ÇİĞDEM TOKER: TALİHSİZLİK BİR HUKUK NORMU OLAMAZ (04. 11. 2016)

199

“Talihsizlik”
diye bir hukuk normu yok arkadaşlar.
“Keşke”
diye bir suç çeşidi de yasalarımızda düzenlenmemiş.
Adalet Bakanı
Bekir Bozdağ, içinden onlarca hayat geçen iki ayrı soruşturma için dün bu ifadeleri kullandı:
Talihsizlik ve keşke.
“Bir davada yargılanan kişiye, bu tür bir
soruşturmanın verilmesini talihsizlik olarakgörüyorum. Olmaması daha doğrudur.
Cumhuriyet’e yönelik iddialar, deliller,savcıdan oluşmuyor. Başka deliller
nedeniyle soruşturma yürüyor ama keşke
böyle bir görevlendirme yapılmasaydı.
Daha doğru olurdu. “
Barış Pehlivan‘ın gazeteciliği, CHP Ankara Milletvekili
Levent Gök‘ün ısrarlı takibiyle TBMM Genel Kurulu’nda açıklama yapan Bakan Bozdağ’ın konuşmasından küçük bir kılavuz:
“Bir dava”:
Selam Tevhid.
“Yargılanan bir kişi”:
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Suçları Bürosu Savcısı
Murat İnam.
“Bu tür bir soruşturma”: Arkadaş, meslektaş, meslek büyüğü, çizer, avukat; 13 Cumhuriyet mensubunun beşinci günündeki gözaltı kararını içeren soruşturma.

***

Bakan’ı dinledikten sonra Türk Ceza Kanunu’nu (TCK) inceledim.
Olur a, belki gözümüzden kaçmıştı.
“Bir davada yargılanan kişiye bu
tür bir soruşturmanın verilmesi”
diye bir suç var mı; varsa bu suça hürriyeti bağlayıcı ceza bağlanmış mı diye dikkatlice baktım. Yoktu. Yasanın herhangi bir yerinde
“talihsizlik”diye bir kural geçmiyordu. Sonra döndüm Ceza Muhakemesi Kanunu’na. Olur a belki bizim gazetenin avukatları –Bülent Utku
zaten gözaltında- atlamıştı. Yasanın
“görev”başlıklı ikinci bölümünde
“Keşke böyle bir görevlendirme
yapılmasaydı”
diye bir madde yazıyor mu diye göz attım. O da yoktu.
***

Adalet Bakanı, gazetemizle ilgili soruşturma için
“Başka birisi pekâlâ yapabilirdi”dedi.
“Bizim savcıları değiştirme yetkimiz
yok”
diye de ekledi.
Ortada bir
“kötü niyet”
yoktu.
HSYK Başkanvekili ile (Mehmet Yılmaz) konuşmuştu.
Eğer
“terör örgütüyle irtibat, üyelik ve
iltisak ile ilgili kanaat oluşsaydı, 3 bin 456hâkim ve savcının meslekte kalmalarına
uygun olmadığına karar veren HSYK bukonuda tereddüt etmezdi”.
Yani, adı Selam Tevhid dosyasında geçtiği iki bakan beyanıyla kesinleşen savcı, HSYK’ye göre
“terör örgütüyle irtibat,
üyelik ve iltisaklı”
değildi.
***

Adalet Bakanı, HSYK’nin 3 bin 456 hâkim ve savcıyı ihracını
“yargının güvenilirliğinisağlama yolunda bir adım”
olarak yorumluyor.
Zaten HSYK Başkanvekili Mehmet Yılmaz da bize yaptığı açıklamada, Avrupa Yargı Konseyleri Ağı’nı mahcup edeceğini söylemişti. Evet, yasama organında, ülkenin en köklü gazetesi hakkında başlatılan soruşturma ve bu soruşturmaya düşen ağır gölge gündeme geliyor.
Ve adaletin dağıtıldığı bir sistem tartışılırken, içinde
“talihsiz, keşke, kanaat,
kötü niyet”
sözcükleri geçen bir konuşma yapılıyor.
Yazıyı üzerinde
“Görülmüştür”
damgası bulunan tutuklu hâkim
Adem Yılmaz‘ın (adının verilmesini kendisi istiyor) mektubundan sorularla bitirelim:
– 15 Temmuz darbe girişimine kadar 3500 civarı hâkim ve savcı hakkında adli soruşturma açmaya yetecek belge-delil yokken, bir gecede nasıl bu bilgi-belgeler elde edilmiştir?
– Daha önceden elde bilgi-belge-delil vardıysa neden bu tarihe kadar soruşturma açılmamıştır?
– Hâkim ve savcıların illa silahlı terör örgütüyle irtibatı veya iltisakı mı olması gerekiyormuş? Normal bir suç örgütü veya silahsız illegal örgüt ile irtibatı olan yargı mensubu meslekte kalabiliyor muymuş?
***

Cezaevinde tutuklu bir yargıç, bilgibelge- delil olmaksızın içeriye atıldığını söylüyor. . . Duyuyor musunuz?
“Talihsizlik”
bir hukuk normu olamaz.
04. 11. 2016 – CUMHURİYET