ERGİN YILDIZOĞLU: YENİ TÜRKİYE 360° (20. 10. 2015)

201

“Yeni Türkiye”, “İslam
dünyasında demokratik
bir istisna”
derken ortaya çok ilginç bir durum çıktı.
“Yeni”leşme o kadar ileri gitti ki, eskisi geride kalmakla kalmadı, bir ülke olarak Türkiye geride kalmak üzere…
360 derece filan. . .

Ankara katliamından sonra yabancı basını izleyenler bu kanının hızla yayılmakta olduğunu göreceklerdir. Geçen haftanın son üç günü içinde gördüğüm bazı başlıkları aktarmak istiyorum.
“Suriye iç savaşı Türkiye’ye
geliyor”
(Foreign Policy);
“Avrupa’nın hasta adamıBatı’ya mikrop bulaştırabilir”
(The Times);
“Mezhep savaşında
Türkiye Suriye’nin peşinden
gidiyor”(Financial Times);
“Türkiye’nin kendisiyle 10 cepheli
savaşı”
(The Atlantic);
“Türkiye
uçurumun kenarından geri
dönebilecek mi”
(Reuters);
“Türkiye’de iç savaş olasılığı ne
kadar?”
(Open Democracy);“Türkiye
etnik-mezhep çatışmalarında
Suriye’nin yolundan gidiyor”
(The Guardian);
“Kutuplaşmanın
hain sonucu”
(Washington Post);
“Tarihinin en kötü şiddet saldırısı:
Geliyorum diyen bir felaketti”
(Business Insider);
“Türkiye birAbise doğru gidiyor”
(Huffington
Post),
“Suriye Savaşı Türkiye’ye
geldi”
(The Daily Telegraph);
“Ortadoğu’nun gelecek çökmüş
devleti Türkiye”
(The Asia Times).

Bizim algımız yabancıların dışardan bakarken edindiklerine tam uymuyor. Belki de, adeta
“yavaş
yavaş ısınan suyun içindeki kurbağa
gibiyiz”.
Ya da
“şok”
içinde olduğumuzdan olaylar hızlanırken biz bir önceki anın içinde hapsolmuşuz. Eğer,”tam biz uçacaktık şimdi
herkes bize düşman, onlar algı
operasyonu yapıyor”
filan gibi fantezilerle kendinizi aldatmak istemiyorsanız, bu algılara,
“demek ki dışardanbakanlar böyle bir resim görüyor”
diyerek kulaklarımızı açmamız gerekiyor.

Dışardan bakanlar yalnızca felaket senaryoları görmüyorlar. Onlar bu resmin içindeki,
“DAEŞ ile
aramızda 360 derece fark var”;
“Suruç’un failini tutup adalete
teslim ettik”, “DAEŞ ile PKK
birlikte. . . “
Adeta
“Nobel’i bana vermediniz,Allah belanızı
versin”
demeye gelen açıklamalarla mantıkları zorlayan, insanı acı acı gülümseten, siyasetçilere bakıp ülkenin geleceğine ilişkin olarak umutsuzluğa kapılıyorlar.
Bu devleti iyi anlamak gerekir
Türkiye dünya ekonomisinin önemli bir ticaret ve yatırım pazarı. Daha da önemlisi, ABD liderliğindeki Batı’nın kurduğu, yönettiği düzen sarsılır, yükselen güçlerce sorgulanırken Türkiye NATO üyesi, dünyanın en istikrarsız bölgesiyle Batı arasında, askeri ve siyasi açıdan gerekliliği artan bir ülke.

Batı ve NATO,
yapısal, teknolojik,
kültürel, finansal
olarak bu ülkenin devletini oluşturan örüntünün içindedir; bu nedenle de
Kees van
Der Pijl‘in
“post colonial”devlet tanımına uyar. Bu devletlerin kendilerini bağımsız sanan hükümetleri genelde bunun fiyatını, finansal, idari, kimi zaman başka yollardan öderler. Bu yüzden Türkiye devletini yönetenlerin bazen aniden, ilk anda anlaşılamayan bir
“U”
dönüşü yaptıklarına da şahit oluruz.

Dışarda bu gerçeğin çok tatsız ama bir o kadar da düşündürücü yansımaları ortaya çıkmaya başladı. Atlantik’in iki yakasından iki örnek vereceğim.

Birincisi:
Pentagon
planlama bölümünden yetişmiş, Reagan döneminde
Ulusal Güvenlik
Konseyi‘nde bulunmuş,
G. W.
Bush
döneminde
Ulusal İstihbaratDirektörlüğü
ofisinde üst düzeyde görev almış,
Ulusal Güvenlik
Ekonomisialanının kurucusu sayılan
Norman Bailey‘in, Ankara patlamasından sonra, 13 Ekim’de
World Tribune’de yayımlanan yazısının başlığı:
“Türkiye çökmüş
devlet olur mu? Ordu izin vermez.
Bu da o kadar kötü olmaz. “

İkincisi: Avrupa’da öngörüleriyle büyük saygınlığı olan
GEAP’ın
(Küresel Avrupa Beklentiler Bülteni) 16 Ekim sayısındaki Türkiye bölümü:
“Dört yıldır Erdoğan’ınpolitikaları, anlaşılamaz hale geldi,
tutarsızlaştı. Türkiye kendini ekonomik,
sosyal, siyasi jeopolitik bir
uçurumun kenarında buldu. . . Her
an çökebilir. . . Kimse Türkiye’nin,
Libya’nın ya da Irak’ı yolundan gitmesini
istemediğine göre, kasımseçimleri ülkenin yolunu bulmasına
olanak verecek bir kaolisyonu yine
üretemezse, ordu ülkeye düzen
getirmekte tereddüt etmeyecektir”.
“Yeni Türkiye”, “360 derece”,sil baştan mı olacak?
20. 10. 2015 – CUMHURİYET