BÜLENT FALAKAOĞLU: TÜRKİYE PANDEMİDE NORMALLEŞMEYE HAZIR MI’ TABLOYA BAK RİSKİ GÖR (11. 05. 2020)

224

Koronavirüsle mücadele kapsamındaki 4 aşamalı ‘normalleşme planı’nda birinci aşama bugün başlıyor.
öncesinde sürecin iyi yönetildiği, başarılı bir dönem geçirildiği kanısı yaygın. Muhalefete, “çıksınlar yiğidin hakkını teslim etsinler. Başarıyı takdir etsinler” çağrısı yapan da.
Oysa. . .
Bir yerinden bakınca başarı. . .
Bir yerinden bakınca çöküntü. . .
Baktığın yere göre değişebilecek bir tablo ile karşı karşıyayız.
öyleyse ne peşinen ‘takdirname’ vermek doğru ne de ‘kırıklarla’ dolu bir karne verip kenara çekilmek.
Sağlık Bakanı’nın “Performansı beğenilen” liderler dizilişinde ilk sıraya yerleşmiş olmasına aldanıp rahatça hareket edebilecek durumda değiliz zira!
‘Normalleşme’ döneminde riski en aza indirmenin ilk adımlarından biri şu olmalı: Bundan önceki sürece gerçekçi ve bütünlüklü bakıp ders çıkarmak.
BAŞARI KISTASI: YAYILMASINI DURDURAMADIK AMA AZ öLDüK
Türkiye’de yaklaşık 3 bin 800 kişi virüs nedeniyle hayatını kaybetti.
Binlerce çocuk yetim kalmış, binlerce ailenin canı yanmış, binlerce ailenin canı gitmiş!
Neye göre az?
İtalya, İspanya, İngiltere ve ABD’ye göre. . .
Bu ülkelerde ölüm sayıları on binlerle ifade edilirken Türkiye’de bu oranın binlerle ifade ediliyor olması iyi görülüyor.
Herhangi bir ülkede ölümlerin az olması şu üç koşula bağlanıyor: Etkili önlem, sağlık sisteminin iyi işlemesi ve
nüfusun genç olması.
üçüncü madde (genç nüfus) ister istemez şu soruyu gündeme getiriyor: ‘Başarıdan’ söz edebilmek için nüfusları çok yaşlı ülkelerle değil de, Türkiye’yi demografik açıdan kendisine benzeyen ülkelerle kıyaslamak gerekmez mi?
Avrupa Birliği İstatistik Ofisinin verilerine göre. . .
Avrupa’daki yaşlı nüfus ortalaması yüzde 20.
Türkiye’de yaşlı nüfus oranı ise yüzde 8. 8. Avrupa ortalamasının çok altında. Türkiye bu oran ile 41 Avrupa ülkesi içerisinde 40’ıncı sırada yer alıyor.
ölümlerin fazla olduğu İtalya’da bu oran yüzde 22 ile ortalamanın üzerinde. Nüfus üzerinden bir kıyaslama yaptığımızda karşımıza hiç de başarılı bir tablo çıkmıyor. O tabloya geçmeden önce vurgulayalım ki; Türkiye salgının en fazla yayıldığı ülkelerden birisi. Vaka sayısı bakımından dünyanın ilk 9 ülkesi içerisinde
[özetliyor
:
Bir; Türkiye’de hastalığın kümelendiği yaş aralığı 20 ve 40 yaş arası. Bu yaş grubu salgını hafif ve belirtisiz geçiriyor. Bu şekilde geçirenlere test yapılsaydı vaka sayısı artacaktı.
İki; Test yapılsa bile kişinin testte virüsü negatif verme oranı oldukça yüksek. (Türk Tabipleri Birliği Covid-19 İzleme Grubu üyesi Prof. Kayıhan Pala şu bilgiyi[

