükselerek süreceğinden kuşkunuz olmasın…!
[kck]p style=’text-align: ;’
MERKEZ YÖNETİM KURULU