İHSAN ÇARALAN: YOZLAŞMA VE ÇÜRÜMÜŞLÜĞÜN DİBİNDE VERGİ KAÇIRMANIN YOL HARİTASI! (03. 02. 2020)

183

Son bir hafta içindeki tartışmalar sırasında gördük ki, Ankara’nın doğalgaz ihtiyacını karşılayan Torunlar Holding’e bağlı Başkentgaz’ın kasasından çıkan 8 milyon doların, ABD’de TüRKEN Vakfı’nın kasasına girişinin yol haritası basit bir “vergi kaçırma vakası” değildir.
Tersine, Başkentgaz’ın kasasından çıkan ve Kızılay’a bağışlandığı için tamamı vergiden düşülecek olana bu 8 milyar dolar, “Kızılay’a bağış” gibi gösterilmiştir. Ama, Kızılay’a yapılan bağış gerçekte 75 bin dolardır. Geri kalan miktar ise, Ensar Vakfı’na aktarılmıştır!
Sadece bu kadar da değil, Ensar Vakfı bu parayı, merkezi ABD olan Ensar ve TüRGEV’in ortak kuruluşu olan TüRKEN Vakfı’na aktarmıştır.

Gerekçe ise, akan suları durduracak bir gerekçedir: ABD’ye öğrenim için giden gençlerin ‘FETö’nün yurtlarında kalmaması için bir seçenek yaratmak!
KIZILAY TARTIŞMASININ
GüNDEME GET
İRDİĞİ SORULAR
Bu tartışma içinde; en başta yandaş sermaye ile yandaş cemaat ve tarikatlar ile onların yönetimindeki vakıfların nasıl iç içe çalıştığı, bunların böyle çalışabilmesi için yasaların arkasından dolanılmasına göz yumulduğu, Kızılay gibi siyasetin ve ideolojik çatışmaların dışında olması beklenen bir kurumun bile seferber edildiği açıkça ortaya çıkmıştır.
Nitekim bu tartışmayla birlikte;

-“Başkentgaz, Ensar’a yapacağı bağışı neden doğrudan değil de Kızılay üstünden yapmıştır?
– Bu yolla ne kadar vergi kaçırılmıştır?
– Kızılay neden böyle bir vergi kaçakçılığına alet olmuştur?
– Devletin Maarif Vakfı dururken, ‘FETö’ye karşı mücadele için neden TüRKEN vakfı devreye sokulmuştur?
– Kızılay böyle başka vergi kaçırma girişimlerine de alet olmuş mudur?
– Kızılay dışında, örneğin Yeşilay; çocuk Esirgeme kurumu,. . . gibi diğer benzer kamu kurumları da yandaş sermaye-yandaş vakıf ilişkisi içinde vergi kaçırmanın aleti olarak kullanılmakta mıdır?
– Vakıf sistemi hazinenin ve yerel yönetimlerin imkanlarının yandaş tarikat ve cemaatlerin yağmalanmasının bir yolu olarak mı kullanılmaktadır?” gibi sorular gündeme gelmiştir.
BAŞKENTGAZ-KIZILAY-ENSAR-TüRKEN VAKFI ZİNCİRİ ‘YOL HARİTASI’DIR!
Sorular daha da çoğaltılabilir. Ama bu soruların sonunda her ne kadar soru işareti varsa da gerçekte, soruların en önemlilerinin yanıtı içindedir.
çünkü, Kızılay Başkanı Kınık, “Vergi kaçırma başka vergiden kaçınma başka” diye artık kendisine yapışan klişe sözlerle yaptığını savunmuş ve “Bunun yasaların kendilerine tanıdığı imtiyaz” olduğunu açıkça söyleyerek, soruların karşılığını vermeyi kolaylaştırmıştır.
Kınık’ın sözlerini dikkate alarak burada şunu söyleyebiliriz: Demek ki Başkentgaz-Kızılay-Ensar-TüRKEN Vakfı zinciri, belki zaman, konusu firma adı,. . . değişse de ortak amaca giden “yol haritası”dır!
Yandaş firma önce bir Kızılay gibi bir kamu kuruluşuna bağış yapacak; bir miktar komisyon ödeyecek, bu bağışın hangi yandaş vakfa aktarılması gerektiğini de bildirecek. . . Böylece yandaş firma vergi ödemekten kurtulurken aynı zamanda kendi ideolojisi doğrultusunda faaliyet gösteren bir vakıf üstünde de ideolojisine hizmet ederek, bu dünyada siyasette öteki dünyada da kendisini “Sırat Köprüsü”nden geçirecek bir belgeyi de elde etmiş olacak!
Kızılay Başkanı Kınık’ın Kızılay’ın gelirlerini üç yıl içinde 40-50 milyon TL’den 3 küsur milyar TL gibi (60-65 kat gibi) normal gelişmelerle açıklanamayacak bir düzeye çıkarması, Kızılay’ın başka pek çok yandaş sermaye çevresiyle benzer ilişkiler içine girdiğini, bu yolu pek çok kez kullandığını göstermektedir.
Dahası, bu yaklaşımın Kınık’ın değil ama ülkeyi yöneten, yasaları koyan ve uygulamanın yasaya uygunluğunu denetleyen daha üst makamların da bilgisi ve ilgisi dahilinde olduğu da bu son tartışmalar içinde anlaşılmıştır.
çüRüMüŞĞüN VE YOZLAŞMANIN DİBİ!
Bir ülkede yolsuzluk, rüşvet, adam kayırma, yasaların boşluklarını istismar ederek haksız çıkar sağlama, keyfiliği kolaylaştıran yasal düzenlemeler yapmanın vakayi adiyeden olaylar haline gelmesi, tarihin en eski dönemlerinden beri o ülkedeki düzenin çürümesinin, yozlaşmasının kanıtlarıdır.
Yozlaşma ve çürümenin, Kızılay gibi, çürüme ve yozlaşmanın en son sirayet edeceği kuruma kadar gelmiş olması, sistemin içine sürüklendiği insani-ahlaki krizin derinliğini göstermektedir. çünkü Kızılay, sermaye siyaseti açısında da en son istismar edilecek kurumların içindedir. Ki bu yüzden, Kızılay’ın “vergi kaçırmak” gibi bir mecraya sürüklenmesi, bunun “Kızılay yönetimine verilmiş bir imtiyaz” oluğunun dünyanın gözü önünde açıkça savunulması;
– Kızılay’ın içine sürüklendiği mezbelenin derinliğini,
– Tek adam yönetiminin ekonomik, ideolojik ve politik amaçları ile tarikat-cemaatlerin de içinde olduğu “dindar nesiller yetiştirme” programının başarısı için kullanmayacağı hiçbir şeyin olmadığını,
– Mevcut sistemin çürüme yozlaşmada kat ettiği mesafeyi göstermektedir.

Bu yüzden de Kızılay etrafında olup bitenlerin işçi sınıfı ve halk tarafından anlaşılması büyük önem taşımaktadır.

3 ŞUBAT 2020 – EVRENSEL