ESNEK ÇALIŞMA ALDATMACASINA HAYIR! (GENEL BAŞKANIMIZ SERPİL AKPINAR’IN KESK KADIN DERGİSİNDE ÇIKAN YAZISI)

223

ESNEK çALIŞMA ALDATMACASINA HAYIR!
Ekonomik ve siyasi kriz dönemlerinde hükümetlerin en acımasız politikaları emek alanına ve emekçilere dönük olmuştur. 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe girişimini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Allahın bir lütfu olarak değerlendirilmiştir.
24 Ocak Kararlarının uygulanma şartlarını oluşturmak ve yeni bir toplumun inşası için 1980 darbesi nasıl gerçekleştirildiyse 15 Temmuz’daki kurgu bundan azade değildir. Darbeyi fırsata çeviren AKP hükümeti FETö ile mücadele bahanesiyle OHAL ilan etti, OHAL’le birlikte çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle yüzbinlerce kamu emekçisini işten attı, onbinlercesini açığa aldı, yani KHK marifetiyle biranda insanların iş güvencesini ortadan kaldırmıştır. Devamında grevler yasaklandı, kamuda iş güvenliği yasası 2020’ye ertelendi, kıdem tazminatı fona devredilmek istendi, işçilerin dava açabilmelerini kısıtlayan arabuluculuk sistemi getirildi ve şimdi de esnek çalışma modellerini yasal hale getirme çabaları.
AKP iktidara geldiği ilk yıllardan itibaren uyguladığı neoliberal politikalarla kamuyu tasfiye etmeyi hedeflemiştir. Bunun için eğitimde, sağlıkta dönüşüm uygulamalarıyla kamusal alanı piyasaya açmış, kamu personeli rejiminde kısmi şekilde yaptığı dönüşümle sözleşmeli, esnek performansa dayalı çalışma uygulamasıyla istihdam yapısını yavaş yavaş dönüştürmüştür, şimdi de KHK marifetiyle esnek çalışmayı yasal hale getirerek iş güvencesini ortadan kaldırmak istemektedir.
OHAL fırsatçılığıyla KESK’e bağlı sendikalardan 4237 kamu emekçisi haksız ve hukuksuz bir şekilde işlerinden edildi, iş güvenceleri ellerinden alındı. Bu arkadaşlarımızın büyük bir kısmı sendikaların çeşitli kurullarında görev almış aktif sendikacılık yapmış kişilerdir. Buradan bakıldığında bu işten atmaların doğrudan KESK örgütlülüğüne yapılmış operasyonel bir saldırı olduğu tespitini yapabiliriz. çünkü KESK kurulduğu ilk yıllardan itibaren güvenceli iş ve güvenceli geleceği mücadelenin ana eksenine koymuştur.
Ulusal istihdam stratejisinde işgücü piyasasının esnekliğinin arttırılması ve esnekliğin yaygınlaştırılması(!) amaçlanmıştır. Şu anda yapılmak istenen, esnek çalışma biçimlerinin (uzaktan, tele-çalışma, kamuda yarım zamanlı çalışma) uygulanabilir kılınmasını sağlayacak yasal düzenlemeleri yapmak. Ki özel İstihdam Bürolarıyla başlattıkları uygulamayı AKP Hükümeti şimdi de kamuda yarım zamanlı çalışma ile yasallaştırmayı hedefliyor. Bu düzenleme için her ne kadar bir takım hedefler öngörülmüş olsa da bırakın bunları hayata geçirmeyi var olan (kıdem tazminatı, işsizlik sigortası) ortadan kaldırılmak isteniyor ya da sermayeye peşkeş çekiliyor.
Fiili olarak uygulanmasa da yürürlükte olan çalışma hayatına yönelik yasaları değiştirip esnek çalışma modellerine geçişin amacı (arka planı), oldukça katı olan işgücü piyasasını düzenleyen kuralların (iş güvencesi, kıdem tazminatı, işe iade, işten çıkarma koşullarının ağır olması gibi nedenler) iş gücü mobilizasyonunu, iş piyasasının rekabet edebilirlik gücünü azaltan ve iş gücü maliyetlerini arttıran döngüsünü tersine çevirerek sermayenin gücünü arttırmaktır.
Esnek çalışmanın kırılgan, istikrarsız, güvencesiz ve geçici niteliklerinin yanı sıra en önemli özelliği istihdam güvencesinin eksik olmasıdır.
Güvencesiz istihdam iş kaybı tehlikesini, koruyucu düzenlemelerden yoksun kalmayı, çalışanın kendisi ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler için düşük geliri içeren bir kavramdır.
AKP esnek çalışma modelini kadınlar için bir lütuf olarak algılatmak istemektedir. Bu çalışma modeliyle düşük olarak bulduğu kadın istihdamını arttırmayı hedefliyorMUŞ.
Halbuki kadınlar için önerilen esnek çalışma biçimleri iş ve aile sorumluluklarını bir arada yürütmenin yolu olarak kurgulanırken, bu argüman kadınların esnek biçimde istihdam edilirken bir yandan da omuzlarındaki çocuk, yaşlı, hasta bakımı ve diğer yeniden üretim yüklenmelerine dönük bir beklentiyi barındırmaktadır.
