ERK ACARER: PARİS NERE, SİLVAN NERE’ (16. 11. 2015)

201

Belediyenin önündeki ana caddeden tanklar geçiyor. Bazı askerler, ellerinde silahla koşuyor. Bir araçtan anons geçiliyor: “Ellerinize sağlık komandolar Silvan’ı teröristlerden temizlediniz. ” Devlet, kendi haritasında bulunan üç mahalleyi sileceğini söylüyor. Dediğini yapıyor. Ardından buralara bayrak dikiyor.

• • •

Bu işte bir terslik var!
Türkiye’nin ortasına gururla Türk bayrağı dikmek şaşırtıcı! Silvan’da sohbet ettiğimiz pek çok kişi, kimliğini gösterip, ‘Bak ne yazıyor, biz Türkiye vatandaşıyız’ diyor. İnsanın aklına şu soru geliyor: Acaba insanlar değil devlet mi Türkiye’den kopmak istiyor?

• • •

Kendi toprağındaki bir bölgeye tankla girip, Türk bayrağı dikerek çıkmak, gerçekçi bir bakışla ‘antipatik bir mağlubiyetten’ başka bir hava yaratmıyor. Yine insanın kafasına başka acayip şeyler de düşüyor: “Zaten buralar bizim değil mi? Kimle savaşıp bayrak dikiyorsunuz?”

• • •

Silvan’da ‘terörist’ avı var!
İyi güzel de sapla saman karışıyor. Devlet kendi toprağında, sivri zekâlıların zihin kıvrımlarında hamaset karşılığı bulan bir ‘savaşçılık oyunu’ oynarken, hepimizi tehlikeye atıyor. ‘Terörist var’ diye mahalle yıkmak, insanların yaşam alanlarına, sivillere darbe vurmak akılla açıklanacak gibi değil. İşi buralara vardırmadan önce, önlem alınmaması da ayrı bir konu elbette!

• • •

Eğer şiddet yoluyla çözüm olsaydı, Silvan’da tam 6 kez sokağa çıkma yasağı uygulanmaz, Cizre’de ikinci kez halk ekmeksiz kalmazdı. Kahramanlıkla çıkılan mahallelerde, cinsiyetçi ve ırkçı sloganlar göze çarpıyor: “Türk’e itaat edeceksin, biz geldik kızlar nerede?”

• • •

Mahalleli anlatıyor: “Evlerimizin yıkılmasından çok, bu yazılara üzüldük. Bunları çocuklar da görüyor. Bir nefret kültürü yaratılıyor. Böyle giderse buradan çıkamayacağız. “
Ellerine patlamış, ağır silah fünyelerini alan çocuklar, sokak aralarında koşturup, savaşçılık oynuyor!

• • •

Kentlerin ortasına düşen bombalarla ve buna karşı silahlanmakla bir çözüm alınamayacağı hâlâ görülmüyor. Kuşaklar kaybedilip, ülke birbirini gırtlaklamaya doğru dörtnala koşuyor. Bugünün savaşçılık oynayan çocukları yarın bilemediniz öbür gün dağa çıkacak! Bölgede eğitim yok, öğretmen gelse de otel köşesinde oturuyor.

• • •

Terörle savaşayım derken, yeni ‘militanlar’ yaratılıyor. Şiddet şiddeti, öfke nefreti bir kez daha, bir kez daha yeni baştan formatlıyor. Ekleyelim; bölgedeki pek çok kişi, eline silah alan kim varsa ondan da şikâyetçi! İnsanlar, ölüm kan ve nefret değil; demokrasi, insan hakları ve adalet istiyor!

• • •

Silvan’da bir amca; “Vallah bıktık” diye söyleniyor: “Bu işten çıkış yok. Silvan biter, Cizre’yle Nusaybin başlar, onlar biter Kızıltepe yanar. Sonra döner yine tekrar tekrar aynı şeyler olur. “

• • •

AKP’nin savaş politikalarında dibe vurduğu açıkça görülüyor. “Teröristleri temizledik” anonsuyla olsaydı, ülke 40 senedir başa sarmazdı. Bunu görmek bu kadar zor değil.

• • •

Silvan’ının sokaklarını dolaşırken, Paris’teki katliam da konuşuluyor. Aynı amca; bir çelişki üzerinden yola çıkıp, başka tokat gibi gerçekleri de çarpıyor: “Bak Paris’te kaç kişi ölmüş. Yazık günah. IŞİD yaptı bunu! Bunlar da terörist değil mi? Nerelerde yuvalandıkları belli, devlet bilmiyor mu? Ee peki o zaman, Adıyaman’daki, Urfa’daki mahalleleri de tarasınlar. “

• • •

İnsan, kendi ülkesinin ‘orta yerinde’ ölümlere, mahalle yıkmalara, silahlara tanık olunca umudunu yitiriveriyor. Demokrasi, insan hakları ve yaşam tesis edebilmek bu kadar zor mu?
Demek ki bu dünyada öyle!

• • •

Paris nerededir, Silvan ne yana düşer? İkisi de eşit mesafede çünkü Paris’in acısı, Silvan’ın orta yerinde duruyor. Acı üstüne acı gerçeklere çıkıyor: Bu dünyadan hiçbirimiz canlı çıkamayacağız! Ama böyle giderse, bu biraz daha erken olacak.
16. 11. 2015 – BİRGÜN