MUSTAFA SÖNMEZ: COVİD-19 SONRASI DÜNYA: İHTİMALLER (29. 03. 2020)

187

Korona virüsünün dünyayı yeni bir yol ayrımına getirdiğini artık kimse inkar edemiyor. Son 3 ayda çin’den başlayıp tüm dünyaya yayılan virüsün bir salgına dönüşmesinde, dünyanın gerçekten bir “küresel köy”e dönüşmüş olması etkili oldu. 1980, özellikle de duvarın yıkılışı ile 1990 sonrası dünya kapitalizmi, dünya coğrafyasının tüm hücrelerine yayıldı. Mal ve sermaye akışı dünyanın tüm kılcal damarlarına kadar sızdı. Küresel kapitalizmin etki alanı dışında -neredeyse- bir yer kalmadı. Mal ve sermaye akışına kısmen işgücü akışı da eşlik etti; en azından mal üretimini, sermaye dolaşımını yürütmek üzere daha çok insan gücü kırlardan da
boşalarak dünyanın işgücü piyasasına çıktı. Uluslararası çalışma örgütü[
mal ve hizmet üreten dünya, zınk diye durdu.
Dış ve iç talebin hem de arz ve tedarik zincirlerinin aynı anda tüm dünyada durması, ilk kez yaşanıyor. Bu, 2008-2009 finansal krizinde bile olmadı. O krizde tüm dünya bu ölçüde sarsılmadı, bazı ülkeler (çin misal) daha hızlı toparlanıp dünya kapitalizminin tamamının suyun yüzüne çıkmasını biraz olsun kolaylaştırdılar.
Salgının yol açtığı bu “ani duruşa”, ABD dahil hiçbir ülke finansal olarak uzun süre dayanamaz. ABD ve Avro alanı, yani rezerv para sahibi ülkelerin bir süre para ve maliye politikaları ile süreci yönetme şansları daha çok. Diğer orta ve alt gelir grubu ülkeler ise bulundukları ekonomik koşulların belirlediği “bağışıklık gücü” ile orantılı olarak süreci yönetme imkânı ya da imkânsızlıklarıyla baş başalar.
Salgının süresiSalgın ne kadar sürer, can ve mal kaybı ne olur, sorusu en popüler soru. Bu konuda yine en popüler cevap, eğrilerle anlatılıyor. Burada iki çan eğrisi var. Birincisi, can kaybını pek önemsemeyen, sağlık tesis kapasitesini de zorlamayı göze almayan, örtülü bir biçimde “ölen ölür kalan sağlar bizimdir” diyor. Bu
tercih, verilecek ne kurban varsa onu verip ekonomide bir an önce yeniden normale dönmeyi umuyor.
İkinci yol, can kaybını önemsiyor, sağlık sisteminin çökmemesi için didiniyor, bunun için sosyal mesafelenmeyi önemsiyor, o nedenle, uzun zaman alsa da eve kapanmayı öneriyor. Bu, ekonomik olarak resesyonun uzamasını göze alma tercihi aslında.


222px; 260px; Kuşkusuz, pratikte ülkeler, bu iki tercihten katıksız biçimde birine yönelmiyorlar.
Bu iki ana tercihin birçok karışımı, eldeki imkânlara, alınan sonuçlara , halkın tepkilerine göre deneniyor. örneğin İngiltere, başlangıçta, “sürü bağışıklığı” denen, virüse meydan okuyan birinci tercihin katı uygulayıcısı olarak ortaya çıktı ama sonuçları görünce hızla geri dönüş yaptı. (Bunun değişik versiyonları ve olası sonuçlarını
[

bunun ilk sinyalini verdi ve “çarenin sorunun kendisinden daha kötü olmasına izin vermeyeceklerini” Twitter’dan yazdı. Yine de bu, ABD’deki bu seçim yılında söylendiği kadar kolay olmayabilir, çünkü başa geleni çeken sonuçta, “seçmen”, yani halk. Politikacı, seçmeni göz ardı eden tercihleri kolay alamaz. Alırsa da bedel ödemeyi de göze almak zorunda. Türkiye’de de öyle olmuyor mu? Halkın öfkesi yükseldikçe testler artmaya, gerçeklik ortaya çıkmaya, kısmi sosyal mesafeleşme uygulanmaya başlamadı mı?
Devrileni doğrultmakCOVID’19, dünyalılar için ne zaman tehdit olmaktan çıkacak, bunu bilmiyoruz. Herkesin sağlığına kavuşması için, mümkün olan en kısa zamanda demek gerek. Bu dileği küresel kapitalizm de paylaşır ama insani nedenlerden değil, stop eden kâr ve sermaye birikimi çarkını yeniden döndürecek işgücü, emeği ve tüketimi ile hayata dönsün diye. Acaba hayat 2019 sonu, yani virüsün sahne almasından öncesine dönecek mi?
Bugün için öncelikli çaba, eğilim (ihtimal), devrilen küresel kapitalizm treninin katarlarını yeniden raylara koymak ve bu paradigma ile devam etmek için. ABD’den başlamak üzere, tüm ülkeler bunun için bir
[