Kadına dair her konuşmasında sürekli 3 çocuk (3 de yetmez 5 çocuk) vurgusu yapan cumhurbaşkanı ve şürekası kadını ev içine hapsetme, emek alanını güvencesizleştirerek kadın emeği sömürüsünü derinleştirmeyi hedeflemektedir.
Kasım ayında Çalışma ve Sosyal GüvenlikBakanı Jülide Sarıeroğlu, doğumdan sonra çocuk okul çağına gelene kadar yarım zamanlı çalışmayı müjdeledi. İronik olan, bu düzenlemenin bakan tarafından kadın kamu emekçilerine müjdelenmesi. çocuk bakımı sadece kadının sorumluluğuymuş gibi, konuşmanın tamamını kadınlara yönelik bir değişiklikmiş gibi yansıtması konuşmasının akabinde isterse babaların da (kadının tam zamanlı çalışması halinde) bu düzenlemeden yararlanabileceğini ifade etmesi kadın bakanın toplumsal cinsiyet eşitliğini nasıl kavradığını aslında gözler önüne sermektedir.
Kamuda düzenleme yapılması düşünülen yarım zamanlı çalışma her ne kadar hem anne hem baba için öngörülmüş olsa da bunun aslında kadın kamu emekçileri için çıkarıldığı bir gerçek. çünkü AKP’nin istihdam politikalarında kadının çalışması yok,(eğitimin gericileşmesiyle birlikte çocuklara “annelerin çalışması günahmış anne kazandığın para haram” dedirten bir zihniyetten hareketle) kadının çalışarak kazandığı para haram çünkü.
öngörülen değişiklikte yarım zamanlı çalışan kamu emekçisi yarım maaş alacak,tüm primleri yarım ödenecek,hizmet süresi yarım hesaplanacak,derece yükselmesi ve kademe ilerlemesi yarım olacak,emekliliği hakketme süresi 2 kat uzayacak, unvan ve görevde yükselme şansı yarı yarıya azalacak ve yarı zamanlı çalışan kadın kamu emekçisi süt izni kullanmayacak. . Ve bunu müjde olarak önümüze koyuyorlar!!
Peki yarım zamanlı çalışma hakkından yeni doğan çocuğu olan tüm ebeveynler mi yararlanacak: HAYIR
Yarım zamanlı çalışma hakkının kullanımına ilişkin usul ve esaslar ile bu haktan yararlanamayacak memurları; hizmet sınıfı,kadro unvanı,kurum ve ya teşkilat bazında birlikte ve ya ayrı ayrı belirlemeye Bakanlar Kurulu yetkili olacak.
Bu anlamda hane halkının kadınlar dışındaki üyelerinin de yeniden üretim faaliyetlerine ortak olması sağlanmadan, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılmasına yönelik kamu politikaları üretilmeden (yani tüm çocukların, yaşlıların, engellilerin erişebileceği, değişen çalışma saatlerine uygun biçimde oluşturulmuş, kamusal bakım olanakları oluşturulmadan) bu çalışma modelinin uygulanması kadın emekçilerin çalışma hayatının dışına atılması anlamına gelmektedir.
Sonuç olarak istihdamda esnekleştirme politikaları kadınların ucuz, yarı zamanlı, güvencesiz işlere sıkışmasıyla sonuçlanmaktadır.
Mekansal esneklik ve iş sürelerinde esneklik sonucu evden ve ya kısmi çalışan kadınlar mesleki eğitim, yüksek ücret, yönetsel temsil, örgütlenme, kariyerde ilerleme, meslek hastalığı ve iş güvenliği konusunda tedbir/tespit ve korunma gibi olanaklardan yoksun kalmaktadır. Kısmi süreli çalışanlar çalışırken düşük gelir elde etmeleri nedeniyle, gelecekte düşük edimler elde etme riskiyle karşı karşıya kalacaktır.
Esnek istihdam modellerindeki iş güvencesi yokluğu yaşa dayalı ayrımcılık, cinsiyete dayalı ayrımcılık, sendikalı işçiye dönük ayrımcılık, hamile işçiye yönelik ayrımcılık gibi ayrımcılık türleri ile daha çok karşılaşmamıza neden olacaktır.
İstihdamın esnekleştirilme politikaları genel olarak tüm emekçileri ama kadın emekçilerin çalışma hayatını kat be kat zorlaştıracaktır. Şöyle ki, ana sınıfı yaşında çocukların başını kapatmak isteyen, imam hatipleri yaygınlaştıran, karma eğitimi kaldırmak isteyen, mekanların cinslerin ortak kullanımını engelleyen, laikliği rafa kaldıran, çalışan kadının iffetini sorgulama hadsizliğini sergileyen, kadına yönelik her tür şiddete ilişkin önlem almaktan imtina eden AKP hükümetinin istihdam politikalarından tavşan çıkarmasını ummak abesle iştigaldir.