IRAK-SURİYE TEZKERESİ SAVAŞ POLİTİKALARINDA ISRARDIR!

229

AKP bir kez daha milliyetçi, muhafazakar kesimin duygularını hamasi nutuklarla harekete geçirmiş, 22 Eylül 2017 günü toplanan Milli Güvenlik Kurulu ve aynı gün toplanan Bakanlar Kurulu TBMM’ye sevk edilen Irak-Suriye tezkeresinin süresinin uzatılacağını belirterek Suriye ve Irak’a askeri müdahalelerde bulunulabileceğinin sinyalini vermiştir. Buradan da anlaşılmaktadır ki, tezkere bir savaş tezkeresidir.
AKP’nin Ortadoğu’daki emperyalist paylaşımda kendisini özne kılarak pay alma çabası, Ortadoğu’da yaşanan kirli savaşın parçası olunması ülkemizde de katliamlara neden olmuştur/olmaktadır. Şimdi de referandumun bahane edilmesi savaşın derinleşmesi ve yaygınlaşması dışında bir sonuç yaratmayacaktır.
Sınır boylarında yapılan tatbikatlar , Türkiye kendi parlamentosunda savaş ilanı kararı almadan önce fiilen savaş yürüten bir pozisyonda olduğunu göstermektedir. AKP bir kez daha önce fiilini gerçekleştirmiş sonra gerekli hukuki alt yapısı için adımlar atmıştır!
Siyasi iktidarın tek adam rejimini her türlü yolla hayata geçirme politikası göz önüne alınırsa askeri müdahalelerin ülkemizi çok tehlikeli bir noktaya getireceği açıktır.
Kaldı ki, bir yanıyla da Kürt sorununun çözümsüzlüğü ve inkarı halklar arasında derin yaralar açmakta,
kutuplaşma ve ayrışmaya neden olmaktadır. çözüm için demokratik ve barışçıl yolları, diyalog ve müzakere yöntemini, toplumsal mutabakatı esas almak tek seçenektir.
ülkemizin, emekçilerin ihtiyacı yeni tezkereler değil hızla barışı ve demokrasiyi tesis edecek adımların atılmasıdır.
Muhalefet partilerinin çatışmalar derinleştiğinde, “bizim Suriye’de, Irak’ta ne işimiz var” derken tutarlı olabilmeleri için bu tezkereleri reddetmeleri gerekir. Aksi halde iktidarın savaştan, çatışmalardan beslenen politikalarına destek vermiş, dolaysıyla sonuçlarına da ortak olmuş olacaklardır. OHAL’in süresiz ve sınırsız uygulanmasının da önünü açacaklardır. Bu tuzağa düşmemek için barış, demokrasi ve halkların kardeşliğinden yana olan tüm kesimleri teskereye hayır demeye ve karşı tutum almaya çağırıyoruz.
Bir kez daha söylüyor ve uyarıyoruz:
Tezkere savaş demektir. Savaş ise ölüm, acı, gözyaşı ve yıkım demektir!
Savaş, baskı, şiddet ve sömürünün katmerlenerek artması demektir!
Savaş, emekçilerin ekmeğinin küçülürken zenginlerin kasalarının dolması demektir!
Savaş, emeğin haklarının tamamen ortadan kaldırılması demektir!
Savaş, demokrasi ve özgürlüklerin bitirilmesi demektir!
Savaş, insan haklarının, hukuk ve adaletin hiçe sayılmasıdır!
Savaş, çevrenin, doğanın tahrip edilmesi demektir!
Savaş, savaş kararı alanların çocuklarının değil, emekçi halk çocuklarının gönderildiği bir cehennem demektir!
Savaş, OHAL’in, KHK’ların, ihraçların, açığa almaların, sürgünlerin ve baskıların sürmesi demektir.
Savaş sürdükçe gerçek gündemlerimiz konuşulamayacak!
Savaş sürdükçe kan ve gözyaşı akmaya devam edecek!
Savaş sürdükçe onlar kasalarını dolduracak, emekçiler yoksulluğa mahkum olacak!
İçeride ve dışarıda ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/şiddet odaklı politikaları terkedilmeli, barışçıl ve demokratik yollarla çözüm için gerekli adımlar derhal atılmalıdır.
SAVAŞ DEĞİL BARIŞ!YÜRÜTME KURULU