1 trilyon dolarlık kredi ile itfaiye ekibinde yerini aldığını duyurdu.
ABD’nin FED aracılığıyla uyguladığı genişlemeci para politikaları yaşanan paniği pek yatıştırmazken 2 trilyon dolarlık mali genişleme, heyecan yarattı ve borsa düşüşleri yavaşladı. Trump’ın bu paketinde düşük gelirli Amerikalıya ayda
[

ile korumaya aldığı ifade ediliyor. Avrupa’nın da gerektiğinde ABD ile paslaşarak dolar likiditesi ihtiyacını karşılayabilmesi bekleniyor. ABD, AB, İngiltere, Japonya gibi ülkeler genişlemeci para ve maliye politikalarını uygulama gücüne sahipken, bu konuda sırt sırta vermeye yatkın iken,
çevre ekonomilerin durumu kırılganlık derecelerine ve bu merkez ile olan ilişkilerine göre şekillenecek. Ama sonuçta, bu tufanda merkezden hem destek hem para çekmede en dezavantajlı olanların Türkiye, Arjantin, G. Afrika, kısmen de Hindistan olduğundan söz edilebilir.
[kck]strongDevlet sahnede[kck]/strongCovid19 tufanı karşısında, küresel kapitalizmin tüm bileşenlerinin ilk elde yaptığı, devletlerinin genişlemeci para ve maliye politikaları uygulamaları. Bunlardan özellikle kamu harcamaları içeren devasa maliye önlemleri, hepsinin bütçe açığını büyütecek. Bunlardan bazılarının bütçe açığı zaten büyük. 2019’da
[

Mart başında dünya ekonomisinin 2019’daki yüzde2. 9 büyümesinin 2020 için yüzde2,4’e düşeceğini belirtmişti. O tahmin çabuk kadük oldu. Büyük bankaların ortak kuruluşu
[

yoksullaşma ile el ele gidecektir.
2019’da çin’de yüzde 3,8, gelişmiş ülke ortalaması olarak yüzde 4,8, Avro alanında yüzde 7,5 olan işsizliğin 2020’de çift haneli sayılara ulaşması şaşırtıcı olmayacaktır.
Krizin, özellikle petrol-hammadde ihracına bağımlı ülkeler ile Türkiye gibi birçok yönden kırılgan ülkelerde etkisi daha ağır olacaktır.
Bütün bu büyük tahribat karşısında birçok şirket ve bankanın, sağlanan desteklere rağmen ayakta kalmaları, birçok sektörde toptan iş yapmanın zemini kalmayabilir. Bu, hem şirket-banka düzeyinde, hem de sektör düzeyinde ciddi bir eleme-ayıklanma gündeme getirebilir. Metalaşmış birçok mal ve hizmet üretimi talebini bulamadığı için rafa kalkabilir.
Birçokları için kamunun zorunlu kamulaştırmalara gideceğini söylemek mümkün. Nitekim daha şimdiden bunun hazırlıkları yapılıyor. Fransa devlet başkanı Macron’un şirketlere hitaben, dilerseniz sizi
[

kişi olan dünya istihdamından ne kadarı işsiz kalacaktır, bilinmez. Ama yaklaşık yüzde 10 dolayında olan dünya işsizliğinin birkaç puan artması bile korkunç bir sorun.
Küresel kapitalizme zorunlu
ara vermenin, Covid’19 öncesinin mülkiyet, üretim ve bölüşüm ilişkilerinde aynı adaletsizlikleri yeniden üretecek şekilde devam edip etmemesi ise bundan mağdur olan sınıfların buna izin verip vermemeleri,
tarih sahnesine çıkıp çıkmamasıyla ilgili. Hem ulusal hem uluslararası düzlemde emek sınıflarına bu konjonktürde kendi ütopyalarını gerçekleştirme, şartların zorlaştırdığı kâr ve sermaye birikimi düzeneği yerine, ihtiyaçlara göre üretim düzeneğini oluşturmanın, yeni bir eşitlikçi dünya inşasının fırsatı da yaratılmış durumda. Bu ihtimalin üstüne daha çok düşünmek, düşünmekten öte eyleme geçmenin yol haritasını ayrıca konuşmak gerekli.
29 MART 2020 – mustafasonmez. net