MUSTAFA SÖNMEZ: GENÇ İŞSİZLİĞİ ÜRPERTİYOR (27. 12. 2018)

199

Yılın üçüncü çeyreğinde
[
endeksi yüzde 6 dolayında gerileme gösterirken
[

oldu. Eylül ayı işsizlik oranı yüzde 11,4’e çıktı. 2017’nin eylül ayında bu oran yüzde 10,6 idi. Aradan geçen bir yılda işsizler ordusuna 330 bin kişinin eklenerek sayının 3,8 milyona yaklaştığı anlaşılıyor.
Genel işsizliğin yanında genç işsizliğindeki artış da dikkat çekiyor. 2017 eylül ayında yüzde 20 olarak ölçülen genç işsizliği, 2018 eylül ayında yüzde 21. 6’ya, genç işsiz sayısı da 1 milyon 167 bine çıktı. Bu, her 100 işsizden neredeyse üçte birinin gençlerden oluşması demek. Kriz şartlarında genelde işsizliğin yüzde 14-15’e kadar çıkabileceği, genç işsizliğinin de yüzde 23-25’leri bulabileceği, tahminler arasında.
ürpertici olan bu fotoğrafta gerçek genç işsizliğini ayrıca sorgulamak gerekiyor. çünkü kavramları ve yöntemleri sorgulayınca karşılaşılacak gerçeğin ürpertisinin, bu sayıların ifade ettiğinden daha büyük olduğu görülüyor.
öncelikle “genç” hangi yaş grubu diye sormalı. Sosyal bilimlerde yapılan analizlerde genç nüfus tabanı 15 yaş olarak alınıyor ama tavan 29 yaşa kadar çıkarılabiliyor. Uluslararası çalışma örgütü (ILO) ise 15-24 yaş aralığında bir ortak tanımdan data üretiyor.
15-24 yaş grubundaki nüfus 2018 eylül verilerine göre Türkiye’de 11,7 milyon ve 15 yaş üstü, nüfusun beşte birine yaklaşıyor. Kendi başına ülke için önemli bir potansiyel, varlık olan bu imkânın ne kadar iyi değerlendirildiği, geleceğin sorumluluğunu almaya aday gençlerin ne kadar iyi, doğru hazırlandığı ana tartışma konusu.
15-24 yaş grubu için en ideal olanı, bu yaşlarda eğitimde, okulda olmalarıdır. Ancak eğitime gerekli önemi pek vermeyen, kaynakları sınırlı tutan ülkelerde genç nüfustan eğitimde olanlar, toplam genç nüfusun üçte birinin biraz üstünde olabiliyor, geri kalanlar iş bulabilirse çalışıyorlar, iş arayıp bulamayan ya da hiç iş aramayanlar ise atıl duruyorlar. Bu son kategoriye sosyal politikada “ne eğitimde ne işteki genç nüfus” (NEET) deniyor.
Türkiye İstatistik Kurumu ([

verilerine göre, Türkiye’de yüzde 27’yi aşan NEET, Brezilya, Arjantin, Endonezya, Meksika, Hindistan gibi yükselen ülkelerde de yüzde 25 ile yüzde 30 arasında değişiyor. Bu gruba İtalya’yı da eklemek gerekiyor.
Bu sorunun en az hissedildiği ülkeler ise eğitime büyük önem veren, gençleri okul yaşlarında daha çok eğitimde tutan gelişmiş ülkeler. Japonya, Norveç, Hollanda, İsveç ve Almanya gibi ülkelerde NEET yüzde 3-6 dolayında. İngiltere, ABD, Fransa ve Kanada’da ise bu oran yüzde 10-14 arasında.
özellikle kriz konjonktürleri genç nüfus açısından daha yıpratıcı. Kriz konjonktürlerinde işten çıkarmalara daha çok gençlerden başlanıyor. İş bekleyen gençler, umutlarını kriz ertesine ertelemek zorunda kalabiliyor.
Eğitim görmüş gençlerin işe erişimleri ayrı bir sorun. AB ülkelerinde gençlerin eğitimi arttıkça işsizlik oranlarının düşmesine rağmen, bu ilişki Türkiye’de tersine işliyor. Türkiye’de örgün eğitim sisteminde edinilen nitelikler, iş gücü piyasasının ihtiyaçlarıyla tam uyuşmuyor. Eğitimden istihdama geçişi kolaylaştıracak rehberlik, iş bulma ve eşleştirme kurumları ve politikaları da yetersiz.
[

kullanılan İşsizlik Sigortası Fonu’nun birikmiş varlıkları, genç işsizliği ile mücadelede başvurulacak bir kaynak olarak kullanılmalı. Diğer yandan genç istihdamından alınan vergiler düşürülerek, belirli süreler için gençlere istihdam vergisi muafiyetleri sağlanarak da krizde gençlerin daha az hasar görmeleri belli ölçülerde önlenebilir.
27 ARALIK 2018 – AL MONİTöR