ADALETSİZLİĞİN, KADROLAŞMANIN, AYRIMCILIĞIN ADRESİ: ADALET BAKANLIĞI

250

Adalet Bakanlığı tarafından açılan görevde yükselme sınavları 7-8 ay süren bir maratonla sonuçlanmış bulunmaktadır. Ortalama 40 bin yargı emekçisinden koşulları uygun olan 7818 yargı emekçisi görevde yükselme sınavına girmiş olup, 7213 kişi barajın üzerinde puan alarak yazılı sınavı kazanmıştır. Adliyelerdeki yoğun iş yükünün yanı sıra, mesai saati dışındaki zamanlarda gecesini gündüze katıp sınavlara hazırlık yapan yargı emekçileri yazılı sınavda başarılı olmasına rağmen mülakat çarkına sokularak emekleri yok sayılmıştır.
Konu ile ilgili Genel Merkezimizde basın toplantısı düzenlenmiş, Büro Emekçileri Sendikası olarak başından beri takip ettiğimiz sınav sürecinde adaletin sağlanması adına gerekli tüm girişimlerde bulunacağımız ve Adalet Bakanlığı’nda adalet mücadelemizi yükselteceğimiz basın ve kamuoyuyla paylaşılmıştır.



Genel Başkanımız Fikret Aslan’ın okuduğu açıklama aşağıdadır:
Değerli Basın Emekçileri;

