AZİZ ÇELİK: SALGIN 7,5 MİLYON YENİ İŞSİZ YARATABİLİR! (27. 04. 2020)

237

Covid-19 döneminde toplam dar tanımlı işsiz sayısı 12 milyon civarına ulaşabilir. Geniş tanımlı işsiz sayısının ise 15 milyonu aşması olası görünüyor



Covid-19’un ne düzeyde bir işsizlik yaratacağı, istihdamda ne kadar düşüş yaşanacağı gerek işçiler gerekse ülke açısından en önemli sorunlardan biri. Talepteki düşüşün ve Covid-19 nedeniyle alınan önlemlerin yüz binlerce işyerinin durmasına, dolayısıyla iş ve istihdam kaybına yol açtığı, işçiler açısından işsizlik ve gelir kaybı yarattığı biliniyor.
Bu konuda çeşitli tahminler yürütülüyor. Ancak
verilerin sınırlı olması ve yöntemsel sorunlar nedeniyle Covid-19 döneminin işsizlik ve istihdam üzerindeki etkilerini ölçmek önemli zorluklar taşıyor.
13 Nisan 2020 tarihli BirGün yazımda da vurguladığım gibi, TÜİK’in kullandığı mevcut işsizlik hesaplama yöntemi ile Covid-19’un yaratacağı işsizliğin ve istihdam kaybının ölçülmesi mümkün değil.
COVID-19 İŞSİZLİĞİNİ öLçMENİN ZORLUKLARI
Ancak TÜİK’in standart parametrelerine bağlı kalmadan elimizdeki bazı öncü göstergelerden hareketle Covid-19 kaynaklı işsizlik ve istihdam kaybını ana hatlarıyla tahmin etmek mümkün görünüyor. Mart ayı işsizlik sigortası ödeneği başvurularının sınırlı kalması ve 17 Nisan 2020’den itibaren üç ay süreyle işten çıkarma yasağı uygulanacak olması nedeniyle işçilerin önemli bir bölümünün
kısa çalışma ödeneği
ve ücretsiz izin ödeneği (nakdi ücret desteği: 1. 168 TL) kullanacağı anlaşılıyor. Bu kapsamdaki işçiler TÜİK’e göre olarak işsiz sayılmıyor.
Bilindiği gibi
TÜİK’in
standart işsizlik hesaplaması, referans (anket) haftasından önceki
son dört hafta içinde iş arama kanallarından herhangi birini kullananları ve 15 gün içinde çalışamaya hazır olanları
işsiz kabul ediyor. Ücretli olarak çalışıp çeşitli nedenlerle anket döneminde işlerinin başında bulunmayanlar, üç aydan kısa süre içinde işlerinin başına geri döneceklerse veya işten uzak kaldıkları süre içinde ücretlerinin en az yüzde 50 ve daha fazlasını almaya devam ediyorsa istihdamda kabul ediliyor. Bu durumda
kısa çalışma ve ücretsiz izin kapsamında olanların ezici çoğunluğu anketlerde istihdam halinde gözükebilir.
İşte tam bu noktada geniş tanımlı işsizlik hesaplama yöntemiyle Covid-19 döneminin işsizliğini hesaplamak en makul yol olarak görünüyor.
Geniş tanımlı işsizlik hesaplamasında standart işsizliğe ilave olarak
Covid-19 nedeniyle istihdam başında olmayanları, iş aramayıp çalışmaya hazır olanları, mevsimlik çalışma nedeniyle istihdamda olmayanları ve zamana bağlı eksik çalışanları
da hesaba katmak gerekir. Ocak 2020 itibariyle resmi işsiz sayısı
4 milyon 362 bin
iken, DİSK-AR tarafından hesaplanan geniş tanımlı işsiz sayısı
7 milyon 960 bindir.
COVID-19 İŞSİZLİĞİ NASIL TAHMİN EDİLEBİLİR?
Covid-19’un yarattığı işsizliği hesaplamak için standart unsurların yanında bu döneme özgü yeni unsurları da dikkate almak gerekir.
Kısa çalışma ödeneği kapsamındaki başvuruların kapsadığı işçi sayısı
3 milyon 40 bin
i aştı. Bu başvurulara son üç yılda 450 günden az çalışması olanlar dahil değil. Onlar kısa çalışma ödeneğinden yararlanamıyor. Kısa çalışma ödeneği dikkate alınacak önemli ölçütlerden biridir.
Mart ayı içinde işsizlik sigortası başvurusu
221 bin
olarak gerçekleşti. Kayıt dışı çalışıp işsiz kalanlar ile işsizlik sigortasından yararlanma koşulu olan son üç yılda 600 gün çalışma koşulunu yerine getiremeyen sigortalı işçiler bu sayıya dahil değil.
65 yaş üstü ve 15-17 yaş arası sokağa çıkma yasağı kapsamındaki istihdam ise 1,4 milyonun üzerindedir. Kronik hastalığı olup evden çıkamayanlar bu sayıya dahil değil.
öte yandan 4,8 milyon tarım dışı (kentsel) kayıt dışı çalışanın önemli bir bölümünün Covid-19 nedeniyle işsiz kaldığını tahmin etmek zor değil.
Bu verilerden hareketle Covid-19’un işsizlik etkisini yaklaşık olarak tahmin etmek mümkün görünüyor. Ancak bu tahminde kullanılan bazı sayıların varsayım olduğunu, daha az veya çok olabileceğini unutmamak lazım.
Covid-19 öncesi ve sonrasının işsizlik artışı ve istihdam kaybını tahminen ve yaklaşık olarak aşağıdaki gibi hesaplamak mümkün:
A-Covid-19
öncesi işsizlik (Ocak 2020 TÜİK verileri)

