Açıklanan Reform Paketlerine ilişkin Sendikamızın değerlendirmeleri basın ve kamuoyuyla paylaşılmıştır.
Açıklamamızın tamamı aşağıdadır:
AçIKLANAN REFORM PAKETLERİ YOKSULLUĞA çARE DEĞİL,
İKTİDARIN ERKEN SEçİM HAMLESİDİR!
Değerli Basın Emekçileri:
Ekonomik göstergelerin kötüleştiği, geniş yığınlarda yakınmanın arttığı dönemlerde ve kötüye giden ekonomik göstergelerin toplumsal yıkıntıyı daha da artırdığı dönemde, bir can simidiymiş gibi gündeme getirilen ve birbirinin aynısı olan “Reform” paketlerinin artık bir inandırıcılığı kalmadı. Nitekim 19 yıldır iktidarda olanlar, yaratmış oldukları ağır ekonomik sorunları sanki muhalefet yaratmış gibi çözüm vaatlerinde bulunuyor. Ekonomik reform paketi de hukuk reform paketi gibi hukuk, insan hak ihlalleri, demokrasi sorunu başta olmak üzere ülkemizi her geçen gün geriye götüren siyasi iktidar, açıkladığı bu paket ile ağırlaşan ekonomik tabloya, yabancı sermaye grupları için bir makyajdan öteye gitmemektedir. Açıklanan bu pakette ülkenin önemli sorunlarından olan işsizliğe çare olacak bir çözüm yoktur.
Son “REFORM” paketinin açıklandığı saatlerde gördü ki, açıklamanın başladığı anda 7,581 TL olan dolar paritesi açıklamanın bittiği an itibarıyla ancak 7,578 TL’ye gerileyebilmişti. Büyük beklenti yaratan ve bütün ekonomik aktörlerin sabırsızlıkla beklediği Reform paketinin piyasalarda yarattığı etki ancak dolar kurundaki gerileme oranında olmuştur. Dolayısıyla pandemi koşullarında bile iktidarın ekonomik kaynakların emrine seferber ettiği finans piyasalarında bile kabulü mümkün görülmeyen bir Reform Paketinin ekonomik krizin cenderesinde can çekişen, emekçiler, kadınlar, gençler, küçük esnaf, çiftçi gibi yoksul geniş halk kesimleri lehine bir sonuç doğurmayacağı bir kez daha görülmüştür.
MATRUŞKA BEBEKLER:
Aslına bakılırsa 2003 yılından beri sürekli açıklanan ve içerik olarak MATRUŞKA bebekler gibi birbirinin aynısı olan bu REFORM paketleri toplumda yeni beklentiler yaratmanın bir aracı olmanın yanı sıra, uluslararası piyasalara güven vermek amacının ötesine taşmayan hamasetin ötesine çıkmayan bir anlam ifade etmemektedir. Açıklanan bu REFORM paketinde pandemi koşullarında zorda kalan esnaf için müjde olarak açıklanan VERGİ REFORMU; basit usulde beyana tabi mükelleflerin yılda bir kez şubat ayı içinde verdikleri gelirlerinin beyan dışı bırakılmasıdır.
Ekonomik Reformlar başlığında yapılan açıklamalarla ifade etmek gerekirse, ” Basit usulde vergilendirilen berber, kuaför, tesisatçı, tuhafiyeci, marangoz, kaportacı, lastikçi, tornacı, çay ocağı işleticisi, terzi ve tamirci ” gibi bir anlamda emeği ile geçinen ve zanaatkâr bilgisine sahip emeği ile geçinen ve toplamında 816 bin mükellefi kapsayan, bu mükellefiyet türünden toplanan vergi yaklaşık
227 milyon TL olup, 2020 yılında toplanan yaklaşık 158 milyar liralık gelir vergisinin yaklaşık BİNDE BİR BUçUĞUNU oluşturmaktadır. 2020 takvim yılanda BASİT USULDE beyanname veren mükelleflerin ortalama 280 TL kadar bir vergi ödediği görülmekte, VERGİ TOPLAMA MALİYETİ ARTIK TOPLANAN VERGİYE DENK GELEN bu vergi mükellefiyetinden, beyanname verme yükümlülüklerinin kaldırılması büyük bir ekonomik reformmuş gibi sunulmaktadır. Basit usul mükelleflerinin beyanname verme yükümlülüğünün kaldırılmasını BüYüK BİR EKONOMİK MüJDE olarak sunan iktidara sormak istiyoruz.
PATRONUNDAN DAHA FAZLA VERGİ öDEYEN DİĞER üCRETLİLER
Yukarıda sayılan ve vergi yükümlülüğü bakımından BASİT USUL olarak tanımlanan bu zanaat erbabının geliri beyan dışı bırakılırken, aynı beyan türü zerinden vergilendirilen ve tek başına birer servet olduğu bilinen taksi ve şehir içi hatlarda çalışan minibüslerin sahiplerinin bu muafiyetten faydalanıp faydalanmayacağı konusunda bir açıklamanın yapılması gerekmektedir. Diğer taraftan şimdiye kadar basit usulde vergilendirilen ancak EKONOMİK REFORM paketi ile artık vergilendirilmesinden vazgeçilen bu zanaat erbabının yanında çalışan ve Gelir Vergisi Kanununda diğer ücretli olarak tarif edilen;
– Berber kalfası,- Kuaför kalfası,- özel inşaat sahiplerinin yanında çalışanlar,- Taksi ve minibüs sahiplerinin yanında çalışan şoförlerden yıllık asgari ücretin bürüt toplamının %25 üzerinden alınan ve 2020 takvim yılında 1. 324 TL olarak tahakkuk eden ve iki taksit şeklinde ödenen verginin alınmaya devam edilmesinde bir izahın olup olmadığını genel kamuoyunun vicdanına bırakırken, patronunun vergisini beyan dışı bırakan ancak bu patronun yanında çalışan ücretliden vergi alan zihniyeti de teşhir etmeye devam edeceğimizi ifade etmek isteriz.
