ABDULLAH AYSU: SANAYİ MALI, ENAYİ MALI (27. 05. 2016)

204

çiftçiler borç batağında hem de gırtlağına kadar. Bunu herkes biliyor. Ancak çiftçilerin durumları anlatılmaya başlandığında kimse arka çıkmadığı gibi suçlama başlıyor: “Bizim çiftçiler tembel, her şeyi devletten bekliyor. Hazırcılar” gibi bir dizi suçlamalar ardı ardına sıralanıyor.
Yahu suçladığımız çiftçiler, karnımızı doyuruyor, sırtımızı giydiriyor. Nankörlük etmeyelim. Elimizi vicdanımıza koyalım, suçlamayalım. Üretmeleri için destek olalım, yanlarında yer alalım.
Demem odur ki, çiftçiye verilen tepki haksız, insafsız ve akıldışı. Düşündüğünüz veya anlatıldığı gibi devlet çiftçilere destek vermiyor. çiftçiler de, devlet bir şey versin diye beklemiyor. çiftçiler; tarımda yanlış politikalar uygulanmasın, üretelim, ürettiklerimizle geçinelim, istiyorlar.
Ama çiftçilerin istedikleri olmuyor.
Peki, ne oluyor?
çiftçiler üretim girdilerini pahalı alıyor, ürününü ucuza satıyor. Bu nedenle batıyor.
Bakın çiftçiler, 1974 yılında ürettikleri buğdayın kilosunu 2. 30 TL’ye satıyor. O dönemde 1 litre mazotun fiyatı 1. 30 TL, yani bir litre mazot için 0,56 kg buğday satıyor. Başka bir deyişle 1 kg buğday ile 2 litre mazot alabiliyor.
1980 yılında ise bir kilo buğdayın fiyatı 10. 00 TL, 1 litre mazotun fiyatı 26 TL oluyor. Yani çiftçi 1980’de 1 litre mazot almak için yaklaşık 3 kg buğday satıyor. 1985’te 1 kilo buğdayın fiyatı 32. 00 TL, 1 litre mazotun fiyatı 165 TL, buna göre çiftçi 1985’te 1 litre mazot için 5kg buğday satmak zorunda kalıyor.
2005 yılında 1 kilo buğdayın fiyatı 474, 700 TL, 1 litre mazotun fiyatı 1. 950. 000 TL, çiftçi 2005 yılında 1 litre mazot alabilmek için 4,10 kg buğday veriyor.
2011 yılında buğdayın fiyatı 0, 55TL, mazotun fiyatı 3. 87 TL. çiftçi, 2011 yılında 1 litre mazot alabilmek için 7 kg buğdayı vermek zorunda kalıyor/bırakılıyor.
çiftçi böyle böyle yoksullaştırılıyor. Peki, çiftçi bu sürede ne kadar yoksullaşıyor? 1974’ten 2011’e kadar çiftçinin ürününün değeri, üretim girdisi mazotun karşısında 14 kat geriliyor, yoksullaştırılıyor.
Rakamları uzatmak istemiyorum. Gerçekler böyle. çiftçilerin ürettiği ürünün, üretim girdisinin karşısında böyle gerilemesi çiftçiyi borçlandırmakla kalmıyor. Borcunu kartopu misali büyütüyor. ödenemez boyutlara taşıyor. Uygulanan bu yanlış tarım politikaları sonucunda çiftçiler kendilerine verilen desteğin 6 katı borçlu hale geldi şimdi.
Orhan Sarıbal; “AKP iktidarında çiftçi kayıt sistemine kayıtlı çiftçi sayısı 2,8 milyondan 2,2 milyona düştü; çiftçi sayısı 560 bin azaldı. çiftçiliği bırakan çiftçi sayısı oransal olarak %20’yi buldu. çiftçi, yaklaşık olarak 3 milyon hektar araziyi işlemekten vazgeçti” diyor.
çiftçiler bu duruma “Şirketlerin ürettiği üretim girdileri sanayi malı, çiftçilerin ürettiği ürünler enayi malı” diyor.
çözüm: çiftçilerin özel ve kamu bankalarına olan tüm borçlarının silinmesi. Yeniden üretebilmeleri için karşılıksız sermaye verilmesi. Ürün fiyatlarının maliyetin altında değil; maliyet+%25 kazanç+insanca yaşam payı eklenerek belirlenip, uygulanması. Bunun için gerekli piyasa mekanizmalarının hükümetlerce sağlanması gerekmektedir.
27. 05. 2016 – öZGüR GüNDEM