MEHVEŞ EVİN: ÇİRKİNLİK FİKRİNİZDE, ZİKRİNİZDE VE SURETİNİZDE (21. 05. 2016)

213

Anayasa’ya, hukuka, halkın oy tercihine saygısı olmayan bir Meclis’te, hakaret, küfür ve nefret söylemi iyice olağanlaştı.
İki hafta önce HDP’lilere yönelik linç ataklarından biri Garo Paylan’ın başına geldi. AKP’li Metiner, Paylan’ın Ermeni kimliğine yönelik nefret söylemleri kullanarak resmen fiziksel saldırıda bulundu (Mideniz kaldırıyorsa
‘çirkin şey’
ifadesini kullandı.
Meclis adabını, temsil görevinin getirdiği saygı çerçevesini geçtim, kenar mahalle kavgasında bile sarf edilmeyecek sözler bunlar…
Meclis’teki bu saldırılar, dozu gittikçe artan nefret söylemi, dokunulmazlıkların kaldırılması için referandumun dillendirildiği memlekette yaşanacakların sadece küçük bir örneği.
Kendi aczinin,
çaresizliğin göstergesi
Bir insanı fiziksel görüntüsü nedeniyle aşağılamak, ayıptır. Ancak
‘içi yüzüne yansımış’
derler ya, çavuşoğlu’nun durumu da o.
Beştaş’ın siyasi ve hukuki kimliğine saldırmak, asabını bozmak için özellikle tekrar ettiği belli olan
‘çirkin’lik sıfatı, kendi fikrinin, zikrinin ve de suretinin yansıması.
Güya
‘çirkin’
diyerek kadın vekili aşağılıyor. Farkında değil ki asıl aşağıladığı, kendisi… Temsil ettiği bağnaz, şiddet ve nefret yüklü erkeklik müessesesini göz önüne sererken eleştiri yapacak zeka ve donanımdan yoksun olduğunu cümle aleme ilan ediyor.
Uluslararası mahkemeyi gündeme getiren Beştaş’ın konuşması belli ki canını sıkmış, dahası varlığından rahatsız. Susturmak istiyor,
ama fikrini ifade etmek için söyleyebileceği tek bir akıllı cümlesi, eleştirisi yok. Bu yüzden bildiği tek şeyi yapıyor, kadın vekile
‘çirkin’
ve
‘ahlaksız’
diye hakaret ediyor.
‘Ben senin çirkinliğine bir şey diyor muyum’
şeklinde saçma sapan tekrarlanan sözler, aynı zamanda kendi aczinin de göstergesi.
çavuşoğlu’nun davranışı, akıllı bir kadının konuşmasına tahammül edemeyen erkek bakışının özeti. Sadece Meclis’te değil, sokakta, otobüste, iş hayatında; kendi tanımladıkları şeklin dışında kadına tahammülleri yok. Arınç’ın

sözlerinin devamı, aynı anlayışın parçası bunlar…
AKP aslına döndü: Kadın ve çocuklar adına felaket bir rapor
Dokunulmazlıklar hararetle tartışılır, terbiyesizlik ve seviyesizliğe başvurarak dikkatler dağıtılırken, kadınlar ve çocuklar adına
‘felaket’planlar gündemde.
‘Boşanma Komisyonu’,

a kadın örgütleri feveran ediyor çünkü söz konusu taslak;
-çocukların, tecavüzcüleriyle evlendirilmesi ve çocuk evlililiğinin teşvikine,
– Şiddete maruz kalan kadınların mesai saatlerinde karakola başvurmasının engellenmesine,
– Şiddete karşı koruma kararları için delil veya belge aranması, tedbir süresinin kısaltılmasıne,
– Aile hukukuyla ilgili tüm duruşmaların gizli yapılmasına yol açacak.
‘Kadın kapalı kapılar ardından kalsın’ mantığı
Boşanmanın zorlaştırılması için yapılan öneriler arasında, kadının nafaka hakkının süreye bağlanması, mal paylaşımında dava açma süresinin kısaltılması da var.
Hatta eşin ölümü halinde kadının mal varlığından yüzde 50 payını alması bile engellenmek isteniyor.
Aileye yönelik psikolojik rehberlik ve danışmanlık hizmetiyse dini temele oturtulacak, tartışmalı
‘hadım etme’
uygulamasına başlanacak.
AKP rejiminin kadın ve çocuğa bakışını özetleyen, şiddeti engellemekten ziyade kapalı kapılar ardında kalmasını tercih eden, tecavüzü meşrulaştıran ve alınmış medeni hakları geri almayaı amaçlayan taslak rapor etrafında dönen tartışma ve gelişmeleri, daha sonra detaylarıyla ele alacağım.
Evrensel hukuka ve ahlaka aykırı maddelerle dolu, şeriat düzenine heves edeb bu rapora karşı sadece kadınların değil, tüm vatandaşların güçlü bir ses çıkartması şart.
21. 05. 2016 – DİKEN