L. DOĞAN TILIÇ: ON BİNLER-YÜZ BİNLER (19. 09. 2015)

208

TOBB‘un başını çektiği,
14
işveren ve işçi örgütünün organize ettiği ve
250‘yi aşkın sivil toplum örgütünün destek verdiği “Teröre Hayır, Kardeşliğe Evet – Bayrağını al da gel” yürüyüşüne kaç kişi katıldı?
Soruya bakmayın, derdim sayılar değil. Yıllardır bu ülkede milyonların katıldığı, her kesimden insanın el ele verdiği sessiz ve içten bir barış yürüyüşünün özlemini duyuyorum. Geçen günkü
Ankara
mitingini, öncesinde
Diyarbakır‘da aralarında
Memur-Sen
veEğitim-Bir-Sen‘in de olduğu
560
‘ı aşkın sivil toplum örgütü temsilcilerinin eylemini ve yarınYenikapı‘da yapılacak
AKP
mitingini dikkatle izlemem bu yüzden.
560‘ı aşkın sivil toplum örgütünün destek verdiği söylense de,
Diyarbakır‘daki etkinliğe katılanların sayısı 100’ü bulmuyordu. Yine de,
Memur-Sen
ve
Eğitim-Bir-Sen‘in öncülük ettiği “bayraksız” etkinlik; taşınan
Türkçe-Kürtçe

dövizler (Yeter artık / Edi Bese), esnafa polise dağıtılan karanfiller ve
Eğitim-Bir-Sen‘lilerin ağzından siyasetin “tek tipçi, dışlayıcı” çağrılardan vazgeçmesi, çözümün “güvenlik bürokrasisine havale edilmeden TBMM’de aranması” gerektiğinin söylenmesi nedeniyle ilginçti.
İlginçti; çünkü
Diyarbakır
‘da “bayraksız” kardeşlik çağrısı yapanlar, Ankara’ya geldiklerinde “illa da bayrak” diye tutturuyordu.
Ankara‘da “Bayrağını al da gel”
çağrısı yapanlar, çağrının gereğinin yerine getirilmeyeceğini düşündüklerinden mi nedir, bayrak satıcılarını boynu bükük bırakma pahasına gelenlerin hepsine bayrak dağıttılar.
1,5
km boyunda ve
7
metre
enindeki bayrak da
TIR
‘la getirildi ve yürüyüş sonrası geri götürüldü.
Kimi katılımcıların bayrak duyarlılığı açısından, sosyal medyada da epey paylaşılan temizlik işçilerinin geride bırakılan bayrakları çöpe süpürmesi görüntüsü hiç de iyi olmadı.
Yürüyüş boyunca pek ortalıkta görünmeyen
Melih Gökçek‘in,
Hisarcıklıoğlu
kitleye hitap etmek üzere balkona çıktığında, sağa sola omuz atarak kendine yer açması da bir başka ilginç yönüydü bayraklı kardeşlik yürüyüşünün.
Yürüyüşü birinci sayfalarından olabildiğince büyüterek veren gazetelerin hiçbiri ne süpürülen bayrakları ne de
Gökçek
‘in görünme çabasını gördüler.
Ankara
dışından mitinge insan taşıyan otobüs sayısı konusunda da anlaşamamıştı gazeteler; kimine göre
100
otobüsle insan taşınmıştı başkente, kimine göre de
2000
. Saymayı bilen birinin kolayca kapatamayacağı bir fark var arada.
Mitinge katılanların sayısı konusunda da aynı şeyler söylenebilir. Kimileri “on binler” dedi, kimileri de “yüz binler”.
On binler” neyi ifade eder,
“yüz binler”
neyi; bu konuda da bir netlik yoktur medyada. “On binler” diyebilmek için en az
50-100 bin, “yüz binler”
diyebilmek için de
milyona
yaklaşan
birkaç yüz binolmalı galiba. Ama hayır, bizde genellikle mitingle kurduğumuz ideolojik yakınlık üzerinden en fazla
10 bini “on binler”, en fazla
100 bini
de “yüz binler” diye ifade etmek yaygındır.
Vatan, Güneş, Türkiye, Star, Yeni Şafak, Sabah…
Bunlar “teröre hayır, kardeşliğe evet” diyenleri “yüz binler” olarak saydılar.
Sabah
çok daha görkemli bir kitlenin pazar günü toplanacağını da müjdelemişti: “Milyonlar Yenikapı’da buluşacak“.
“Yüz binci”
gazetelerle iktidar arasındaki ilişkiyi bir kenara not edin!
Cumhuriyet, Milliyet, Habertürk, Zaman, Akşam, Bugün, Sözcü, Taraf…
Bu gazeteler de “on binler” demişti.
On binci“lerin iktidara mesafesini ölçerken, bir iki gazete kafa karıştırabilir. Ama o karışıklıktan gerçek katılımcı sayısına yaklaşabilirsiniz.
Hürriyet
ise, çok daha sağlamcı davranıp grup olarak tüm güçleriyle destekledikleri yürüyüşe katılımcı sayısı konusunda bir sayı vermemişti.
Ankara‘daki yürüyüş, çağrıcıları, katılımcıları ve organizasyon biçimiyle adeta
pazar
günkü
AKPmitingine bir pas gibiydi. öyle olduğu için böyle oldu; cılız kaldı.
Oysa, barış için milyonluk yürüyüşleri şimdi değilse ne zaman yapacağız? Ve milyonluk barış yürüyüşlerini, böyle yapamıyorsak nasıl yapacağız? O hep referans verilen
İspanya
‘daki gibi mitingler neden hâlâ yapılamadı?
Bu sorulara yanıt aramaya değer.
19. 09. 2015 – BİRGÜN