MUSTAFA SÖNMEZ: HALININ ALTINDA BORÇ DAĞI (25. 12. 2020)

236

Kredi genişlemesinin öteki yüzünde alınan kredilerin geri dönüşlerinde hızlı bir gerileme ve batık kredi oranında ürkütücü bir artış eğilimi var.
Türkiye’de son üç yılda, özellikle pandemi ile birlikte daralan, küçülen ekonomide çok sert düşüşler yaşanmaması için başvurulan genişlemeci para politikaları, hem bireylerin hem de firmaların olağandışı borçlanmalarına yol açtı.

Faizlerin eninde sonunda yükseltileceğine ve geri ödemelerin zorlaşacağına aldırmadan, herkes düşürülen faizlerle erişimi kolaylaştırılan krediye adeta hücum etti. öyle ki sadece son bir yılda kredi hacminde
[
pandeminin daraltıcı etkisine karşı genişlemeci para politikaları uygulanırken genişletilmiş maliye politikaları, devletin nakdi yardımları da buna eşlik etti. Ancak Türkiye’de AKP rejimi devlet yardımlarını en azda tutarak krediye erişimi kolaylaştırma yolunu seçti. Pandemi sürecinde
[

adı altında merkezi bütçeden ancak 8 milyar TL, İşsizlik Sigortası Fonu’ndan ise 36 milyar TL dolayında destek sağlandı. Bu tutar, ülke Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın (GSYH) yüzde 1’i bile değil.
Nakdi yardımlar çok yetersiz kalırken pandemiye karşı alınan en büyük ekonomik önlem, ucuz ve bol kredi arzı oldu. Yüksek kredi artışı ile hem şirketlerin zor dönemi atlatabilmesi, borçlarını uygun koşullarda çevirebilmeleri, hem de tüketicinin bu zor zamanda kolayca borçlanması amaçlandı. Bu yolla küçülme sınırlandırılabilecekti.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilen 2018 ortasında yaşanan döviz türbülansını yatıştırmak üzere yükseltilen TL faizleri, uzun süre krediye talebi daraltmıştı. Ancak, özellikle 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde önemli oy kayıplarına uğrayan iktidar, ekonomik küçülmeden kaynaklanan sızlanmaların da etkisiyle, önemli riskler içermesine aldırmadan,
[

yüzde 10’a yakın küçüldü, geniş tanımlı işsizlik yüzde 40’a kadar çıktı. Erdoğan iktidarı, haziran ayında pandemi henüz kontrol altında değilken ekonomiyi açma yoluna gitti ve bunun aracı olarak da kredi faizlerini daha da düşürüp krediye erişimi iyice kolaylaştırdı.

Başta konut kredisi olmak üzere, bireysel kredilere ve firmaların kullandığı ticari kredilere erişim özendirildi. öyle ki 2019 biterken 2,6 trilyon TL olan kredi hacmi, 2020 sonuna gelindiğinde yaklaşık
[

12 ayda yüzde 46 arttı ve bu sürede 260 milyar TL (yaklaşık 37 milyar USD) daha kredi kullanıldı. Hem konut, otomobil almak hem de gündelik geçim ihtiyaçlarını karşılamak üzere tüketiciler yoğun bireysel kredi kullandılar. Tüketicinin artan talebi, özellikle üçüncü çeyrekte GSYH’da
[
Risk Merkezi verilerine göre ekim sonunda 166 milyar TL’ye yaklaştı. Tahsili gecikmiş alacaklar 2019 yılı sonunda toplam kredilerin yüzde 5,7’si iken 2020 ekim ayında tahsili gecikmiş alacakların toplam kredilere oranı yüzde 4,5’e geriledi. Batık kredi oranı, ortalamada yüzde 4,5 görünse de bazı sektörlerde daha yüksek. örneğin inşaat sektöründe bu oran yüzde 10’a yaklaşıyor.

Ancak batık kredi oranındaki bu gerilemenin altında bankaların donuk alacaklarına ilişkin 90 gün olan asgari gecikme süresinin, salgına karşı alınan önlemler kapsamında 180 güne çıkarılmış olması, taksit öteleme ve yeniden yapılandırma uygulamaları yatıyor. Tanınan bu tolerans, takibe düşmesi muhtemel kredileri henüz batık göstermiyor. 2021’de aynı toleransın sürdürülüp sürdürülmeyeceği bilinmiyor ama sonuçta yapılan, halının altına süpürülen çöpün biraz daha artmasından başka bir şey değil.

Geniş kredi politikası kasım ayı başında Merkez Bankası Başkanlığı ve Hazine Bakanlığı’nda yapılan kadro
[