Yine açıklanan pakette Ekonomik Reform başlığında uluslararası piyasa aktörlerine yeni vergi kolaylıklarının sağlanacağı ifade edilmekte, devamında 7/24 saat vergi dairesi uygulamasına geçileceği ve vergi kayıp kaçağının önlenmesi için ilave tedbirlerin alınacağı ifade edilmektedir.
Bu ifade bize çok tanıdık gelmekle birlikte, bu kavramsal ifadenin içeriğinin ne kadar boş olduğunu da bilmekteyiz. Kısa bir hafıza tazeleme ile Gelir İdaresi Başkanlığı’nın yeniden yapılandırılmasının en önemli gerekçelerinden birinin de etkin bir vergi uygulamasının hayata geçirilmesi ve vergi kayıp kaçağının önlenmesinde etkin bir vergi incelemesinin hayata geçirilmesi olduğu hatırlanacaktır. 2005 yılında çıkarılan 5345 sayılı kanun ile özerk bir yapıya kavuşturulan Gelir İdaresi Başkanlığı ve Maliye Bakanlığına bağlı vergi müfettişlerince yapılan incelemelerin toplam mükelleflerin ancak %1’le %2 arasında değişen oranlarda incelenebildiği istatiksel olarak açığa çıkmıştır.
Mademki siyasal iktidar da önümüzdeki süreçte daha etkin bir vergi uygulaması ve vergi kayıp kaçağının önlenmesi için açıklanan Reform Paketinde; Ekonomik Reform başlıklarından birisi de etkin bir vergi uygulamasının artık kaçınılmaz olduğunu beyan etmektedir. O zaman Gelir İdaresi Başkanlığının kuruluş sürecinde söylediğimizi bir kez daha söyleyelim:
Etkin bir vergi uygulaması için Maliye Bakanlığı yeniden yapılandırılmalı ve bakanlık çalışanların mali hizmetler unvanı altında birleştirilerek yeni görev tanımı yapılmalıdır.
Oluşturulacak bu yeni sınıf içinde liyakat esaslı, paraf/imza sürecini doğru tanımlayan bir kariyer yapılanmasına gidilmelidir.
Gelir uzmanlığı görev tanımı yeniden yapılmalı ve vergi kayıp kaçağının önüne geçilmesi için gelir uzmanlarına ön inceleme yetkisi verilmelidir.
Diğer taraftan vergi verme yükümlülüğü ve bütçe hakkının kullanılması kapsamında, toplanan vergilerin toplumun gerçek ihtiyaçları doğrultusunda kullanılması için demokratik ve şeffaf bir yapılanmaya gidilerek, hesap verebilirliğin toplumun demokratik kanallarının açılması için düzenlemelere gidilmelidir.
Açıklanan paketin bütünü hakkında yürütülen tartışmalarda söz hakkımızın saklı kalması koşuluyla, toplumun biriken öfkesini yatıştırmaya yönelik, daha çok sermaye kesimlerin ihtiyacını gören bu sözde Reform Paketleri yerine, emekçilerin ve yoksul toplum kesimlerinin ihtiyaçları doğrultusunda düzenlemelere gidilmelidir. Toplam vergiler içinde bindelik rakamlarla ifade edilen ve toplama maliyeti, beyan edilen ve ödenen vergiye denk gelen gelir gruplarının vergi dışı bırakılmasını topluma müjde olarak sunmak yerine, Başta zanaat erbabı olan bu kesimler olmak üzere,
– Açlık sınırındaki gelirler her türlü vergiden arındırılmalı,
– Yoksulluk sınırında ki vergiler en alt vergi oranından vergilendirilmeli,
– Gelir yoksunluğu yaşayan toplum kesimlerine yönelik nefatif vergi uygulaması getirilmeli, bu kesimlerin temel gelire kavuşması için yeni düzenlemeler yapılmalıdır.
Değerli Basın Emekçileri;
Başta ifade edildiği gibi 2003 yılından itibaren iktidarın her sıkıştığında başvurduğu ve toplumda büyük beklentiler yaratan ve birbirinin aynısı olan, ancak topluma yeni bir şeymiş gibi sunulan bu “Raform Paketleri”nin artık bizim açımızdan ciddiye alınır bir tarafı bulunmamaktadır. Bunun için iktidarın içi boş olan ve sonu daha çok “cek-cak”larla biten bu oyalama taktiklerinden vazgeçmesini, başta gün geçtikçe daha da yoksullaşan emekçiler, kadınlar, esnaf, çiftçi olmak üzere toplumun geniş kesimlerini içine düşürüldükleri yoksulluktan ve yoksunluktan kurtaran sahici düzenlemeler yapması gerektiğini sizler aracılığıyla kamuoyunu ile paylaşıyoruz.
MERKEZ YÖNETİM KURULU