ERİNÇ YELDAN: TÜRKİYE İŞGÜCÜ PİYASA(LARI)NIN GÖRÜNÜMÜ (20. 05. 2020)

190

Geçen haftaki yazımızda TÜİK’in son güncel istatistiklerinden yola çıkarak işgücü verilerini tartışmış ve
işgücü piyasalarında istihdamın son iki senedir düzenli olarak gerilemekte olduğu
tespitimizi paylaşmış idik. Dolayısıyla, Covid-19 salgınının tetiklediği mevcut kriz, aslında neredeyse yirmi yıldır uygulanmakta olan dış borçlanmaya dayalı, spekülatif-büyüme tercihlerinin sonucu olarak,
ulusal ekonominin istihdam yaratma kapasitesinin tahrip edildiği
bir ortamda yaşanmaktadır.

Böylesi bir ortamda, işsizlik baskısını azaltmak ve daha genel olarak salgının tüm ulusal ekonomiye olan olumsuz etkilerini göğüsleyebilmek için sürdürülebilecek istihdam artırıcı politikaların da etkinliği sınırlı olmaktadır.
Ancak burada gözden kaçırılmaması gereken önemli bir anahtar gözlem, kriz sürecinin etkilerinin farklı işgücü biçimlerinde, farklı biçimlerde gerçekleşmekte olduğudur. Ulusal ekonomide
tekil bir ortalama işgücü piyasası
değil, farklı özelliklere sahip,
parçalanmış işgücü piyasalarının
varlığı söz konusudur. (Dolayısıyla, yazımızın başlığında geçen
çoğul eki, bu gerçeği vurgulamak maksadıyla kullanılmıştır).
Eğitim ve cinsiyet bazında
parçalanmış işgücü piyasaları

Bu parçalı görünümün ardındaki iki ana mekanizma
eğitim ve cinsiyete
dayalı yapısal nitelikli sorunlar olarak gözlenmektedir. Türkiye’de ortalama
açık işsizlik
oranı yüzde 13. 6 olup, bu oran kadın işgücünde yüzde 15. 6; genç nüfusta yüzde 24. 4; tarım dışı genç kadınlarda ise yüzde 30. 3 olarak açıklanmıştır. Burada ilginç olan bir başka gözlem, eğitim süresinin iş bulma sürecinde genellikle olumlu bir etken olmadığıdır. örneğin TÜİK verilerinde,
yükseköğrenimini tamamlamış kadın işgücü
içerisinde işsizlik oranı yüzde 16. 1 ile ülke ortalamasının çok üstüne çıkmaktadır. Dahası bu oran
erkek işgücünde
yüzde 8. 9’dur. Üniversite mezunu kadın işsizlik oranı -Covid19 krizi tehdidinden bağımsız olarak- erkeklere göre iki misli düzeyinde seyretmektedir. Aşağıdaki ilk grafik bu gerçeği sergilemektedir.



Kaynak: TÜİK, İşgücü İstatistikleri
Sorunun bir de eğitim sürecinde olmama boyutu var, kuşkusuz. TÜİK istatistiklerinde 15 – 24 yaş grubunda yer alan ancak
“Ne Eğitimde Ne İstihdamda Olan”

kişilerin oranı kadın ve erkek nüfusta neredeyse iki misline yaklaşan fırsat eşitsizliklerinin boyutlarını sergiliyor. Şubat itibarıyla kadınlarda yüzde 34. 3, erkeklerde yüzde 19. 3 olarak farklılaşan
ne eğitimde ne istihdamda olan
atıl işgücünün cinsiyet farklılıkları ikinci şekilde çizilmekte.


Kaynak: TÜİK, İşgücü İstatistikleri
Böylesi bir süreçten sonra, daha yüksek yaş gruplarına gelindiğinde aradaki farklılığın artması kaçınılmaz. Nitekim, 25-29 yaş grubuna baktığımızda, artık
ne eğitimde ne istihdamda olan
atıl işgücünün kadınlarda yüzde 55. 7; erkeklerde ise yüzde 21. 7 olarak gerçekleştiğini görüyoruz. Bu yaş grubu sonrasında kadın emeği, işgücü piyasalarından artık çekilmiş olmakta.
Parçalı yapı sadece işgücüne özgü değil
İşgücü piyasalarının parçalanmış ve farklı biçimlerde gerçekleşmiş eşitsiz yapısı son tahlilde sadece işgücünün özgül niteliklerine bağlı değil. Bu olgu aynı zamanda
sermayenin parçalanmış yapısının
da doğal bir uzantısı. Kapitalizm, bir yandan ulus-ötesi devasa şirketlerin küresel ölçekte tahakkümünü pekiştirir, küresel değer zincirlerini kendi stratejik çıkarları doğrultusunda yönlendirirken, bir yandan da bu sisteme sıkı sıkıya bağımlı
taşeron, enformel, alt-işveren
ilişkilerine dayalı yarı-uluslararası, yarı-yerel sermaye biçimlerini de yaratmakta ve sürdürmekte.

Dolayısıyla,
işgücü piyasaları parçalı ve eşitsiz;
zira onu metalaştırmış ve ücretli emek konumuna sürüklemiş olan
sermaye de parçalı ve eşitsiz. Bu gözlemlerden hareketle savunulması gereken politikalar da sadece iş yaratmayı ve emekçinin eğitimini çok aşıyor; emeğin metalaştırılmaktan çıkarılması amacını güden ve sistemin dışına çıkışı hedefleyen tasarımlar ile birleşiyor.
***
Tüm okurlarımın, aydınların, gençlerimizin bağımsız, laik ve demokratik Türkiye özlemi mücadelesinin ateşlendiği 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı’nı kutluyorum.
20 MAYIS 2020 – CUMHURİYET