ERGİN YILDIZOĞLU: DAVOS 2018: GÖREVİMİZ TEHLİKE! (22. 01. 2018)

242

Dünya Ekonomik Forumu‘nun, bu yılki
Davos
toplantısı için yayımladığı
Global Risks 2018,
raporu, sistem çapında bir çöküş olasılığına açık bir resim sunuyor.
Geçen yıldan bu yana
Rapor, risklerin doğasında, geçen yıla göre kimi değişiklikler saptıyor. Geçen yıl rapor,
“halkların, ekonomik siyasi düzene
karşı yükselen tepkileri”
(popülizm),
“piyasa
kapitalizminde kökten reformların”. . .
“ülkelerin içinde ve arasında dayanışmayı
güçlendirmenin gerekliliği”
ile ilgiliydi.

Bu yılki rapora göre,
ekonomik, finansal,
teknolojik, siyasi, ekolojik riskler, birbirlerini besleyerek gelişiyor. Bunların birinden kaynaklanan bir krizin diğer alanlara da yansıyarak
“sistem çapında”
bir krize yol açma olasılığını azaltacak bir uluslararası işbirliği ortamının zayıflığı, tehlikeli bir durumla karşı karşıya olduğumuzu düşündürüyor. Raporu okurken insan,
teknolojik gelişmelerin,
üretici
güçlerle üretim ilişkileri arasındaki
uyumsuzluğun
artık kontrolden çıktığını da düşünmeden edemiyor.

ülkelerin içinde ve arasında dayanışmayı
güçlendirmek gerekiyor” saptamasının tarihsel bir anlamı var. Bir önceki küreselleşmenin
iki savaş, bir finansal
kriz, faşizm
gibi felaketlerle yıkılmış olmasının arkasında “ülke içindeve ülkeler arasında dayanışmayı” ortadan kaldıran gelir dağılımı dengesizlikleri ve dünyanın kaynaklarının bölüşüm düzenindeki değişimler vardı. Birincisi finansal krizlere, finansal krizler kitlelerin tepkilerine, bu tepkiler faşizmin yükselmesine yol açtı. İkincisi, korumacılık eğilimlerine, bunlar da yeniden paylaşım rekabetine, milliyetçiliğe açıldı. İkisi birleşerek karşımıza soykırımları, küresel savaşları çıkardı. Bu arada dünya ekonomisi parçalandı, büyük bir parçası
(SSCB, çin ve Doğu
Bloku)
piyasa ilişkilerinin dışına çıktı.

Rapor, bu yıla girerken risklerin artarak karmaşıklaştığını, birbirine bağlanmaya başladığını saptıyor. Rapor, yeni bir finansal krizin (merkez bankalarının müdahale enstrümanlarının da çok kısıtlı olmasından), 1930’ların
finansal kriz => popülizm
=> savaş denklemini yine
harekete geçirebileceğini söylüyor.
Dünya
Ekonomik Forumu
üyeleri arasında yapılan anketin sonuçları da bu kaygıları yansıtıyor. DEF üyelerinin yüzde 93’ü 2018’de ülkeler arasında ekonomik siyasi çatışmaların artacağını, yüzde 79’u askeri çatışma olasılığının arttığını, yüzde 78’i büyük ülkelerin yerel çatışmaları içine çekileceğini düşünüyor.
üretici güçler ve kapitalizm
Yeni teknolojiler, emek biçimleri, dijital ağlar (DA) üzerinden oluşan toplumsal ilişkiler ve örgütlenmeler, üretici güçlerin gelişmekte olduğunu gösteriyor. Ancak, bu gelişme, kapitalist ilişkiler, öncelikler içinde kaldıkça, giderek
canavarlaşıyor, tüm insanlığın geleceğini tehdit etmeye başlıyor.

Risk raporunun dikkat çektiği “siber
saldırı” olasılıkları, ekonomi (tedarik zincirleri, finans), temel hizmetler, savunma DA’ya bağlandıkça artan kırılganlıklar, DA çapında çöküş riskleri yaratıyor.
Yapay
zekânın
savaş teknolojilerine yansıması öldürme kapasitesini artırırken, balık avlama gibi alanlardaki uygulamaları türlerin yok olması eğilimini güçlendiriyor.
Dijitalleşmenin istihdam, dükkânlardaki satışlar üzerindeki olumsuz etkileri toplumsal çelişkileri derinleştiriyor. Sosyal medya, reklamlar ve “on-line” alışveriş hacmindeki artışlarla hızlandırılan tüketim, yalnızca çevre kirlenmesi, sera gazları ile küresel ısınma sorununu ağırlaştırmakla kalmıyor, psikolojik bozuklukları çeşitlendiriyor, uyuşturucu bağımlılığını, klinik-depresyonu toplumsal kriz düzeyine yükseltiyor.

çevre kirlenmesi, küresel ısınma, su, gıda krizlerini derinleştirirken, sosyal medya, hızlı iletişim, isyanları kolaylaştırdığı kadar, “büyük veri” üzerinden, devletlerin, denetleme,
fiziki, simgesel şiddet
uygulama kapasitesini de artırıyor.

Teknolojinin, üretici güçlerin gelişmesi, kapitalist önceliklere bağımlı kaldıkça, “Risk Raporu”nun işaret ettiği riskler, sistem çapında krizlerden öte, insanlığın geleceğini tehdit ediyor.
22 OCAK 2018 – CUMHURİYET