NAZIM ALPMAN: KİM DAHA PUTİN’ (05. 12. 2015)

203

çanak çömleğin bir biçimde patlayacağı belliydi. çünkü gerek iç politika gerekse dış politika da “sadece 1 kişinin” görüşleri, ilkeleri, doğruları, tespitleri, hamleleri geçerli yol olarak kabul ediliyordu.
Doğal olarak da o yol üzerinde ilerleniyordu.
Bazen içerde bir lidere, bir örgüte, bir partiye, bir meslek kuruluşuna en ağır ifadelerle taarruz ediliyor, bazen de bir yabancı ülkenin, liderin, kuruluşun haddi bildiriliyordu!

Bu tarz yönetim bir mahalledeki spor kulübü için faydalı olabilirdi. Herkes kulüp başkanının arkasında tek sıra halinde dizilebilirdi.

Ama büyük bir ülke söz konusu olduğunda işler bu kadar basite indirgendiğinde elbet bir duvara çarpılabilirdi.

Rusya’ya ait bir savaş uçağının 17 saniyelik sınır ihlaline bu kadar ağır ceza kesilmeyebilirdi. çünkü bu türden sınır ihlallerinin sayılmayacak kadar çok olduğu, Ege Denizi üzerinde Yunanistan Hava Kuvvetlerine ait jet uçaklarıyla, Türk Hava Kuvvetleri F-16’larının “it dalaşı” denilen türden karşılaşmalar yaşadığı biliniyor.

Şimdiye kadar kimse kimsenin uçağını düşürmedi.

Bir Rus savaş uçağının düşürülmesinin ne anlama geldiğini ancak yaşayarak öğrenenlerin amatörlüklerine şapka çıkartmak lazım!

Sovyetler Birliği dağıldı. Ama dünyanın iki numaralı savaş makinesi (Kızıl Ordu) olduğu yerde duruyor.

Rusya’da 1991’de rejim değişti.

Ama ne kadar?. . TRT’de uzun yıllar Rusya uzmanı olarak çalışan Gültekin Kabukçu ile bir Orta Asya dönüşünde uçakta yan yana düşmüştük. Bana eski Türki Cumhuriyetlerin bağımsızlık kararının nasıl aldıklarını birinci tanık ağzından anlatmıştı.

Kazakistan Devlet Başkanı Nur Sultan Nazarbayev’e soruyor “Bağımsızlık kararını nasıl aldınız?” diye Gültekin Ağabey…

Kazakistan’ın komünist lideri de anlatıyor:
-Bir gün bizi Kremlin’e çağırdılar, yarın hepiniz gidip bağımsızlık ilan edeceksiniz dediler! Böylece bağımsız olduk!!!

Sonra fazla uzun süre geçmeden “Bağımsız Devletler Topluluğu” kuruldu.

Orta Asya Türki cumhuriyetlerin Türkiye ile olan yakın ilişkileri Kremlin’e rağmen değil, onun hoşgörüsüyle oluşup gelişmiştir.
O coğrafya eskiden olduğu gibi şimdi de Kremlin’den idare edilir.

Demokrasi, Rusya’da çok üst düzeyde yaşar, atmosferin üstünde!. .

Muhalefet ise ara sıra gösteriler yapabilir, Ekim Devrimi’nin yıldönümlerinde… Bu nedenle Putin, muhalefetsiz bir lider olma avantajıyla sürekli iktidardadır.

Türkiye’de de devamlı seçim kazanması nedeniyle “muhalefetsizlik” özgürlüğünden istifade eden Tayyip Erdoğan için bu durum aynı avantajı sağlamıyor.

Hatta zararlı oluyor.

Bir ara ikisi arasında kıyaslamalar da yapılıyordu: Erdoğan mı, Putin mi?

Savaş uçağının düşürülmesinin ardından ortalığa saçılan Putin demeçlerinin kaba ve saldırganlığıyla, Tayyip Erdoğan’ın diyalog kapılarını açık tutmak isteyen sağduyulu(!) nezaketi arasında bir değerlendirme yapılabilir mi?

Eskiden iç politikadaki sert tutumları hakkında sorulan sorular, şimdi biraz nostalji oluşturuyor:

-Kim daha Putin?
***
Fiili cehennemde yaşayanlarAteş altında!
1979’da Nikaragua’daki Sandinist gerillalarla, Devlet Başkanı Somoza’nın askerleri arasındaki iç savaşı anlatan çok güzel bir gazeteci filmiydi yönetmen Roger Spottiswoode’un “Ateş Altında”sı…
Nick Nolte ile Gene Hackman’ın başrollerini paylaştıkları filmde Nikaragua’nın cehennemi ortamında gazetecilerin hikâyeleri anlatılıyordu. Tabii bir de ülkede güvenlik birimlerinin nasıl disiplinsiz çetelere dönüştükleri…
Son dönemde Türkiye’nin Güneydoğusu 1979’un Nikaragua’sını geride bıkarmış bir duruma geldi.
İnsanlar yasa dışı yöntemlerle evlerine kapatılıyor. Günlerce sokağa çıkma yasakları ilan ediliyor. İnsanların en doğal ihtiyaçları bile dikkate alınmıyor.
Milletvekilleri bu yasak şehirlerin girişlerinde en kaba şiddete maruz kalıyorlar. HDP’li milletvekilleri için “Yasama Dokunulmazlığı” fiilen kaldırılmış durumda…
Daha önemlisi de şu ki, Türkiye’nin genelinde bu insan hakları ihlalleri aşırı derece de “normal” karşılanıyor!. .
Bunları yazacak çizecek olan gazetecilerin önce cezaları kesiliyor, sonra yargılanmaları bekletiliyorlar!
ülke hızla fiili bir cehenneme dönüyor:
-Gazeteciler ise ateş altında!
05. 12. 2015 – BİRGÜN