SEVDA KARACA: İSTİSMARA MEŞRUİYET KAZANDIRAN İSTİKRAR (16. 02. 2017)

197

İstanbul’un yoksul mahallelerinden Esenyalı’da sokak ortasında yaşanan “istismar pazarlığı”nı okudunuz. Bir kız çocuğu, sokak ortasında bu korkunç pazarlığın malzemesi haline getirilirken, o mahallede üç genç yan yana gelse burunlarının dibinde biten polis “Bizi meşgul etmeyin” diyerek şikayete yanıt bile vermiyor.

Neyse ki o mahallede bir kadın derneği var. Var da konu gündem oluyor. Daha önce de gazetemize Esenyalı’dan gelen haberlerde kız çocuklarının benzer biçimlerde istismar edildiğini, derneğe gelen kadınların endişeyle “ne yapmalı” diye tartıştığını okumuştunuz. Ne diyordu kadınlar?

“Artık gizlisi saklısı kalmadan yaşanıyor bu istismarlar. Muhtara, belediyeye, sosyal hizmetlere haber veriyoruz. Okullarda rehber öğretmenlere, müdürlere söylüyoruz. Kimse ilgilenmiyor. çocukları sokağa çıkaramaz olduk. Hadi biz çocukları korumak için gözümüzü üzerlerinden bir dakika bile ayırmıyoruz. Peki ya diğer çocuklar?”
Kadınlar yoksulluk arttıkça çocukların korunmasız kaldığını, özellikle kız çocuklarının kimi zaman evlilik, kimi zaman çocuk işçilik gerekçesiyle okuldan alınmasının artık çok yaygın olduğunu, okula gönderilmemelerinin çocukların kamusal bir takip olanağından yoksun bırakılmalarına neden olduğunu, suçluların ancak kamuoyu baskısı ile cezalandırıldığını, kamuoyunun gündemine giremeyen pek çok olayın üstünün kapatılıp gitmesinin istismarın önünü açtığını tartışıyorlar.

İSTİSMARCIYA CEZA DEĞİL
öDüL UYGULAMALARI

Sadece bir mahallede tablo böyle de memleket genelinde durum farklı mı? Rakamlar ortada. çocuklara yönelik cinsel istismar son 10 yılda yüzde 125 oranında artmış. Son 5 yıl içinde çocuk istismarına ilişkin açılan dava oranında yüzde 50 artış var. Peki bu davalardan ne çıkıyor dersiniz? çoğunlukla ödül gibi cezalar!

Artık davalarda istismar sanıkları “Bana komplo yapıldı, FETö kumpas kurdu” savunmaları yapıyor. Ve serbest kalıyorlar! Tek tek çocuklar değil, sayıları Karaman’da olduğu gibi 30’ları, Haymana’da olduğu gibi 100’leri buluyorsa eğer kamuoyunda gündem oluyor. Sonra Aile Bakanının “Olayın takipçisi olacağız” açıklamalarıyla gündemden düşürülüyor. Bu en iyisi! çoğu zaman, bu olaylar yaşanmasın diye önlem alması gereken bakanların “çocuklara çığlık atmayı öğretin”, “çocuklara mahremiyet eğitimi vereceğiz” diyerek küçücük çocukların korunması görevini yine çocukların minik omuzlarına bıraktığını görüyor ve hatta “Bir kereden bir şey olmaz” gibi korkunç bir yaklaşımla olayın üstünü kapatmaya çalıştıklarına şahit oluyoruz.
İSTİSMAR TABLOSUNUN
GERİSİNDEKİ GERçEK

Topluma ha bire kadın bedeni üzerinden ‘ahlak’ dersi verenlerin “12 yaşındaki kız çocuğu evlendirilebilir” diyen kişileri din görevlisi yapması, o adamların çıkıp devletin televizyonlarında ‘irşat’ dersleri vermesi, okullarda düzenlenen konferanslarda konuşmacı yapılmaları, koskoca bakanların 11-12 yaşında evlendirilen çocukların düğününe kaymakamların, savcıların, jandarmaların katılmasından ‘hoşnutlukla’ bahsedebilmesidir bu tablonun gerisindeki gerçek.

Meclis eliyle, yasalarda kırıntıları kalan ‘hakların’ da budanmasıdır. çocuk istismarının tavan yaptığı bu fiili duruma ‘Hukuki boyut kazandırma’ hamleleridir.
Anayasa Mahkemesi önce resmi nikah olmadan dini nikah kıymayı engelleyen ceza kanunu maddesini iptal etti. Sonra da yine bir yasa iptaliyle “çocukların cinsel ilişkiye rıza yaşının 15’ten 12’ye indirilmesi”nin önünü açtı. Bu hamle hükümet tarafından karşılıksız bırakılmadı. Kasım ayında çocuk istismarcılarının evlilik yoluyla cezasız bırakılmasını öngören bir önerge Meclise hükümet eliyle getirildi. Halkın tepkileriyle geri püskürtüldü.

Ama işte “Fiili durumu hukuka uydurmak”ta mahirlik burada da kendini gösterdi. Şimdi memlekette görülen çocuk istismarı davalarında çocuk 12 yaşından büyükse yargı “çocuğun rızası, ailenin onayı ve evlilik vaadi varsa” tutuksuz yargılama ya da beraat kararları veriyor ardı ardına!

çOCUK İSTİSMARI REFERANDUM
TARTIŞMALARININ NERESİNDE?

Muhtemelen sokak ortasındaki istismar pazarlığı haberinin bir yerinde tartışmanın ‘referanduma’ bağlanmasını şaşkınlıkla karşıladınız. Oysa şaşıracak bir şey yok. Fiili duruma hukuki boyut kazandırma hamlesi olarak ifade ediliyor ya başkanlık sistemi. . . İşte fiili durumumuz bu: Her gün onlarca çocuğun sokak ortasında, evde, okulda istismara uğraması. . . çocukların evlendirilmesi. . . Bu evliliğin devletin gözünde ‘meşru’ kabul edilmesi ve hatta eğitim sisteminin bile çocuk yaşta evliliği mazur gören bir biçimde değiştirilmesi, yasalar 18 yaşın altında nikaha izin vermezken dini nikahın cezasız hale getirilerek önünün açılması ve çocuk istismarının yasalar nezdinde de cezasız bırakılması. . .

Bugün böyle bir tabloda bir ‘istikrar’dan söz ediyorsak o hükümetin çocuk istismarıyla mücadelede değil, çocukların istismar edilmesine meşruiyet kazandırmaktaki istikrarıdır!

çocuk istismarındaki bu ‘istikrarlı’ artışa da çocuk istismarının istikrarlı bir biçimde suç olmaktan çıkarılmasına da itirazımız varsa eğer sözümüz belli: Hayır!
16. 02. 2017 – EVRENSEL