ERK ACARER: CİHATÇILARI KORUDUĞUNUZU TÜM DÜNYAYA İLAN ETTİNİZ; PEKİ NEDEN DÜNDAR VE GÜL HÂLÂ İÇERDE’ (15. 02. 2016)

198

‘Dünya Lideri’ olmanın hakkını veriyor; Dünya savaşı çıkarmak üzere! Biraz tarih, biraz coğrafya bilgisi olan, hafiften basiret sahibi herkes işlerin nereye gittiğini az çok görüyor. Enver Paşa’nın, Osmanlı’nın parçalanmasına yol açan son darbesine, ANAP Lideri Başbakan Turgut özal’ın, Irak’ta ‘Bir koyup üç alalım’ hezeyanına benziyor.

• • •

‘Dünya Lideri’ bize yeni bir şey sunmuyor, dünyayı baştan keşfettirmiyor yani! Ancak önceki ‘ucuzluklarla’ kıyaslandığında ortaya farklar da çıkıyor. Kahramanlık hevesi, sultanlık takıntısı, halifelik özentisi üzerine, ‘Başkanlık’ kurnazlığı da biniyor. Savaş çıkarırsa yetkileri elinde toplayacak, kolay yoldan Meclis’i, yargıyı kendine bağlayıp ‘Başkomutan’, ‘Başkan’ olacak!

• • •

Yöntem ve işbirliği konusu da önceki örneklerden farklı ama! Yozluğun, çürümüşlüğün, itilmişliğin, içi boş efeliğin dibi bu! Beyzbol sopasıyla, ABD Dışişleri Sözcüsü mesajıyla, su katılmamış Rus votkasının sertliğiyle ayar yiyip Ekvador’da kadın dövdürme çizgisine gelen ‘ilişkiler’, Arabın yalellisiyle yapılan işbiriliğiyle taçlandırılıyor!

• • •

Sözün kısası; elde avuçta kalan Suudi ve Katar çakalı. Savaşa da bunlarla girilecek! üzerine kefen niyetine dantelli perde geçirip ‘ölümü göze alan fedaiyi’ temsil edenle, ayak bileğine kadar inen ve ‘Kandura’ denen beyaz tunikli Suudi yobazının ittifakını ibret ve hayretle izliyoruz.

• • •

İncirlik’e, Suriye’yi vurmak üzere, Suudi Arabistan uçakları taşınırken, Başbakan Davutoğlu, öfkeliyken, hüzünlüyken, ağlarken, aynı zamanda gülmesini de sağlayan yüz kaslarının azizliği olan tuhaf ifadesiyle bas bas bağırıyor: “YPG, Azez’den çekilecek!” Azez dediği, Suriye’de bir bölge değil, AKP’li belediye sanki!

• • •

Yersen kavlinden, ağız ve güçbirliği ittifakının en nadide yalanlarını yemiyoruz! IŞİD’i besleyip büyütenlerin “IŞİD’i vuracağız” diye açıklama yapması yenecek cinsten değil çünkü. Nasıl olup da angajman kurallarının devreye girdiğini, bunların Ahrar’uş Şam ve El Nusra gibi cihatçılara neden işlemediğini merak ediyor, açıklama bekliyoruz!

• • •

Aslında olan biteni net olarak da biliyoruz! Suriye’nin obus toplarıyla vurulmasının birkaç nedeni var. Artık Türkiye, yeniden kartların karıldığı Suriye masasında yok. YPG’nin yürümesi ve Rusya’nın ağırlığını hissettirmesiyle kapanan Halep yolu, cihatçılarla fiziksel temasın kesilmesi demek.

• • •

Türkiye’nin can havliyle son kozunu oynaması, Amerika, Rusya ve koalisyonu hiçe sayıp eli günü umursamadan ‘realitesini’ ortaya koyması bir bütünle birlikte detayları da ortaya çıkarıyor.

• • •

Tükenen cihatçıları korumak için top atışı yapılıyor. Kara harekâtı da gündemde. Yani. . . Artık, onlara ‘insani yardım malzemesi’ göndermiyor, üzülmelerine yol açanları bizzat vuruyorlar. Malumun ilanı bu!
“Suriye’de iş tutup vekil tayin ettiklerimizin, eli kanlı El Kaide, El Nusra, Ahrar’uş Şam çetelerinin yenilmesini istemiyoruz” demenin pratiği. Tam bu noktada, insanın aklına bir soru geliyor: “O zaman cihatçılara giden ‘insani malzemeyi’ belgeleyen, Can Dündar ve Erdem Gül niye içeride?”

• • •

Geleceği görmek için kâhin olmaya gerek yok. Müttefiki Suudi ve cihatçı, kılavuzu Erdoğan olanın başına neler gelebileceğini kestirmek zor değil. Adım adım felakete doğru sürüklenen Türkiye’yi elimiz kolumuz bağlı bir biçimide izliyoruz. Keşke umutlu bir bahardan söz edebilmek mümkün olsaydı. . .
15. 02. 2016 – BİRGÜN