MUSTAFA SÖNMEZ: GİYİM-TEKSTİLE PANDEMİ VURGUNU (22. 05. 2020)

188

Türkiye ekonomisi için kritik önem taşıyan giyim-tekstil sektörü, hem içeriden hem dışarıdan aldığı darbelerle COVID-19 salgınından en çok etkilenen sanayi dalı oldu.


Türkiye ekonomisinde hem üretim ve ihracat hem de istihdam
yönünden en önemli yere sahip olan giyim-tekstil sanayisi, pandemi ile birlikte en ağır darbeyi alan sanayi sektörü oldu.

Giyim ve onun tamamlayıcısı tekstil sanayisi, pandemide hane halkının tüketiminden kolayca vazgeçtiği, dolayısıyla tüm dünyada talebi en hızlı düşen birkaç sektör arasında. Küresel düzeyde giyim-tekstil zincirinde sorunlar yaşanıyor. Pamuktan, her tür elyaftan mağazalara uzanan zincirin her halkasında telaş ve endişe var.
Giyim-tekstilin
[
üretim sahasında, ama bir o kadar işgücü de ürünlerin dağıtımı ve pazarlanması sahasında istihdam ediliyor. Sayıları azalsa da pamuk üreticileri, işçileri önemli bir tarım nüfusuna karşılık geliyor. Dolayısıyla sektördeki sert düşüş, tahminlerin çok ötesinde bir nüfusu ilgilendiriyor.
özellikle giyim-konfeksiyonun kalbi olan İstanbul’da pandeminin perişan ettiği hizmet işyerlerinin ardından en ağır darbeyi yiyen yine giyim sektörü oldu.

Pandeminin başladığı mart ayı ortalarından itibaren kabuğuna çekilen tüketicinin, tüm dünyada olduğu gibi tüketim sepetinden en kolay çıkardığı ürünlerin arasında giyim var. Banka
[

tekstil ile birlikte giyim sektörünün payı yüzde 15’i bulur ve otomotiv ihracatı ile başa baş. Otomotiv, ithalatta yüzde 8 pay sahibi iken giyim-tekstilin ithalattaki payı yüzde 3 dolayında. Dolayısıyla, sektör, Türkiye’nin gıda ile birlikte net ihracatçı birkaç sektörü arasında. Son yıllarda ithalata yönelmiş olsa da ham maddesi pamuğun bir kısmını da içeriden temin eden giyim-tekstil, bu anlamda “kökleri Türkiye’de olan” bir sanayi sayılır. Bütün bu nedenlerle yaşadığı sarsıntı çok geniş kesimleri kapsar.

Türkiye için 2020 yılının ilk iki ayında, yani pandemi öncesi aylarda döviz fiyatının yukarıya seyrinin rüzgârını da arkalarına alan giyim ihracatçıları, dış pazarlara 3 milyar dolarlık ürün sattılar. Ancak, özellikle temel pazar Avrupa’da salgının yükseldiği mart ve nisan aylarında, Türkiye’nin toplam
[

yer alan ve aralarında Boyner, Mavi, Vakko, Yargıcı, İpekyol, Mudo, Roman, Altınyıldız gibi birçok popüler markanın olduğu mağazalar kepenklerini indirip çalışanlarını “ücretsiz izinli” olarak evlerine gönderdi. Bir kısmı da satışlarını fazla umutlanmadan online yapmaya yöneldiler. Satışlardaki sert düşüşler, kısa sürede üretime yansıdı ve fabrikalarda, atölyelerde üretim azaltıldı, kimisi geçici kapama kararları aldı.
Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) aylık
[
üretiliyor ve giyim sektörü İstanbul’daki sanayi ve ticaretin omurgasını oluşturuyor. Türkiye’nin giyim işyerlerinin yüzde 68’i, giyim işçilerinin de yüzde 49’u İstanbul’da bulunuyor. Tekstil işyerlerinin de yüzde 39’u, işçilerin yüzde 16’sı yine İstanbul’da. Giyim ve tekstilin toptan ve perakende ticaretinin merkezi de İstanbul ve bu ticaret faaliyetinde yüz binlerce çalışan var. Sigortalı yani kayıtlı istihdamın yanı sıra, sayıları yüz binleri bulan kayıt dışı, kimi göçmen ve kaçak yabancı işgücü de giyim sektöründen çok düşük ücretlerle de olsa ekmeğini kazanmaya çalışıyordu. Şimdi çoğu işsiz. Dolayısıyla giyimin hem üretim hem pazarlama halkalarında yaşanan daralma, İstanbul’daki istihdamı ağır bir biçimde vurmuş durumda.
İç talebin ve ihracatın yanı sıra dışarıdan gelen yıllık
[