ALİ RIZA GÜNGEN: BU POLİTİKAYLA IMF KAPISINA GİDİLİR Mİ’ (17. 04. 2020)

188

Devlet bankalarının birkaç milyar dolarlık satışlarıyla piyasaya müdahalelerini sürdürmek, Merkez Bankası ile bankalar arasında kurulan devridaim makinasını korumak, parasal genişlemeyi birkaç teknokrat ve siyasetçinin uygun gördüğü zaman ve biçimde yapmak örneğin bir stand-by anlaşması altında gerçekleşemez. Türkiye’de siyaset yapıcıların krize sürüklenirken de, kriz yönetirken de çok faydalandığı çeşitli bilanço dışı politikalar bu halleriyle sürdürülemezler.
Türkiye’nin yakın dönemde IMF ile ilgili tercihlerini ve tekrar alevlenen IMF tartışmasını birkaç nokta üzerinden aktaracağım. öncelikle “bu” politika ile ne kast ettiğimi açıklayayım. Türkiye’de ekonomi yönetimi alanında riskli uygulamaları iyi ifade edecek bir terimin “bilanço dışı politika yapımı” olduğunu düşünüyorum. İlk başta üstlenilen maliyetin, toplumsallaştırılan riskin boyutunun takip edilemediği bir tarz karşımızdaki. Zaman içinde olayların seyrine bağlı olarak maliyet şekilleniyor.
örneğin, Türkiye’de devlet bankalarının kredi kampanyalarında ne kadar gelir kaybı yaşayacakları önceden bilinemiyor. Türkiye’de iyi bilinen kamu özel işbirliklerinin yükü, ya da Merkez Bankası’nın bilanço dışı yükümlülük biriktirmesi bu kapsamda değerlendirilebilir. Bu tarz, teknokratik bir özellik sergiliyor, ancak otoriter piyasacılığın fıtratında yer alıyor.
Bilanço dışı politika yapımı kriz koşullarında sorunları ötelerken ağırlaştırabiliyor. Pandeminin katkısıyla Türk Lirası 2020’de ABD doları karşısında yüzde 14 değer kaybetti, CDS primi 2008 seviyesine yükseldi. Daha önce IMF’ye dudak bükülmesini sağlayan şaşırtıcı önlemler, bugünlerde ne kadar işe yarayabilir bilinmiyor. Peki, mevcut durum IMF’ye gidileceğini mi gösteriyor? önemli sorular üzerinden bakalım.
TüRKİYE 2018-19 KRİZİNDE IMF’YE NEDEN GİTMEDİ?
Türkiye’de güçlü bir IMF partisi mevcut. Temsilcileri 2018’de kur atakları yoğunlaşırken şu yaklaşımı
[
yöneldi. Ekonomik daralma, finansman ihtiyacının azalmasına vesile oldu. Kaynağı bilinmeyen (net hata noksan kaleminde takip edilen) 20 milyar dolarlık giriş 2018’de ekonomiye hayat verdi.
IMF’nin koşulları ve dayatmaları Türkiye’de kısa vadede daha sert çöküşe neden olabilirdi. Bunu bilemeyiz. IMF programlarının siyasal bedelinin ağırlığı bir tercihin arkasındaki başka etkendi, bunu biliyoruz. Her ne kadar bir gün söylediğinin tam tersini ertesi gün söyleyebilen devlet seçkinlerine alışkın olsak da, yıllar boyunca IMF’ye borç vermekle övünen bir yönetim, kuru kontrol altında tutabilir gibi olduğunda defter kapandı.
IMF NE KADAR DESTEK SUNABİLİR?
Bugün elbette durum farklı. On yıllardır liberallerin en büyük günah saydığı, devlet harcamalarının doğrudan merkez bankaları kaynakları ile karşılanması artık sıradan bir uygulamaya dönüşüyor. Finansal disipline büyük bir çizik atan para yaratımı ve parasal genişleme, üstelik daha önce görülmedik ölçülerde gerçekleşiyor.
Bu koşullarda
[

fona destek başvurusunda bulunduğunu açıkladı. Bu sayı küresel felaketin boyutlarına işaret ediyor. IMF’nin Felaketlerden Korunma ve Yardım Fonu,
[
için düşük faizli kredilere ayrılmış. Küresel krizin ardı arkasına borç krizlerine yol açması beklendiği için kapasitenin yeterli olmadığı düşünülüyor ve ek likidite imkanları tasarlanıyor. örneğin, güçlü göstergelere sahip ülkelerin kullanabileceği belirtilen
[

“gelişmekte olan ülkeler”in finansman sorunları nedeniyle acil durum fonlarının aylar değil, haftalar içinde erişilebilir olacağını belirtti. Ancak Türkiye, piyasa kalemşorlarının ve liberal iktisatçıların arzuladığı biçimde destek alabilir mi sorusunun cevabı olumsuz görünüyor. Türkiye IMF’deki
[
faydalanabiliyor. Ayrıca bir stand-by anlaşması
[

, bu ülkelerde otoriter rejimler ve askeri diktatörlüklerin 49 kez IMF anlaşması yaptığını gösteriyor. Daha yakın tarihlere gelelim; Mübarek diktatörlüğünü[

yapmanın uygun olacağını belirtirken, fonu işaret etmekten kaçındılar. Elbette,
[
devridaim makinasını korumak
, parasal
[takas limitlerini

özkaynaklarının yüzde 1’ine indirmesi ile görüldüğü üzere sermaye kontrollerini genişletmeye başlayan, halen elindekileri kuru tutmak için kullanan Erdoğan yönetimi, IMF’siz devam etmek için uğraşıyor. Ancak alaturka parasal genişlemeden,
[