Grafik: EvrenselBu tablonun arka yüzünde başka bir gerçek daha var. Ülkemizde 60 yaşından önce koronavirüsten ölenlerin oranı Avrupa’dan katbekat fazla. Kimi hesaplamalara göre
Bu oran Avrupa’dan 4, dünya ortalamasından 9 kat
[
özetlediği gibi
. . .
“Sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesine karşı yıllarca, başta SES, sağlık meslek odaları, çeşitli siyasi parti ve kitle örgütleri olarak mücadele verdik. Bugün başta Sağlık Bakanı ve yöneticiler, sağlık hizmetlerinin sunumunun ve sağlık çalışanlarının donanımının birçok ülkeye göre iyi durumda olduğunu söylüyorlar. Bahsi geçen ‘Verili durumdaki sağlık hizmetlerinin sunumu’ yıllarca verilen mücadeleler sonucunda elde kalandır”.
Yani AKP’nin sağlıkta liberalleşmeyi tümüyle başaramamasının getirdiği bir başarı yaşıyoruz!
Tıp fakültesi hastanelerinin, iktidarın üvey evlat muamelesine rağmen ayakta kalmış olmasına borçlu olduğumuz bir başarı hikayesi.
İktidarın üniversite hastanelerini etkisizleştirmek için yaptıklarına, Cerrahpaşa’yı bölmesine rağmen direnen üniversitenin başarısına tanık oluyoruz.
EN YETERSİZ EKONOMİK PAKET!
Kapatılan işyerleri, işten atmalar, ücretsiz izne göndermeler. . . Derken. . . İşsizler ordusuna yeni 5 milyon eklendi. İşsizlik yüzde 30’a dayandı.
Bir kısmı maalesef işe dönemeyecek. Yüzde 25’lerden pandemi sürecinde yüzde 40’lara dayanan genç işsizliğin bu yılı yüzde 30’larda kapatması bekleniyor.
Buna karşın ülkeler, ağırlıklı olarak şirket destekleri olsa da, trilyon dolarlık kurtarma paketleri açıklarken Türkiye sadece ve sadece 15 milyar dolarlık yardım paketi oluşturdu.
çoğu faiziyle birlikte alacak ertelemesi.
Vatandaşa doğrudan verilecek destek şöyle. . .
Yaklaşık 4. 3 milyon haneye verilen 1000’er lira…
ücretsiz izne çıkarılanlara 1177 lira aylık.
Maaşı 1500 liranın altında olan 650 bin emeklinin maaşının 1500 liraya çıkarılması… öğretmenlere ek ders.
Sağlık çalışanlarına performans ödemeleri…
Hepsinin toplamı 1 milyar dolar.
Capital Economics tarafından hazırlanan aşağıdaki tablonun gösterdiği gibi Türkiye’nin açıkladığı paketin milli gelire oranı diğer ülkelerin oldukça gerisinde. Sadece Almanya, Amerika gibi büyük ekonomilerin değil, kendi klasmanında yer alan ülkelerin bile çok gerisinde.



Grafik: Evrensel, Veri:Capital Economics
GEçMİŞ TUTUM GELECEĞE REFERANS VERMİYOR.
Salgının başlarında, uzunca süre iktidar Türkiye’de hiç vaka olmadığını iddia etti. Hatta bu iddialara kuşkuyla bakan insanları hedef gösterdi. Sonra bu stratejinin uzun süre sürdürülemeyeceği anlaşılınca uyarıları gecikmeli de olsa hayata geçirdi.
Karantina uygulaması gecikmeli geldi.
Sınırları kapatmak, uçuşları durdurmak, iş kollarını paydos etmek hep sonradan geldi. Sokağa çıkma yasağı yaşlı ve gençler için nice sonra geldi. Geriye kalanlar için sokağa çıkma zaman zaman uygulandı. İlk uygulama tarihi 10 Nisan’da skandal yaşandı.
Koronavirüsün kontrollü yayılımı sağlandı.
Sürü bağışıklığı yöntemi uygulandı.
Sonuçta başarılı sayılan iki tablo çıktı: Sağlık sistemi çökmedi ve yaşlı Avrupa’ya ve ABD’ye göre daha az insani kayıp verildi.
Şimdi buradan hareketle. . .
Normalleşmede tehlike bir:
Genç nüfusun varlığı ölümün azlığını azaltsa da normalleşme sürecinde tehlike. Bu virüsü kapanların yüzde 30’u hiçbir belirti göstermeden, yüzde 55’i hafif belirtilerle süreci atlatıyor (Dr. Serdar Savaş). Nerede ne kadar vakanın olduğu bilinmiyor. 4 milyon Suriyeli mültecinin kaç tanesi virüslü, meçhul!
Gençlerin en çok öldüğü ülkelerden birinde normalleşme de tehlike barındırıyor.
Normalleşmede tehlike iki:
Baştan beri işçilere sürü bağışıklığı uygulandı. Sendikaların verilerine göre yüzlerce işçi öldü. Her gün yenileri ekleniyor. Şimdi yeterli ekonomik destek paketi hazırlanmadığı için esnaf işyerini açmak için can atıyor. Düğün salonları 1-1. 5 metre uzunluktaki sopalarla (Ne kadar mümkünse) halay çektireceğini söylüyor. Kulüplerden pozitif vaka haberleri geliyor. Hükümetin ekonomik destek vermemesi risk iştahını kabartıyor.
Normalleşmede tehlike üç:
Halka ne olup biteceğini anlatmak, danışmak, fikir almak iktidarın tarzı değil. Uyarılar ancak tehlike büyüyünce dikkate alınıyor. İlk başlangıçta Bilim Kurulunun önerileri dikkate alınmış olsaydı, bugünkü noktadan da iyi durumda olunacağı
açık. Normalleşme sürecinde aynı tutumun süreceği anlaşılıyor.
Tek başına sağlık kurtarmaz:
Erken ve doğru tedavi, Bilim Kurulunun doğru tedavi yöntemi kullanması, yoğun bakım yatak sayısının fazlalılığı gibi etkenler de bu sürece elbette olumlu katkı sundu. Fakat asıl başarı sağlık personeli ve kamusal sağlık birikiminin iktidara rağmen hâlâ iyi olması.
[