Standart işsizlik:
4 milyon 362 bin.

Geniş tanımlı işsizlik (standart işsizlik + iş arayıp çalışma hazır olanlar + mevsimlik çalışanlar + zamana bağlı eksik istihdam):
7 milyon 960 bin
B-Covid-19
sonrası işsizlik ve istihdam kaybı

Kısa çalışma ödeneği başvurusu:
3 milyon 40 bin
65+ ve 15-17 yaş arası evde kalan çalışanlar:
1 milyon 400 bin

Mart 2020’de işsizlik sigortası başvurusu yapanlar:
230 bin

Mart 2020’de işsiz kalıp işsizlik sigortası başvurusu yapamayan
tahmini
kayıtlı işçiler (başvuranların yüzde 50’si):
115 bin
ücretsiz izin ödeneği başvuru
tahmini
(kısa çalışma başvurusunun yüzde 50’si):
1,5 milyon
Kentlerdeki 4,8 milyon kayıtdışı çalışanın yüzde 25’inin işsiz kaldığı tahmini:
1,2 milyon.
Covid-19 sonrası işsiz artışı, istihdam azalması tahmini: Yaklaşık 7,5 milyon

C-Covid-19
Dönemi Toplam İşsizlik Tahminleri (A+B):

Resmi işsizlik (4,3 milyon) + Covid-19 işsizliği (7,5 milyon)
=12 milyon

Geniş tanımlı işsizlik (7,9 milyon) +Covid-19 işsizliği (7,5)
= 15,5 milyon

Covid-19 döneminde ortaya çıkacak işsizlik, yeni işsiz sayısı veya istihdam kaybının 7,5 milyon civarında olacağını söylemek mümkün. Bu sayı mevcut 4,3 milyon resmi işsizliğin üzerine gelecek yeni işsiz sayısıdır. Dolayısıyla
Covid-19 döneminde, toplam dar tanımlı işsiz sayısı 12 milyon civarına ulaşabilir. Geniş tanımlı işsiz sayısının ise 15 milyonu aşması olası görünüyor.
Kuşkusuz bunlar tahmin olup kesin veriler tabloyu daha net gösterecektir. Bu noktada
TÜİK’e önemli bir görev düşüyor.
TÜİK’in Hane Halkı İşgücü Araştırması anket sorularına mutlaka Covid-19 etkisini ölçecek yeni sorular eklemesi gerekiyor.
Tablo iç açıcı görünmüyor. Temennimiz işsizlik ve istihdamın bu sayılara ulaşmaması. Ancak iyimser olmak için pek fazla neden yok. Ne yazık ki Covid-19 döneminde mevcut işsiz sayılarının iki ila üç katına çıkabileceğini öngörmek ve buna uygun önlemler almak gerekiyor. özellikle
yaşanan iş ve gelir kaybını telafi edecek kamusal politikaların, sosyal politikaların ve ücret desteğinin devreye sokulması gerekiyor.
İşini kaybedenlere gerekli gelir desteğinin sağlanmaması ekonomideki durgunluğu daha da artıracaktır. Ülkeyi 40 yıldır esir alan
neoliberal dogmaların
terk edilmesi gerekiyor.
Kayıtlı çalışan işçiler için İşsizlik Sigortası Fonu’nun etkin biçimde kullanılması, kayıtsız çalışıp işinden olanlar ve yeterli gelire sahip olmayanlar için ise oldukça geç kalınan
aile sigortası
uygulamasının devreye sokulması gerekiyor. Böylece geliri asgari ücretin altın düşenlere en az bu düzeyde düzenli ve
hak temelli bir gelir desteği (aile sigortası)
sağlanabilir. Yoksa Covid-19’un yarattığı iş ve gelir kaybı, başta işçiler olmak üzere toplumun yoksul sınıflarının daha da yoksullaşmasına yol açacak ve gelir eşitsizliğini daha da artıracaktır.
27 NİSAN 2020 – BİRGÜN