MURAT BİRDAL: BÜTÇE DİSİPLİNİ VE SEÇİM AÇMAZINDA HÜKÜMET (20. 10. 2017)

206

Tek adam rejiminin iyi ya da kötü ama en azından istikrarlı olacağını düşünenler fena halde yanılmışa benziyor. Zira milyonlarca öğrencinin geleceğine yön verecek lise ve yüksek öğrenim sınavlarından tutun da ligdeki yabancı sınırlamasına kadar pek çok alanda büyük belirsizlik hüküm sürüyor. Yetkililerin açıklamaları kısa sürede boşa düşüyor. Bir konuşan diğerini düzeltiyor. Cumhurbaşkanı noktayı koymadıkça konu boşlukta sallanıyor.

Hükümetin kafasının fazlasıyla karışık olduğu konuların başında ise vergi politikası geliyor. Saray danışmanlarından gelen kimi aykırı açıklamalara rağmen hükümet genelinde vergi artışı ve kemer sıkma gerekliliğine dönük bir görüş birliği var gibi görünüyor. Ne var ki, bunun nasıl yapılacağı konusunda halen bir netlik sağlanmış değil. MTV’de (Motorlu Taşıtlar Vergisi) yapılacak vergi artırımı ile başlayan karmaşa kurumlar vergisi ile sürdü. Bir yandan bütçe disiplini, diğer yandan yaklaşan seçimler arasında kalan hükümet iktidarda beş partili koalisyon olsa yaşanmayacak bir git gel yaşıyor. İşin ilginci de son karar merciinde tek makamın bulunması.

Bütçe açığı, sıcak parayla dönen Türkiye ekonomisi açısından ileriki dönemlerde ciddi sorun teşkil edebilir. Merkezi yönetim bütçe dengesi geçtiğimiz yılın ilk 8 ayında 4. 9 milyar lira dolayında fazla vermişti. Aynı dönemde faiz dışı fazla 40 milyar lira civarındaydı. Bu yıl ise bütçe aynı dönem itibariyle 25 milyar lira açık verirken faiz dışı fazla 13 milyar liraya geriledi. Burada ABD ve Euro bölgesi ekonomileri ile yapılan karşılaştırmalar pek anlamlı değil. çünkü bu ülkeler güçlü para birimlerine sahip. Bu durum çok daha yüksek bütçe açığına rağmen kur istikrarını sağlamalarını ve dış finansman olanaklarına ulaşımı mümkün kılıyor.

Kamu harcamalarını kısmak seçime hazırlanan hükümet açısından kolay bir karar değil. Zira 2016 yılında kamu harcamaları yüzde 7. 3 artarak büyümeye 1 puanlık katkı yapmış ve ekonominin ana motorlarından biri olmuştu. Resmi istatistiklere göre ekonominin yüzde 5. 1 büyüdüğü ikinci çeyrek sonunda, temmuz ayı itibariyle işsizliğin yüzde 10. 7’yi, tarım dışı işsizliğin ise yüzde 13’ü bulduğu görülüyor. Büyümenin hız kesmesi durumunda tablonun çok daha iç karartıcı bir hal alacağına şüphe yok. Böylesi bir ortamda seçime gitmek hükümetin işini zora sokar.

Kamu harcamalarının finansmanına baktığımızda merkezi yönetimin 2016 yılının ilk 8 ayında net 24. 5 milyar lira borçlandığını görüyoruz. Bu yıl ise aynı dönemde net borçlanma 55 milyar seviyesini aşmış durumda. Kamu borçlanmasındaki hızlı tırmanma karşısında daha önce 2017 yılı için yüzde 5 dolayında arttırılan net borçlanma üst limiti ikinci kez arttırıldı. Diğer yandan,
kamu borçlanmasının bütçe açığından kaynaklı gereksinimin bu denli üzerinde seyretmesi de dikkate değer. Yüksek borçlanma eylül ayı itibariyle iç borç çevrim oranının yüzde 154. 6 seviyesine tırmanmasına yol açtı ki, bu durum da faizleri yukarı taşıyor. Erdoğan yakın zamana kadar ısrarla kredi faizlerinin tek hanelere çekilmesi gerektiğini vurguluyordu. Bugün artık telaffuzu dahi zor. Vize krizinin de etkisiyle hafta başında gösterge tahvilin faizi yüzde 12. 50’yi gördü. Geçen yılın aynı döneminde yüzde 9 seviyesindeydi. Mortgage kredisi faizleri ise yıllık yüzde 14’lere yaklaştı.
Ticari kredilerde ise yüzde 20’leri buldu. Bankalar açısından risksiz kâr olanağı sunan devlet tahvillerinin faizinin bu denli yükseldiği bir ortamda kredi faizlerini tutmak zor.

Son olarak bir noktaya daha değinmekte fayda var. Bilindiği gibi hükümet mart ayında kredi garanti fonundan sağlanacak kefalet üst limitini 250 milyar liraya çıkarmıştı. O tarihten itibaren verilen kefalet toplamının 13 Ekim itibariyle 197 milyara ulaştığı ve 351. 300 işletmeye 219. 700 liralık kredi açıldığı görülüyor. Ticari kredilerin hacmindeki büyük genişlemenin istihdam piyasasına henüz pek yansımadığı ortada. Bu durum ister istemez kredilerin kullanım alanlarına dair kafalardaki soru işaretlerini arttırıyor. KGF kredilerinin piyasalara etkisinin üzerinde önümüzdeki haftalarda daha ayrıntılı duracağız.

20. 10. 2017 – EVRENSEL