AKP’nin 13 yılık iktidarında kamuda yaşanan adaletsizlik, ayrımcılık ve kadrolaşma hız kesmeden devam etmektedir. Kamuya personel alımında ve kamu kurumlarında yapılan görevde yükselme sınavlarındaki mülakat uygulamaları, AKP’nin kamuda yarattığı kadrolaşmanın en ektili aracı olarak kullanılmaktadır. Sınavlarda yaşanan şaibeler, kayırmacılık kamu emekçilerinin ve kamu emekçisi adaylarının kamu kurumlarına güvenini ortadan kaldırmakta, her sınav süreci yeni hayal kırıklıkları anlamına gelmektedir.
Et Kokarsa Tuzlarsın Ya Tuz Kokarsa?Kamu kurumlarının yaptığı görevde yükselme sınavlarında ayrımcılığın kaynağı olan mülakat uygulamalarına yönelik açılan davalar ve yaşanan hukuki süreçler de kaygılarımızı haklı çıkartmakta genellikle açılan davalar kazanılmaktadır. Mülakat uygulamasının kaldırılması veya yapılan mülakat sınavları ile ilgili yargısal denetimi sağlayacak alt yapının tüm unsurları ile oluşturulmasına ilişkin idareyi bağlayan Danıştay kararları olmasına rağmen hukuksuzluk devam etmektedir. Adalet bakanlığı bünyesindeki Danıştay’ın kararlarını Adalet Bakanlığı uygulamazsa tuz kokarsa deyimini akla getirmektedir.
Sözlü sınava ilişkin mahkemeler sözlü sınav komisyonu üyelerinin her biri tarafından belirlenmiş ve tutanağa bağlanmış soruların ve yanıtların neler olduğunun, bu yanıtlara komisyon üyelerince takdir edilen notun gerekçeleriyle ortaya konulmamış olmasının, kamera kaydının yapılmayışının idari yargı yerlerince yapılacak yargısal denetimi olanaksız kılması nedeniyle, sözlü sınavların iptaline karar vermektedir. Durum böyleyken Adalet Bakanlığı Görevde Yükselme sınavında da aynı hatalar ortaya çıkmış, sözlü sınavında kamera kaydı yapılmadığı gibi, sorulan soruların ve sorulara verilen cevapların kayıt altına alınmadığı görülmüştür.
Yine ilgili yargı kararlarında da sözlü sınavın objektif bir şekilde yazılı sınavın tamamlayıcı unsuru olarak gerçekleştirilmesi gerektiği yönündedir. Hal böyleyken Adalet Bakanlığı Görevde Yükselme Sınavında sözlü sınav tamamlayıcı değil asli unsur olarak gerçekleşmiştir. Yazılı sınavda 90-100 arasında puan alan birçok yargı emekçisi sözlü sınavda düşük puan verilmek suretiyle elenirken, yazılıda 60-70 arasında puan alan yargı emekçileri ise sözlü sınavda 95-100 arasında puanlar verilmek suretiyle yazı işleri müdürlüğüne atanmıştır. Bu durum açık bir haksızlığı ortaya koymaktadır.
Adalet Bakanlığı tarafından açılan görevde yükselme sınavları 7-8 ay süren bir maratonla sonuçlanmış bulunmaktadır. Ortalama 40 bin yargı emekçisinden koşulları uygun olan 7818 yargı emekçisi görevde yükselme sınavına girmiş olup, 7213 kişi barajın üzerinde puan alarak yazılı sınavı kazanmıştır. Adliyelerdeki yoğun iş yükünün yanı sıra, mesai saati dışındaki zamanlarda gecesini gündüze katıp sınavlara hazırlık yapan yargı emekçileri yazılı sınavda başarılı olmasına rağmen mülakat çarkına sokularak emekleri yok sayılmıştır.
Mülakat sınavında sorulan sorular, liyakati esas almaktan uzak olup, adeta yargı emekçileri ile alay eden cinsten sorular olmuştur. Mülakat sınavına giren adaylara
“Mehmet Akif ERSOY’un doğduğu apartmanın adı nedir?, Atatürk’ün cenaze namazını kim kıldırdı?” şeklinde mesleki bilgi ve birikim gerektirmeyen hatta bilinmesi kültürel açıdan da gerekli olmayan soruların sorulduğu bilinmektedir. Diğer taraftan “Anayasa’nın 17. Maddesini açıklayınız,” şeklindeki sorular genel kültür özelliği taşımamakta, uzmanlık gerektiren bir alan sorusu niteliği taşımaktadır. Dolayısıyla sorulan soruların genel anlamda yazı işleri müdürü seçme niteliği taşımadığı ortadadır.
Bununla birlikte Adalet Bakanlığı Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği yönetmeliğinde her ne kadar Adalet Bakanlığının gerekli görmesi halinde görevlendireceği diğer komisyonlarda da sözlü sınav yapılacağı belirtilmiş olsa da açılan kadro sayısı(1631 kişi) ve sınava girenlerin sayısının çok olması(yaklaşık 7200 kişi) oluşturulan beş kişilik sınav kurulunun tek merkezden böyle bir sınavı yapmış olması objektif kıstaslardan uzak olup zaten liyakatı esas almayan sözlü sınav sürecinin sağlıklı sonuçlanmasını ortadan kaldırmıştır.
Yapılan sözlü sınav Adalet Bakanlığı Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği yönetmeliğine uygun yapılmamıştır. Yönetmeliğin 15. Maddesinde A fıkrasında sözlü sınavına dayanak yapılacak değerlendirme konuları ve bu konuların karşılığı olan puanlar belirtilmiştir. Yine her bir aday için genel olarak sorulan iki soru ve 1,5-2 dakikalık zamanda yargı hizmeti açısından önemli bir kadro olan yazı işleri müdürlerinin belirlenmesi objektif sonuçlar ortaya çıkarmayacağı gibi yönetmelikte belirtilen konular için yeterli zamanı oluşturmamaktadır. Yine yönetmelikte 15 puan olarak yer verilen “bilimsel gelişmelere açıklığı” başlığında hiç bir adaya soru sorulmadığı da görülmektedir.
Kariyer ve liyakat ilkelerinin temelinde, işin ehline verilmesi ve hak etme kavramı yatar. Kamu hizmetlerinin etkin ve verimli bir şekilde hizmet yararına gerçekleştirilmesinin güvencesi de, hizmetin yetişmiş, ehil kamu görevlilerince yerine getirilmesinden geçer. Kuşkusuz böyle bir anlayışın yerleştirilmesi ise aynı veya benzer görevlerde bulunanlara atanma olanağı sağlanması halinde mümkündür.
Büro Emekçileri Sendikası olarak bugüne kadar kamu hizmetlerinin nitelikli olabilmesinin koşullarından birinin de liyakat sahibi hak eden kamu emekçilerinin üst görevlerde görev alabilmesi olduğunu savunduk. Bu ilkemiz çerçevesinde uzun zamandan beri ilk defa büyük çapta düzenlenen görevde yükselme sınavı ile ilgili olarak Adalet Bakanlığı ile görüşerek sınav sürecinin adaletli sonuçlanması yönündeki taleplerimizi ve kaygılarımızı paylaştık. Yine görüşlerimizi ve taleplerimizi yazılı olarak Adalet Bakanlığına sunduk. İlgili yönetmelikteki sözlü sınav maddesinin iptaline yönelik dava açtık.
Bugün tüm uyarılarımıza rağmen binlerce yargı emekçisi sözlü sınav sonuçlarına göre mağdur edilmiştir. Ortaya çıkan bu mağduriyetler aynı zamanda Adaletin tesis edilmesi gereken Adalet Bakanlığına güveni yok etmekte, adaletsizliği meşrulaştırmaktadır. Buradan hareketle Adalet Bakanlığının yargı emekçilerinin mağduriyetini ortadan kaldıracak adımları atmaya davet ediyoruz. Sözlü sınavlar iptal edilmeli ve atamalar yazılı sınav sonucuna göre yapılmalıdır. Büro Emekçileri Sendikası olarak başından beri takip ettiğimiz sınav sürecinde adaletin sağlanması adına gerekli tüm girişimlerde bulunacağımızı, “Adalet Bakanlığında Adalet mücadelemizi” yükselteceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.

MERKEZ YÖNETİM KURULU