CAN DÜNDAR: ACEMİ CASUS (01. 12. 2015)

243

Erdem’le Silivri’ye getirildiğimiz gece, ilk kayıtta hangi suçtan tutuklandığımızı sordular:
“Terör mü, adi mi?”
Arkama yaslanıp derin bir nefes aldım:”Casusum ben” dedim, ciddi bir edayla. . .
Muhataplarımda yarattığı hayretle karışık hayranlığın keyfini sürdüm. İyi de. . . Sorsalar hangi ülkenin casusu olduğumu, bilmiyordum. Bilsem, oranın bir casusuyla bir köprü üzerinde takas edilmemi isteyeceğim; ama söylemediler. İşin kötüsü, elde casus olduğumu gösterebileceğim bir kanıt da yok.
Hâkimin kararına bakılırsa, acemi bir casus olduğum için, ele geçirdiğim belgeyi hemen alıp gazetede manşetten vermiştim. O da yakaladı tabii. . .
Eldeki tek kanıt bu. . .
Adalet biraz ağır işlediği için, 6 ay sonra fark etti bu durumu. . .
“Şu misafirler gitsin ben sana
gösteririm” diyen dayakçı baba gibi, G20’nin bitmesini bekledi.
Ve misafirler gider gitmez “Delilleri
karartmamam için” tutuklanmama karar verdi.
O gün gazete 100 bin basılmıştı. Demek 100 bin delil var.
Bunları acilen karartmam lazım.
İlk gece bir plan yaptım:
Bizim casusluk şebekesine bir mektup yazdım:
“Derhal bu gazeteleri bulup
manşeti bir keçeli kalemle çizin,
karartın. “
Bunu yazıp kâğıdı turna şeklinde katladım, gökyüzüne fırlattım.
Ama acemilik işte; mektubum tellere takıldı.
Şimdi, Silivri Cezaevi’nin dikenli tellerinde sallanan bu turnadan dolayı, “Delillerikarartmaya
çalışmak”tan ayrı ceza yerim kesin. . .
Hoş mektup tele takılmayıp gazeteye ulaşsa da el yazım pek kötü olduğu için talimatımı okuyamayacaklardı muhtemelen.
İlk yolladığım mektupta, “Sevdiğim
kırmızı kalemimi yolladılar” diye yazmıştım. Gazetede “kırmızı
valizimi” diye çıktı. O günden beri “şifreli mesaj verdiğim” zannıyla odamda kırmızı valiz aranıyor.

***

İkinci günümde “ıslah olmam
için” psikolog karşısına çıkardılar. âdettenmiş.
İçeri giren herkese uygulanan bir anket yaptılar. Zarif bir küçük hanım ve anketörler, “Sizi suça
kim itti” diye sordu.
“Annem” dedim:
“Daha bebekken bana kitap
okumaya başladı. Bir de ilkokul
öğretmenim. . . Bana yazamayı
öğretti. “”çıkınca suç işlemeye devam
edecek misiniz?”
“öyle görünüyor. İçeriden bile
yazıyorum, baksanıza. . . “
Bir de kütüphaneden
Don
Kişot
kitabı istediğimi duyunca, teşhisi koydular sanırım.
***

Adliyede mahkemenin kararını beklerken tecrübeli iki eski mahkûm,
Celal Doğan
veCelalettin Can, koridorda volta atma kursu veriyordu bana.
Celalettin, “Tempolu yürüyeceksin.
Aslolan, karşıdan yürüyenin
yolunu kesmemek” diyordu.
Şimdi Silivri’deki hücremin küçük havalandırmasında tek başıma volta atarken, kulaklarını çınlatıyorum. “Karşıdan gelen” yok.
O omuz omuza volta atılabilen, kalabalık koğuşlu cezaevlerinin yerini F Tipi katı bir tecrit aldı çünkü.
Voltada bile yalnızsın.
Neysi ki havalandırmanın ortasında bir mazgal var. Oraya seslenirseniz, kanalizasyondan sesiniz şehre ulaşabiliyor.
Acemi bir casus olarak bunu 2. gün keşfedince ilk denememi yaptım, mazgala doğru eğilip fısıldadım:”Midas‘ın kulakları. . . Pardon
MİT’in TIR’ları silah taşıyor. “
Casusunuz Silivri’den bildiriyor.
***

Neyse, bu kadar ajanlık yeter.
Henüz kâğıdım yok. Bu satırları yazdığım
“İhtiyaç istem fişi” de tükenmek üzere. . .
Kalan tek sayfaya ihtiyaçları yazıp kantinden ısmarlamam lazım. Alaturka tuvalet için maşrapa. . .
Kış hazırlığı için kapı bandı. . .
Yer temizliği için vileda. . .
Hangi sıvı deterjan daha iyi acaba?
önceki gün
Merkel,
Hollande
gibi 28 Avrupa liderine mektup yazdığım kâğıda hela pompası siparişi yazmak da varmış hayatta. . .
Zormuş bu casusluk işi. . .
Neyse, yine de hırsızlıktan iyi. . . Silivriden selam-sevgi. . .
Elçi’ye vedaSon tweet’ini bizim için atmış
Tahir Elçi. . .
“Tutuklanmaları basın ve
ifade özgürlüğüne en ağır
darbedir” demiş. “Şiddetli bir toplumsal refleks
gösterilmezse dönüşü
olmayan karanlık tünelden
geri dönüş zor olacak” diye eklemiş.
Bu mesajdan hemen sonra o dönüşü olmayan tünel, barış elçimizi de çekti karanlığına. . .
Tutuklanmış olsa, yaşayacaktı belki. . .
Seçenekler bunlar:
ölümden iyisi, zalimin hücresi. . .
Elçi’yi, haklarını savunduğu mazlumlardan biri -dört ayaklı minare ile birlikte sonuncusu- olarak saygı, minnet ve hayranlıkla uğurluyorum. Epeydir mektup yazmamışsınızdır.
Yazmak isterseniz. . .
Adresim: A-1 / 5 Silivri Cezaevi
01. 12. 2015 – CUMHURİYET