MEHVEŞ EVİN: TAPULU EVİNDEN BİLE ÇIKARILMAYA ‘EVET’ Mİ’ (11. 04. 2017)

200

Afet Yasası’nda yapılan son yönetmelik değişiklikleri, Başkan’ın kararname çıkarma hakkıyla birleşince ortaya son derecede ürkütücü bir tablo çıkıyor. Kamu yararı ve vatandaşların talepleri gözetilmeden, emlak ve inşaat şirketlerinin kar amaçları uğruna konutlara, mahallelere el konabilir. . .
[kck]hr align=center size=0 100% /Referandum konuşulurken Başkanlık sisteminin daha ziyade siyasi ve yargıdaki etkileri üzerinde duruluyor.

‘Evet’ çıkarsa Başkan’ın
yargı ve Meclis üzerinde tam otoriteye sahip olacağı, yargılanmasının daha da zorlaşacağı, denetim mekanizmalarının işlemeyeceği
artık biliniyor.

Ancak ‘Hayır’ diyenlerin kavrayamadığı şu: ‘Evet’çiler için bu sayılanlar
sorun teşkil
etmiyor. Mesele Tayyip Erdoğan’a tam yetki verilip verilmemesine dönüştüğünden, AKP tabanı ve MHP seçmeninin bir kısmı için ‘çok yaşa Reis’ demek önemli. Aksi takdirde. . . Aksi takdirde,
7 Haziran sonrası hatırlara
geliyor. 1 Kasım’a giderken pek çok seçmenin
‘istikrar’
adına seçimini AKP’den yana yaptığı sır değil.

Maalesef seçmen, OHAL ortamında anayasa değişikliğine giderken de çok farklı bir ruh halinde değil. Hatta baskının, korkunun boyutu çok daha büyük.
Ekonomik ve sınıfsal kazancını korumak, mümkünse artırmak, ‘Beyefendiyi fazla kızdırmadan’ yaşayıp gitmek, işte asıl mesele bu.

Sistemin adı ‘Başkanlık’mış, ‘Cumhurbaşkanlığı-hükümet sistemi’ymiş, pek fark etmiyor. ‘Evet’çiler, liderlerinin daha da güçlenmesini canı gönülden, ne pahasına olursa olsun arzuluyor. ‘Varsın kimse Başkan’ı yargılayamasın, o korunduğu sürece bizim de başımıza bir iş gelmez,’ diye düşünüyorlar.

Ne yazık ki toplumun önemli bir kesimi için
parlamenter demokrasi, başkasının hakkı, hukuk devleti filan hikaye. Türkiye,
gerçek anlamda bir demokrasiyle hiç yönetilmediği
ve hep çatışma, şiddet ve darbe sarmalına tıkandığı için, halk anayasa değişikliğinin sonuçlarını tartabilecek durumda değil.

EVİNİZ RİSKLİ ALANDA İLAN EDİLİRSE. . .
Anayasa değişikliği kabul edilirse üzerinde durulmayan hayati meselelere gelelim. Uzun vadede
herkesi birebir etkileyecek uygulamaların
kapısı açılacak. Evetçileri de ilgilendiren haklardan biri, konut hakkı.

Zira
Afet Yasası‘nda yapılan son yönetmelik değişiklikleri, Başkan’ın kararname çıkarma hakkıyla birleşince ortaya son derecede
ürkütücü bir tablo
çıkıyor. Kamu yararı ve vatandaşların talepleri gözetilmeden,
emlak ve inşaat şirketlerinin kar amaçları
uğruna konutlara, mahallelere el konabilir. . .
Halen hak arama, itiraz ve müzakere haklarına sahibiz. Fakat sistem değişikliğiyle birlikte tüm bu kanallar kapatılacak.

İstanbul Kent Savunması, kent hakkıyla ilgili bir çalışma yaptı. Anayasa değişikliği gerçekleşirse mahallelerde yaşam ve barınma şartları çok daha zorlaşacak. Nedeni ve nasılını özetleyelim:
– Sistem ‘hızlanacak’ ya. . . Riskli alan-acele kamulaştırma kararları da çarçabuk alınabilecek. Böylece
afet dönüşümü altına alınan, alınması planlanan mahallelerde hukuki mücadele neredeyse imkansız hale gelecek.

– Muğlak, ucu açık ifadelerle yazılan ‘anayasa değişikliği’ metnine göre, Başkan
“kamu düzeni, güvenlik”gibi terimlerle yaşadığınız alanı riskli alan ilan edebilir.


Bir kentin neredeyse tümünün, hiçbir bilimsel rapora dayanmadan riskli alan ilan edilebilmesi mümkün. Mülk satın almış bir şirket ya da TOKİ, mahalleyi riskli alan ilan edebilecek.


Yüzde 65’i imar mevzuatına aykırı ya da ruhsatsız alanlar,
bu durumdan doğrudan etkilenecek. Bitmedi. Aflarla hak kazanmış eski gecekondu alanları. . . Hisseli arazi tapulu alanları. . . Ve kazanılmış konut hakları da geri alınabilir!

TAPULU EVİ OLAN DA ŞİRKETİN ELİNE TESLİM
– Sadece ruhsatsız yapılar değil. . .
Tapulu alanlarda da avantaj, şirketten yana. Vatandaş, tayin edilen projeye katılmazsa -ki 2/3 çoğunluk yeterli olacak- konutu satışa çıkarılacak, ev boşatılmazsa elektriği-suyu kesilecek.


‘Kendi evini yapana makul şartlarda kredi’
verileceği söyleniyor. Ne var ki hem tecrübe, hem de sistem bunundoğru olmadığını gösteriyor. Birincisi, konut yaparken
2/3 kararına uymak zorunlu.
Proje pahalıysa ne olacak? Bu sefer
mülkü ipotek ettirmek, beş ayrı sigortayı ödemek, üçünü kredi borcu bitinceye kadar tamamlamak gerekecek.
– Konut, devletin vatandaşına sağlaması gereken
temel bir sosyal hak. Ne var ki “gayrimenkul sertifikası”
adı verilen bir sistemle kağıt parçasına dönüştürülecek. Vatandaş birikimiyle emlak borsasında bir nevi kumar oynamaya teşvik edilecek.

– Gayrimenkul Sertifikası Sistemi’nin bir adım sonrası,
imar hakkı transferi.
İmar hakkı transferiyle dönüşüm alanlarında yaşayanlar şehir içi veya
şehir dışı TOKİ konutlarına sürülecek.
Kısacası, bir gece ansızın ilan edilebilecek KHK’larla, tapulu / tapusuz tüm vatandaşların mülkleri, tek kişinin vereceği kararlara bağlı. Buna da mı evet?
11. 04. 2016 – ARTI GERçEK